Hadi açık açık konuşalım. Bu yazının girişinde, konuşacağımız mevzuyu ne tanıtmaya ne de ilginizi çekebilmesi için yağlamaya, bağlamaya ihtiyacımız var. Gelmiş geçmiş en büyük prodüksiyonlu dizi Game of Thrones geçtiğimiz hafta başladı ve biz bu dizinin bölümleri hakkında hafta hafta inceleme yazıları yazacağız, siz de okuyacaksınız. Yani başka ne yapacaktık ki? Yerine başka bir şey yapsak içimize sinecek miydi? En temizi biz hiç sorgulamayalım ne yaptığımızı, paşa paşa işimize bakalım. Buyrun aşağıda dizinin yedinci sezonunun ikinci bölümü Stormborn‘un incelemesi var, haftaya da üçüncü bölüm “The Queen’s Justice” olacak mesela. Sistem basit.

MV5BMDUyMmJiN2MtNzc3MC00ZGU0LThjODMtZTYxNTU1Y2JmNjllXkEyXkFqcGdeQXVyNzcxMDczODA@._V1_

Bölüm aynı onun doğduğu gibi fırtınalı bir gecede Daenerys’le açıldı. Fırtınadoğan, Varys’i karşısına almış sadakatini sorguluyordu. Varys’i ne kadar sevsek de beş farklı otoriteye hizmet etmiş bir hafiyenin bu sorguyu hak ettiğini kendimize itiraf edelim. Sorgu esnasında Dany ile Varys arasında geçen söz dalaşı, her ne kadar Dany yine birilerini yakma tehdidinde bulunmadan bir tartışmayı sonlandıramasa da, izlemesi zevkli bir diyalogtu. Khaleesi artık sanki kendinden daha emin bir yönetici imajı veriyordu. Ama o tartışmada Varys’in sadakatinden ya da Dany’nin imajından daha önemli bir şeyin altı gizliden gizliye çizildi. Varys sürekli Dany’nin babası Deli Kral Aerys‘ten söz ediyor, Dany’nin aynı hatalara düşmeye meyletmesinden çekincesini dile getiriyordu. Dany’nin de sürekli atalarından ve birilerini yakmaktan söz etmesi Varys’in endişelerini alttan alta dolduruyordu. Bu endişeyi ayyuka çıkaracak asıl laf ise Dany’nin ilk savaş meclisinin sonunda söylendi. Ama oraya gelmeden önce ağırlamamız gereken bir Kızıl Rahibe var.

Melisandre’nin sezonun bir noktasında Daenerys ile karşılaşacağını biliyorduk. Kendi adıma ne bunun bu kadar erken olmasını, ne de bu şekilde olmasını bekliyordum. Kafayı ateşle ve Azor Ahai efsanesiyle bozmuş Melisandre, mottosu Ateş ve Kan olan ve alev soluyan üç evcil hayvanı olan bir kraliçenin üzerine atlar diye düşünmüştüm. Ama belli ki Stannis ile başına gelenler Kızıl Rahibe’yi gerçekten daha ağır başlı biri haline getirmiş. Bu yüzden Azor Ahai efsanesinde birden fazla kişinin rol oynayabileceğini ima edip Jon ve Dany buluşmasını organize etti ve huzurlardan çekildi Melisandre. Kabul edelim bu sahne biraz da Missandei, kadınlar da Azor Ahai olabilir, desin ve teoriler tekrar alevlensin diye vardı. Ama genel hatlarıyla Melisandre’nin Jon’a sadakatini kanıtlamak, Dany’i bir köklü karakterle daha tanıştırmak gibi işlevleriyle hoş bir sahneydi Kızıl Rahibe’nin Ejderha Kayası’na ziyareti.

