Arrow-header

Arrow’un kendisine geleceğim ama bir süre Constantine‘i konuşmam gerekiyor öncesinde, çünkü vakti zamanında diziyle ilgili burada yorum yapma fırsatım olmadı. Constantine’nin dizisiyle ilgili en büyük hatanın daha en başından Daniel Cerone ve David S. Goyer’in projeyi NBC gibi bir kanala götürmeleri olduğunu düşünmüştüm. İptal edildiğinde hiç ağlamamaları da lazımdı bence, zira NBC gibi nato kafa nato mermer karasal yayın yapan bir kanalın Constantine gibi bir diziyi yaşatmayacağı çok belliydi. İptal edilmemesi için çok çaba gösterilmesine ve epeyce bir süre askıda kalmasına rağmen gidişatın nasıl sonuçlanacağı da çok ortadaydı. Ben şahsen şaşırmamıştım ve die-hard Constantine hayranlarının da zerre kadar şaşırdıklarını sanmıyorum. Bu kadar underground, bu kadar çizgi dışındaki bir çizgi roman uyarlamasını sansürlemekten kırpa kırpa kuşa çevirmeyecek birkaç belli başlı kanal vardı. Ya Netflix’e mini dizi olarak satılmalıydı, ya da Showtime veya AMC gibi bir kanalda Constantine’in sigarasından, küfürlerinden ve şiddet sahnelerinden taviz vermeden yayınlanmalıydı.

Constantine’den sigara bağımlığını, insanlarla olan sorunlu ilişkilerini, onlara olan nefretini, küfürlerini, İngiliz oluşuna dair alt metinleri, politik referansları ve yaşadıklarının kendisinde bıraktığı tahribatı çekip aldığınız zaman geriye neredeyse hiçbir şey kalmıyor. Hellblazer çizgi romanlarının tüm o sorunlu ruh halini piç etmek için NBC’nin harcadığı tüm çabalara rağmen, bizim şansımıza Matt Ryan senaryonun el verdiği ölçüde piç bir karakter çıkarmayı başarmıştı. Arrow’da yer almasında Stephen Amell’ın özverili kampanyasının olduğu kadar Matt Ryan’ın başarılı fırlama portresinin de etkisi çoktur.

Arrow-season-4-episode-5-Constantine-and-Green-Arrow
Haunted, başarılı bir bölüm müydü o biraz tartışılır. Constantine’nin diziye girişinin Sara sayesinde olacağını biliyorduk. Oliver’ın Constantine ile tanıştığını gördüğümüz flashback’ler sayesinde de “nereden çıktı Allah aşkına bu adam” demek zorunda kalmamamız da gayet güzel ama Sara’nın kaçması ve Thea’nın peşinden gelmesine o kadar zaman harcanıyor ki ruhunu geri getirme ritüeline çok az zaman kalıyor. Diggle-Lance ortaklığı ve Diggle’ın kardeşiyle ilgili gizem rahatlıkla bir sonraki bölüme aktarılıp Sara’nın peşinde koşma süreci de kısaltılıp Constantine’e daha fazla yer açılabilirdi.

Yine de çoğu kişinin aksine Constantine’e az yer verildiğini söyleyemem. En nihayetinde bu Constantine’in dizisi değil. Konuk bir karakter olarak belki de daha fazlasını beklemememiz gerekirdi. Tek sorun bu olsa yine bir derece. Sanıyorum kendilerine sunulan prodüksiyon bütçesi o kadar az ki, Constantine, Oliver ve Laurel’ın ritüel ile geçtikleri “öbür dünya” inanılmaz dandik bir mizansenle veriliyor. Constantine’in yaptığı “dikkatli olun, oraya geçtiğimizde Sara’yı almamız o kadar kolay olmayacak, bize izin vermeyecekler” açıklamasının ardından yaratıcı ve zorlayıcı bir “öbür dünya” atmosferi bekliyor insan. Ya da ne bileyim en azından boktan bir League of Assassins üyesi ninja değil de cehennem zebanisi gibi bir şeyle mücadele etmelerini görmek istiyoruz veya hiç olmazsa birazcık uğraşmalarını bekliyoruz ama epi topu iki dakika içinde Sara’yı alıp geri dönüyorlar. Uzun süredir, Constantine geliyor diye yaygara kopardıkları bir bölümden daha iyi bir prodüksiyon beklememiz bir bana anormal geliyor olamaz değil mi?

