Nasıl tam gaz devam mı Amerikan Tanrıları’na? Sıkılıp bırakmadınız umarız, çünkü her şey daha yeni başlıyor millet!
“Biraz Ölsek Mi?”- Anubis Teşrif Etti Sonunda!
Her bölümde devam eden ve edecek olan “soğuk açılış” ritüellerimiz dur durak bilmiyor. Bu bölümün açılışında da oldukça net bir şekilde Anubis yer alıyordu; nam-ı diğer Mısır ölüm tanrısı.
Anubis, Antik Mısır mitolojisinde ölüm tanrısı olarak yer almakta. İsis gibi davranarak Osiris‘i baştan çıkararak Anubis’i doğuran Nephthys’in oğludur. Ölüler yargılanırken onlara yardım etmek ve onları korumak görevlerindendir. Simgesinin de çakal olmasının sebebi, çakalların mezarlar etrafında sıkça dolanmasından gelmekte.
Bayan Fadil denen bir teyzenin aslında ölüp bunun farkında olmadığı bir sekansla başlıyoruz olaya. Bir deri bir kemik kedisi ile tatlı tatlı konuşmalarını izlediğimiz Bayan Fadil, ölmüş olduğunu ancak kapısına gelen Anubis’ten sonra anlayabiliyor. Siyahi olduğu için Anubis’in bir hırsız olduğunu düşünen gariban teyzemiz, masumane bir şekilde ölümünü kabulleniyor. Anubis’le beraber Duat’a, yani Mısır mitolojisi için yer altı dünyasına, gidiyor ve burada yargılanmak üzere Anubis tarafından kalbi sökülüyor. Adaletin tanrıçası Ma’at‘ın tüyünü ve yaşlı kadının kalbini bir terazide tartan Anubis’in buradaki amacı, temel anlamda bildiğimiz cennet veya cehenneme karşılık gelen yerlere ölünün ruhunu yollamak.
Normal şartlarda, mitolojide geçen anlatısıyla bildiğimiz kadarıyla; kalbi tüyden hafif gelen ölünün ruhu göğe gönderilir ve bir daha doğması hedeflenir. Fakat kalp tüyden ağır geldiyse, ki bu da kötü bir insan olduğunuz anlamına geliyor, o ölünün ruhu sonsuz azap için yer altı dünyasına yollanıyor.
Bölümde gördüğümüz Duat’a açılan beş ayrı kapı, Bayan Fadil için sonraki yaşamın ilk ayağı. Kalbi tüyden hafif geldiği için yeniden hayata dönebilme şansı var ve Anubis’in ona sunduğu beş ayrı seçenek de onun bir sonraki yaşamını belirleyecek etkenlerden biri. Ortadaki kapıdan Bayan Fadil’i içeriye iten Sfenks türündeki kedi ise amaçsızca ya da sırf Mısır kültüründen gelme bir tür olduğu için kullanıldığını düşünmediğim bir sembol. Asıl bildiğimiz Sfenks ile kedi türü olan Sfenks kedilerinin çok bir bağlantısı olmasa da, şuraya çekmek istiyorum olayı: Sfenks’in yönelttiği sorular sizin ilerleyeceğiniz yolda önemli bir etken. Burada Bayan Fadil’i içeriye iten kedi de, türü Sfenks kedisi olduğu için, bir bakıma onun metaforik bir soru sonrası (bu da seçtiği kapı olarak yorumlanabilir) gideceği yola yönlendiriyor zannımca. Yani o yoldan geçmesine izin verip vermeme kısmı kedinin itip itmemesi gibi. Yani, en azından ben öyle yorumluyorum dizi için.
Kış Kış Cinler Kış Kış, Yallah Cinler Yallah
Üçüncü bölümde Amerika’ya gelenlerin yalnızca inanışlar ve tanrılar değil, aynı zamanda başka türden insan dışı varlıkların da olduğunu anladık: Cinler. Bir önceki bölümde Shadow ve Bay Wednesday’in girdiği bir kafede gözlerinden ışık saçan esmer bir abimiz vardı, belki hatırlarsınız. O sırada çok bağdaştıracağımız bir olay olmadığından konuşamamıştık bile üzerine. Fakat gel gelelim bu bölümde fazlasıyla kendisine ayrılmış bir hikaye ile karşımıza çıktı cin abimiz. Ana temayla doğrudan bir bağlantısı hala yok gibi duruyor fakat ilerleyen bölümlerde bağlanacak her bir detay için döşenen yoldaki taşlardan biri kendisi.