MV5BMmUwNWM1NzYtOGJjMi00ZGQwLTgyMzUtZWU5MGQzY2MzYTlkXkEyXkFqcGdeQXVyNjc3MjQ4MDU@._V1_
Gelelim bölümün ileri dönük büyük yatırımlar yaptığı sahneye: Zincir Kıran nihayet savaş meclisini toplamış, Westeros’un fethini planlarken; bölümün ismi ve başlangıcıyla bu toplantı, bir çeşit yeniden doğuşu temsil ediyor gibiydi. Daha doğrusu mevzubahis Game of Thrones olduğundan bunun fazla optimist bir temsil olduğunu biliyor, bir şeylerin yolunda gitmeyeceğini tahmin ediyorduk. Ama altı yıldır bu anı bekleyen izleyici yüreği işte, belki bu sefer günü olağan tamamlarız dedik. Bu yüzden Daenerys liderliğinde toplanan mecliste Tyrion Lannister, Greyjoy kardeşler, Ellaria Sand, Olenna Tyrell gibi Westeros’ta tek cümleleriyle oyun değiştirecek isimlerin sözlü atışmalarını izlemek çok keyifliyfi. Ancak bu keyfin yanı sıra Daenerys’in nihayet sıfatlarını peşpeşe saymadan otorite kurduğu bir ortam görmek insanı daha bir tatmin ediyordu. Yanlış olmasın, bu kadını hala sevmiyorum ama bünyesine topladığı isimleri çok sevdiğimden artık biraz akıllansın çok istiyorum.

Şimdi yapıldığını iddia ettiğimiz yatırımlardan bahsedecek olursak: Tyrion’ın, Daenerys’in de takip etmeyi planladığı savaş stratejisi geriye kalan beş bölümün bir bakıma omurgasını oluşturuyor olacak. Çünkü Kral Toprakları’nın ve Casterly Kayası’nın fethi, Kuzey hariç, bütün diyarı etkileyecek bir eylem. Bundan böyle ekranda göreceğimiz hemen her şey bu hadiseye gösterilen refleksler olacak. Meclis sahnesinde, daha doğrusu hemen bitiminde geçen bir diğer diyalogsa ilk paragraflarda bahsettiğimiz endişeye yönelik bir yatırım. Daenerys her zaman sırtını yanındaki danışmanlarına dayayan bir yönetici, onlardan destek almak yerine tüm yükü danışmanlarına yaslıyor. Bu, karaktere irrite olmamda başlıca unsur fakat Dany artık iyice duygularından beslenen, fevri ve düşüncesiz kararlar verebilecek bir karakter olduğundan değişmesini istediğim bir unsur da değil. Çünkü Dany danışmanlarına verdiği yükü sırtlanmaya çalışırsa, danışmanlarından tamamen kopmaya ve çileden çıkmaya çok müsait bir karakter. Hal buyken, meclisin bitiminde Olenna Tyrell’in verdiği “Danışmanlarına güvenme, halkı da çok sallama. Senden başka herkes koyun ama sen ejderhasın.” öğüdü, Dany’i kolaylıkla yoldan çıkarıp koyun gördüğü herkesi yakan, danışmanlarının yorum yapmasına izin vermeyen ve nihayetinde bütün diyarı kıyamete sürüklemeye karar veren babası Deli Kral Aerys’e dönüştürmeye çakmak taşı olabilecek bir öğüt. Dany’nin bu öğüdü memnuniyetle karşılaması ise o çakmak taşından saçılan ilk kıvılcım.

missandei
Ejderha Kayası’ndan uzaklaşmadan o kalede vuku bulan en ehemmiyetli hadiseyi mevzu-i bahis eylemek isterim: Grey Worm ve Missandei sevişti! Evet… Bu kadar… Seks.