Laurel ile Oliver arasındaki ilişki dinamiğine de değineyim. Ben dahil kimse Laurel’ı sevmiyor. Ama ara ara empati kurabileceğimiz şeyler atıyorlar ortaya ve hak vermediğim şeyler de olmuyor değil. Sara’nın hayata döndürüldüğü bölümde Laurel’ın tüm karakter gelişimini Legends of Tomorrow uğruna çöpe attıklarını söylemiştim. Bu bölümde ise kardeşini kurtarma kararını Laurel açısından ele almaları ve yaptıkları açıklama hoşuma gitti. “Konu senin kardeşin olunca her şeyi yapıyorsun ama ben kardeşim için yapınca haksız oluyorum öyle mi?” şeklindeki tepkisi durumun ikiyüzlülüğüne güzel bir fiske vurdu.

Ayrıca “beni dengin olarak görmüyorsun” lafıyla da biraz Laurel’ın hayranlar tarafından da tü kaka ilan edilmesine laf çaktılar gibi geliyor bana. Tüm Black Canary’e dönüşme sürecine rağmen Laurel’ın kenara atılan bir karakter olduğu ve o ekibin içinde bile biraz sığıntı kaldığı bir gerçek. Burada suç senaristlerde mi hayranlarda mı onu da bir durup düşünsünler. Düzgün yazsaydınız karakteri de çemkirmeseydik. Sayenizde Iris ve Laurel, yeni birer Skyler olma yönünde ilerliyorlar.

Toparlarsak Haunted, Matt Ryan’ın her zamanki karizması, fırlamalığı ve esprileriyle kurtardığı bir bölüm oldu benim için. Daha iyi bir hikaye yazılıp işlenebilir miydi? Şüphesiz çok daha iyisi yapılabilirdi ama Constantine’i görmek bile birçoğumuza yetti sanırım. Peki, önceki bölüme göre biraz daha az reyting alsa da epey iyi bir izlenme oranı yakalayan bu bölüm, Constantine’in geleceği için ne ifade ediyor? Dizi şu anda da kurtarılabilir gibi durmuyor açıkçası.

Herkes bu hamleden sonra The CW’nin diziyi almasını bekliyor ama bana göre The CW alsa bile en fazla Supernatural seviyesinde bir şey izleyebiliriz. Hellblazer, Preacher‘a daha yakın bir yerde durduğundan ben şu an AMC’nin almasını çok isterdim. Veya Netflix gibi reytinglere bağlı kalmayan bir platformda Daredevil gibi senede 1 kere yayınlaması bile gayet yeterli olabilir. The CW, DC Comics’in televizyondaki resmi kanalı olma yolunda ilerlemekten memnun mu onu bilemiyorum. Adamlar bir gelecek görüp diziyi alacak mı onu göreceğiz ama en azından artık Constantine’i ara sıra Arrow, The Flash veya Legends of Tomorrow’dan birinde görme ihtimalimiz var. Bu bile sevinmemiz için yeterli sebep şimdilik.

Küçük Notlar:

  • Mr. Terrific’e dönüşecek olan Curtis Holt, ya da çizgi romanlardaki adıyla Michael Holt ile ilgili iki referans vardı bu bölüm. En görünür olanı giydiği “Fair Play” ceketi. Ben özellikle şuradaki versiyonuna bayılıyorum. Alter-egosunu benimsediğinde bol bol giyecektir diye düşünüyorum. İkincisi de Felicity’nin “sen sporla da mı ilgileniyorsun” sorusuna verdiği “benim Olimpiyat madalyam bile var kızım” cevabı. Kendisi çizgi romanlarda da Olimpik Atlet bir abimiz nitekim.
  • Oliver’ın kampanya sloganı olarak seçilen “United” da Justice League United serisine bir gönderme olabilir pekala. JLU‘nun üyelerinin arasında Adam Strange, Animal Man, Martian Manhunter, Supergirl gibi isimlerin yanı sıra Green Arrow da vardı.
  • Herkes fark etmiş gerçi zaten ama Constantine’in Felicity’den sırtını kaşımak için istediği tavus kuşu tüyü, NBC’ye laf sokan bir gönderme.
  • Orb of Horus: Bölümün flashback’lerinde Constantine, adada bunu arıyordu. Pilot bölümünde Constantine bunu koruma büyüsü olarak kullanmıştı. Ayrıca Claw of Horus ile de bir bağlantısı olabilir. Claw of Horus‘u Hawkman ve Hawkgirl de kullanmışlardı. Legends of Tomorrow‘a bağlanır mı bilmiyorum ama bahsetmeye değer diye düşündüm.
Author

Bir reklam ajansında esnek saat olarak çalışıyor. Geekyapar yazarı. Hobi olarak spoiler vermeyi seviyor. Dreamer değil. Vizyonsuz. Şu hayatta hep Hufflepuff'liğindan kaybetti.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.