Rambo: The Video Game’den fenomen yazarımız J.H. sayesinde haberim oldu. Haberi okuyunca büyük heyecanla dolmuştu yüreğim. “Filmlerin lisanslı oyunlarına heyecanlanan var mı hala?” diyebilirsiniz, ben heyecanlanıyorum. En azından mevzu Rambo olunca. Bu sefer içimde bir ümit vardı. Sonuçta yeni bir Rambo filmi gündemimizde değil, o halde aceleye getirilmelik bir durum da yoktur dedim kendime. Hem konudaki potansiyelin cazibesini kim inkar edebilir ki? Ancak hayatımdaki pek çok tahminde olduğu gibi gene haksız çıktım. Rambo: The Video Game, senenin ilk önemli oyun rezaletlerinden biriymiş. Peki bunu niye FauxPlay’e yazıyorum?

rambo1

İki sebepten ötürü. Birincisi Rambo sevgisi. Rambo bizim değil ama eski kuşakların kahramanı. Bu yüzden bugün geek camiasında John Rambo’nun maceralarını hakkını vererek seyretmiş çok oyun/sinemasever bulunmamakta. Açıkçası devam filmlerine ben de çok önem vermiyorum. Ne var ki ilk Rambo filmi serinin kalanıyla kıyaslandığında şaşılası derecede farklı bir yapıya sahipti. Ted Kotcheff’in yönettiği 1982 yapımı First Blood sonraki filmlerden bambaşka dertleri olan bir yapımdı.

Bu filmde Rambo, Vietnam’daki cesaretinden ötürü madalya almış ve sonrasında ordudan ayrılmış genç bir askerdi. Rambo’nun bu ilk filmdeki derdi ise Afganistan ya da Kamboçya’yı kan gölüne çevirmek değil, sadece askerlik arkadaşı Delmar Berry’i memleketinde ziyaret etmekti. Küçük kasabaya gelen genç Rambo burada şerif ve adamları tarafından düzenli tacize uğrayacak, ardından kendini savunmak için tek bildiği yere, ormana sığınacaktı. Vietnam’daki yılları özel tim üyesi olarak cangıllarda ölümün nefesi altında geçmiş genç asker, filmin ilerleyen dakikalarında gerçeklik algısını yitirecek ve kendini gizli bir görevin içinde olduğuna inandıracaktı.

Oyun hakkında konuşmayı tekrar tekrar ertelerken…

Bu ilk Rambo filmi ile ilgi bir başka ilginç bilgi ister misiniz? First Blood, yazar David Morrell’in 1972 yılında yazdığı aynı adlı romanın adı aynı zamanda. Biz bugün Rambo’yu makineli tüfeğiyle saçtığı dehşetten biliriz, oysa ki filmin yapım aşamasında yönetmen Kotcheffi kitabın yoğun şiddet barındıran yapısından özenle uzak durmuştu. Peki tüm filmde Rambo’nun öldürdüğü insan sayısı kaçtır biliyor musunuz? Sadece bir! (Kulağa spoiler gibi geliyor olabilir ama değil, güvenin lafıma)

rambo2

First Blood her şey olabilir ama mantığın köşede bırakıldığı bir aksiyon filmi değildi. Post Traumatic Stress Disorder’dan (PTSD) muzdarip kahramanımızın dış dünyayla olan bağının kademe kademe kopuşunun çok başarılı resmedildiği, güçlü bir gerilimdi ilk Rambo macerası, bu sebeple de 1982 yılının en önemli filmlerinden biri sayıldı, hala da sayılmalıdır.

Bu sebeple ilk üç Rambo filmini konu alan Rambo: The Video Game’in ilk ekran görüntülerinden umutluydum. İyi bir stealth action ve güçlü bir hikaye bu projede hayat bulabilirdi. Peki ne mi oldu? Tüm ekran görüntülerinin aslında şişirilmiş bir balon olduğunun acı idrakına bizi sürükleyen bir “oyumunsu” ile karşı karşıya buldum kendimi. Kötü mekanikler, özensiz hikaye, orijinal filmin sountrack’inin tembelce tekrar tekrar kullanılışı…

-FPS’yim de Rambo: The Video Game! +FPS’yim! -Yalan söylüyorsun!

 

Ama çok daha önemli bir sorun vardı ki bunu asla beklemiyordum: Rambo: The Video Game, ekran görüntülerinde lanse edildiği gibi bir FPS değil bir Rail-Shooter! Yani Arcade salonlarındaki cinsten, oyuncunun karakter üzerinde hiçbir hakimiyetinin olmadığı, sadece ekrandaki objelere ateş ederek kendisine çizilmiş olan yolda ilerlediği oyunlardan. İşin ilginci yayın tarihine kadar oyunun kimliği sır gibi bir şeydi. Ben oyunun FPS olacağına emindim ve meraklılarının da farklı bir düşüncede olduklarını sanmıyorum.

Bu durum da benim konuyu FauxPlay’e taşımak için ikinci sebebim. Bir oyun firması neden bu kadar büyük bir yalanı son ana kadar sürdürmeyi göze alır? Kötü oyunlar yapılır ve özellikle iş lisanslı oyunlara geldiğinde oyuncuların çoğunluğu zaten ne ile karşılaşacağının farkındadır. En azından ekran karşısında seyrettiğinin işin kozmetiği cilalanmış kısmı olduğunu bilir. Ama bir oyunu tamamen olmadığı bir şeymiş gibi göstermek? Steam, Rambo: The Video Game için bir “prepaid” imkan sunmuş muydu bilmiyorum. Lakin sunsa ve bu oyunu o sırada almış olsaydım, ciddi anlamda aldatıldığımı düşünürdüm.

rambo3

Kötü bir ürünü iyiymiş gibi pazarlamak hoş değil, ama pazarlama denilen olayın doğası buna dayalı. Tasvip etmiyorum ama alıştım, temkinliyim, hatta artık kızamıyorum da. Ama bir ürünü olmadığı şey olarak sunmak (ki burada Rambo ile  yapılan bu oluyor) mutlak aldatmacadır, hiçbir durumda da etik olarak kabul edilemez. Yapımcılar bizi “tavlamayı” değil de “aldatmayı” seçerse şu küçük dünyamız da alabildiğine katrana bulanmış demektir.

Rambo: The Video Game’i kötü bir oyun yapan diğer tonlarca meseleye değinmeyeceğim çünkü bunun yeri FauxPlay değil. Bu oyun ve pazarlanış biçimi,kısa tarihimizde meslek ahlakı yitirildiğinde neler olabileceğine dair bir örnek olarak yerini alsın. Naçizane tavsiyem, Rambo’ya ilginiz varsa  First Blood’u bulun ve sakin kafayla seyredin. Size kazandıracakları çok daha fazla olacaktır.

Normal şartlarda oyunlara “eser” demeyi ilke edinmeme rağmen Rambo: The Video Game’e “ürün” demeyi tercih ediyorum. Sevgiyle kalın.

http://www.youtube.com/watch?v=x13fo6wpnXk

 

 

Author

Eskilerin dediği gibi: "You must gather your party before venturing forth"

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.