MV5BMTI1NzA0ODktMjY2ZS00ZDIyLWE5Y2EtZTE3MDBjNTY4MDU1XkEyXkFqcGdeQXVyNjc3MjQ4MDU@._V1_SY1000_CR0,0,1500,1000_AL_
Daenerys’in fethinin başlangıcından bahsetmişken, bu fethin en büyük muhatabı Cercei’ye çevirelim başlarımızı. Demir Taht’a sıkı sıkıya tutunan Cercei’nin diyarın değerli lordlarına Daenerys Targaryen hakkında asılsız dedikodular yaydığını gördük. Kitapta da okuması büyük eğlence kaynağı olan bu taktik, aslında Cercei’nin en büyük kozlarından biri. Şimdiye kadar hiç diyara ayak basmamış bir Targaryen, Westeros’luların en aşağı “garip” gözüyle baktıkları uzak topraklardan gelip Westeros yönetiminde hak iddia ediyor. Özellikle de diyara hükmeden son Targaryen’in sebep olduklarını düşünürsek Daenerys’in fetih planı zaten Westeros lordları için önyargıyla yaklaşması kolay bir durum ve Cercei asılsız dedikodularla destekleyerek bu önyargıyı bir silaha dönüştürmeye çalışıyor.

Tabii babası, sevdiği ve kardeşi (aynıydı di mi bu ikisi?) dahil kimseye güvenmeyen Cercei’nin, üç beş lorda güvenmeyeceğinden kendisine çok daha elle tutulur bir silah yaptırdığını görüyoruz. Maşallah, zombiden Yunan ateşine her şeye aklı yeten Qyburn, bu sefer de Cercei için bir ejderha zıpkını yapmış. Yalnız bunun dizide öyle acayip önemli bir şeymiş gibi gösterilmesi biraz ilginç. Zira bu tip silahlar, ejderhaların Westeros’ta kol gezebildiği yıllarda var olan silahlardı. Qyburn gördüğümüz zıpkını yapmak için birkaç tarih kitabı kurcalasa yeterli bilgiyi alırmış zaten. Asıl şaşırtıcı olan bu zıpkının yapılmamış olması olurdu. İşin kurgusuna gelirsek, o zıpkını böyle açık açık göstermeleri net bir Çehov’un Tüfeği göndermesi. Yani o zıpkın mutlaka fırlatılacak ve en azından bir kez hedefini vurması çok olası. Cercei’nin ejderha öldürebileceğinden emin olmasam da ciddi bir hasar yaratacağından eminim.

Kral Toprakları’nda bir de Lord Tarly meselemiz var ki aslına bakarsanız Cercei’nin onca lordu toplamasındaki asıl amaç bu adamı ikna edebilmek. Tarly; Westeros’un en büyük generallerinden, adam bir askeri deha ama ünde, şöhrette pek gözü olmadığından hak ettiği değeri bulamamış bir lord. Bu yüzden Menzil’in Lord Tarly’e teklif edilmesi görülenden daha büyük bir adım. Eğer Tarly, kraliyeti destekleme kararı alırsa, Tyrelller hain ilan edildikten sonra Tarly’lerin izinden gidebilirler. Bu da Dany’nin askeri gücüne ve Tyrion’un kuşatma planına büyük darbe vurur. Bu ihtimaller üzerinden bir de şu dolaylı teoriyi üretebiliriz: Malum Greyjoy ve Drone kaybının ardından bir de Tyrell’in askeri desteğini kaybeden Dany, diz çökmesini dilediği Jon’a daha eşitlikçi davranıp biat talebini bir ittifaka dönüştürebilir. Dediğim gibi biraz dolaylı ve diziden ziyade kitabın stline uygun bir teori ama zararı olmaz, at cebe bekle.

