Başlıktaki bu cümle, sandığınızdan daha az fütüristik.

Bugün Amerika ve Avrupa’nın pek çok yöresinde, herhangi bir McDonald’s’a girdiğinizde siparişinizi bir robota veriyorsunuz zaten. Yakın zamanda yurtdışı seyahati yapmış olanlar varsa, mutlaka deneyimlemişlerdir. Koskocaman bir ekran oluyor restoranın girişinde. Dokunmatik arayüzü kullanarak siparişinizi veriyorsunuz. Birkaç dakika sonra tezgahtan alıyorsunuz. İşte üstteki beyanın sahibi Jack-in-the-Box CEO’su Leonard Comma da böyle bir şeyden söz ediyor.

Jack-in-the-Box’un memleketi Kaliforniya’da asgari ücretler saatte 11$’dan 15$’a çıkartılmak üzere. Birkaç sene içerisinde bu saatte dört dolarlık artışın tamamlanması bekleniyor. Comma da vahşi kapitalizmin bir neferi olarak, lafını hiç sakınmadan söylüyor: Eğer bu olursa, ticari açıdan mantıklı olan şey robot çalıştırmak. McDonald’s yapıyor. Büyük süpermarketlerde ürünler robot kasiyerlerden geçiriliyor. Amazon’un siparişlerini uçan robotlar veriyor. Patates siparişinizi neden robotlar almasın?

Üstelik bunda ticari anlamda itiraz edilecek hiçbir şey yok. Robot dediğin izin istemez, hasta olmaz, gıybet yapmaz, burun kıvırmaz, seni yarı yolda bırakmaz. Bir kez kurdun mu sadece bakımına para harcarsın, güncelleye güncelleye ömürlük kullanırsın. Elbette robot kullanacak Jack-in-the-Box. Elbette bu şirketin CEO’su kendi kâr marjını düşünecek. Diğer her şirket gibi. Son otuz-kırk yıldır olduğu gibi, teknolojinin müsaade ettiği her noktada, her rekabetçi şirket üretim ve hizmetlerini dehümanize etmeye çalışacak elbette.

Jack in the Box

Bu bir geçiş dönemi. Bilinçsel olarak dijital bir varoluşa geçiş yaparken, henüz fiziksel olarak geçişimizi tamamlamaktan çok uzakta durduğumuz için arada kaldığımız yerde sıkıntı çekiyoruz. Bunu bilhassa söylüyorum, çünkü şimdi dijital üretim yapıp, dijital paralara dijital pazar yerlerinde satarak karşılığında dijital ürünler satın alabiliyor, dijital arkadaşlıklar yaşayıp dijital romanslarda kaybolabiliyoruz; ve fakat gelin görün ki kakamızı hâlâ fiziksel bir klozette yapmak durumundayız. Bunun yarattığı ahenksizlik hâli robotların insan işlerini yapmasını acımasızca gösteriyor insana. Yoksa internetten bir klikle midemize hamburger bileşenleri, dilimize de hamburger tadı zerk edebiliyor olsaydık asıl McDonald’s’a insan çalıştırıyor olsa kızardık inanın.

Ha bunun yarattığı “işsizlik” ise dert, onun çözümü de orta vadede. Eskiden hamburgercide sipariş alan çocuklar YouTube kanalı açacak, blog tutacak, oyunlara skin yapacak, üç boyutlu sandalye modelleyecek. Bunun varabileceği uzun vadeli ütopik çözüm komple dijital takas ekonomisine dönülmesi olacak elbette, ama sancılar atlatıldıktan sonraki süreç gözüktüğü kadar kötü olmayacak.

Robotlar yekten farkındalık kazanmazsa tabii…

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.