Daha çok Arap kültüründe yer alan cinler, Tanrı’nın zeki olarak yarattığı üç farklı varlıktan biri olarak bahsedilmekte: Melekler, insanlar ve cinler yaratılan dirayet canlılar. Bu iradeyle yaratılan cinler ve insanların ortak özelliği de hesap günü geldiğinde yargılanacak olmaları. Tabii bunlar İslamiyet açısından bilinen bilgiler. Dizideki detaylandırılışı biraz daha farklı sanırım.
Öncelikle cin abimiz bir Arap ve ayrıyetten de gay; yani cinliğini ve de bir başkasını emelleri doğrultusunda kullanması için en iyi bileşenleri toplamış. Taksi şoförü olarak tanıdığımız cin, satıcı olarak tanıdığımız Salim isimli eleman ile birlikte olarak ona, kelimenin tam anlamıyla içindeki alevi aktarıyor ve yamulmuyorsam Salim’in de bir cin olmasını sağlıyor. O sekansın sonunda gördüğümüz taksi şoförü kıyafetleri içindeki Salim ve taksiye bindiğinde sarf ettiği sözler ona işaret ediyor en azından. Bu sırada Salim’in bütün eşyalarını alan cin de kendine satış elemanı kişiliği oluşturuyor. Bir önceki bölümde kafede gördüğümüz cin kendisiydi ve de tıpkı bu bölümde gördüğümüz Salim’in kıyafetlerine sahipti. Tesadüf mü? Eh yani olmadığını anlamışsınızdır herhalde.
İnanmak Başarmanın Yarısıdır; Ya da Tamamıdır?
Bölüm boyunca Wednesday’in “Kara odaklan, kar yağmasını düşün.” diye devamlı konuşması bir yerden sonra baydı mı bilmiyorum ama baymasın. Zira Shadow’un karakteri üzerine büyük yatırımlar yaptığını düşündüğüm hareketlerden biriydi bu. Bölüm sonunda da “Eğer kar yağdırabildiğine inanıyorsan, hayatının geri kalanında da imkansız şeyler yapabileceğine inanabilirsin.” diyen Wednesday (yalnız güzel laf ha) sanırsam ki Shadow’un kendini keşfediş yolculuğundaki adımları atıyor bir bir. Bu Eski ve Yeni’nin savaşında Shadow’un teşkil ettiği önem dışında, kendisine yönelik bir şeylerin de ortaya çıkışı oldukça mühim ve gerekli. Hiçbir şeyin farkında olmayan karısını kaybetmiş bir adamdan, potansiyelini ortaya çıkarmış bir son belirleyiciye doğru gidiyoruz, sizce de öyle değil mi?
Gelecek Bölümler Neye Alamet?
Son saniye karşımıza çıkan Laura Moon sayesinde Shadow’un hayatındaki dengelerin iyice şaşacağı kesin. Şanslı parasını bulamayan Mad Sweeney ise çok daha artmış bir öfkeyle geri gelecek, orası da net. Fakat Laura Moon’un ne denli iyi bir etkide bulunacağı konusunda, ne yalan söyleyeyim, çok bir tahminim yok. Ama çok da hayra alamet olduğunu düşünmüyorum. Kadın mezardan çıktı, ölümden döndü; ne bekleyebiliriz yani Allah aşkına? Kesin ip var… Yine de Laura’yı bir kenara bırakırsak, dizinin bu hızı sezon sonuna kadar böyle devam ederse, savaşa en yakın atışmayı yedi veya sekizinci bölümler civarında görürüz gibime geliyor. O vakte kadar da Wednesday’e adam toplama, Shadow’un Bay Wednesday’in taktiklerini kendince sorgulayıp üzerine düşünme ve elbette hiç beklemediği yerden yediği metaforik tokatlar ile devam edeceğimiz kanısındayım.
Yazı sonrası bir de YouTube kanalımızdan Ömercan ve Aybike ile yaptığımız değerlendirmeye bir göz atarsınız, değil mi? İki tarafta da tartıştığımız şeyler sonrası görüşlerinizi belirtmekten çekinmeyin lütfen! Odin yorum yazan elcağızlarınızdan razı olsun sevgili mitoloji geekleri.