Avatar’ın karantina döneminde bir anda patlayışı ve inanılmaz popülerleşmesi bana hâlâ bir miktar garip geliyor: ne de olsa hiç yoktan rastgele bir yükseliş gibiydi bu. Elbette Netflix’te yayınlanmasıyla ilgisi var bu rönesansın ve bir de bu popülerlik üzerine kaçınılmaz olarak bir live-action dizinin ilan edilmesinden mütevellit. O yüzdendir ki bugünlerde masaüstü rol yapma oyunları ve coşkulu bağışçılar gibi harika haberler alabiliyoruz.
Başta yadırganacak bir iyimserlik içinde olan ben, özgün dizinin yaratıcılarının ayrılması, hem de öyle böyle bir sebep değil, sert fikir uyuşmazlıkları yüzünden ayrılmalarından ötürü büyük hayal kırıklığına uğramıştım. Genel kanı da buydu zaten, ki hâlâ eğer benim gibi diğer Netflix uyarlamalarından ders almamış biriyseniz bile temkinli yaklaşmanıza en çok sebep olan şey, bu ikilinin ayrılışı. Bir de Avatar içeriği üretmek için bir stüdyo kurduklarını ve konusu ve adı sanı henüz belirsiz olsa da bir de filmin yolda olduğunu söylediklerinde ben, live-action uyarlamanın yüzüne bakmaz olmuştum. Animasyon varken yani, kim umursuyordu ki şu diziyi? Hele bir de geçmişte Avatar filmi gibi bir rezalet varken…
Ama işte hayran olmak zor iş, önce kırılıyoruz sonra ise tek bir dedikoduyla heyecanımız yeniden alevleniyor. Uyarlamanın muhtemelen en büyük hevesle ve merakla beklediğimiz dört karakterinin de oyuncuları üzerine Avatar News’in bir takım birtakım fikirleri var. Onların haberine göre biricik Avatar’ımız Aang olarak Gordon Cormier, dünyanın en usta su bükücülerinden olan Katara olarak Kiawentiio Tarbell, usta stratejist Sokka olarak Ian Ousley ve onuru doğru yerde bulmayı başaran Zuko olarak da Dallas Liu’yi göreceğiz ekran karşısında.
Beklediğimden ve beklediğimizden çok daha iyi tercihler bunlar. Gerçek olsa beni hiç mutsuz etmez, hayal kırıklığına uğratmaz. Bir kere, aslına sadık: “Saçların neden beyaz?” diye soran Sokka’ya “Sen niye beyazsın?” diyecek bir Yue yok ortada. Asya kültürlerinden bu kadar ekmek çıkartan bir dizi için Asyalılara (ve hatta ne mutlu ki Amerikan yerlisi oyunculara da) ekmek verme konusunda da alışkın olmadığımız kadar iyi. Başka ne var? Filmin aksine, bu arkadaşların küçük ya da değil, oyunculuk geçmişleri var. Özellikle Tarbell’i Anne With An E’den sevgiyle hatırlıyoruz. Bu konuda mutluyuz. Yaşları oldukça uygun, Aang için 11, Katara için 14, Sokka için 19, Zuko için ise 20 yaşında oyuncular seçmişler. Sadece Sokka ve Zuko biraz yaşlı ancak oyuncular fazlasıyla genç duruyor. Ayrıca Zuko ve Katara’nın yaşı, önceki dedikoduları yalanlayarak bize ikisi arasında bir ilişki olmayacağının teminatını veriyor. Yani tüm kalbimle öyle umuyorum. Dahası, örneğin Dallas Liu’nun dövüş sanatlarında da epey yetenekli olduğunu biliyoruz. Bunlar çok önemli şeyler ve bu dedikodu gerçek çıkmazsa bile, bende dev bir aydınlanmanın da önünü açıyorlar.
Çok az bir planlama zekası ile bile koreografilerin ne kadar önemli olabileceği kestirilebiliyor. Ben aynısını Netflix için de temenni ediyorum. Bir de fark ediyorum ki hiçbir şey film kadar kötü olamaz, olamayacak; yirmi kişinin estetiğin “e”sinden nasip almamış bir dansla, yine aynı biçimde bir kayayı havaya kaldırışını izlemeyecek olmak güzel. Daha da iyisi, kanlı canlı göreceğimiz küçük şeyleri düşündükçe de keyifleniyorum. Lahanalarım diye bağıran bir satıcı, her bölüm ortaya çıkan birbirinden ilginç yan karakterler, ortalama bir CGI ile dahi olsa evrenden göreceğimiz kesitler, köyler, şehirler… Eğer tutturabilirlerse tonunu, o mizahı… Ya da diziyi ilk düşündüğümüzde aklımıza gelmese de bolluğuyla ve önemleriyle bizi şaşırtan, ana diyebileceğimiz karakterler: Iroh amca, Mai, Ty Lee, Azula, Yue, Sukki, Jet, Ozai. Momo ve Appa! Eğer kotarılırsa izlemesi ve felsefesi üzerine düşünmesi harika olacak, ruh karakterler…
Sonuç olarak ben dizi hakkındaki görüşlerimi “Duymak istemiyorum“dan “Hele bir çıksın, gözlerimi ekrana yapıştırırım“a çektim. Kötü olsa bile sırf neden, nasıl ve ne kadar kötü olduğu ile ilgili merakımdan, hoşuma gidecek sahneleri ve tasarımları ayıklamaktan zevk duyacağım gibi duruyor. Siz ne diyorsunuz?