gallery-1500868191-nymeria
Bu bölüm çilelerin yılmayan adamı Samwell’i yine çözülmez sanılan problemleri çözerken bulduk. Sam’in Jorah’ı Jeor Mormont’un anısına hayatını riske atarak kurtarmaya çalışması çok hoş ve dizideki en kahramanca hareketlerden. Buna itirazım yok, itirazı olanın da alnını karışlarım. Millet hayınlıkla, kalleşlikle uğraşırken bu çocuk ilim, irfanla hayat kurtarıyor. Fakat önce ejderha camı rezervini şıp diye bulması, sonra taş adam hastalığının dermanını hemen öğrenmesi yaratılan evrenin bazı detaylarına ciddiyetle bakmamızı zorlaştırır hale getiriyor. Yani ejderha camının rezervleri ve hakkındaki bilgiler bulması zor şeyler mi, yoksa değil mi; bu önceki bölüm çok karıştırıldı. Şimdi de karşı kıtada taş adam hastlığından muzdarip insanlar bir bilinçsizler ordusu haline gelmişken, hastalığın üstat bile olmayan biri tarafından uygulanacak bir tedavisinin olması ve bunun bilinen bir şey olması insanın suratını bir buruşturmasına neden oluyor. Samwell’in çektiği çileler hatrına bu nahoşlukları görmezden gelirsek, Sam’in sahnesinde önemsiz gibi duran ama yine ileriye yatırım olan bir detaya dikkat çekmek istiyorum: Sam, Üstat Ebrose’la kitaplar hakkında konuşuyorken üstadın Sam’e tarih kitabı yazmakla ilgili öğütler verdiğini işittik ve Sam de bir tarih kitabının bile şairane bir isme sahip olabileceğini söyledi. Sizce de bunlar, Samwell Tarly’nin Buz ve Ateşin Şarkısı adlı bir tarih kitabını kaleme alacak olmasına küçük kanıtlar değil mi?

Bölümün yaptığı iltihaplı, turtalı girişten daha az mide bulandırıcı bir şekilde Arya’nın yolculuğuna geçiş yapalım. Arya’nın Hot Pie’la karşılaşması nostaljik ve tatlı olsa da üzerinde çok da konuşulası bir yana sahip değildi. Westeros’ta hayatın ona güzel olduğu tek kişi Hot Pie sağ olsun Arya yönünü Kuzey’e çevirdi. Asıl konuşulması gereken olay da bu yön değişikliğinden sonra zaten, biliyorsunuz. Arya, zamanında terk etmek zorunda kaldığı Nymeria ile karşılaştı. Yani en azından öyle sanıyoruz. Ulu kurt Arya’ya yüz vermeyip sürüsünü toplayıp gittiğinde Arya’nın “Bu sen değilsin.” demesi tam olarak ne ifade ediyor emin değiliz. Bu sözler Arya’nın küçük bir kızdan soğuk kanlı bir katile dönüştüğü, kimlikten kimliğe geçtiği sürece gönderme olabilir; hatta eldeki veri sadece dizi olsa bu yorumdan başka yorum getirmezdik. Ancak kitaplardan bildiğimiz kadarıyla diyarda ulu kurt gördüğünü söyleyen ve coğrafi olarak çok alakasız yerlerde olan birçok insan var. Bu durumda o kurt gerçekten Nymeria olmayabilir ve ulu kurtlar kışla beraber güneye inmeye başlamış olabilir. Üç Gözlü Kuzgun bir Stark’ken iki ihtimalde Starkların avantajına. Benim bahsimse o kurdun Nymeria olduğu ve ileride gerekli bir anda sürüsüyle birlikte aksiyona dahil olacağı yönünde.

got7.2main.0
Daha kuzeyde, Winterfell’de ise Kuzey lordları hala toplantı yapıyor. Yani anlıyoruz; dışarısı çok soğuk, duvarlarından kalorifer sistemi olan Winterfell’den pek çıkasınız yok sevgili Kuzey lordları ama sürekli bir toplantı halinde olmanıza da gerek yok. Ortam sürekli sürekli gergin oluyor, sinirlerinize yazık. Hayır bir de her kararı sorgulayacak kadar demokratlığa ne zaman eriştiniz anlamadım ki…

Gergin dedebeyler ve Leydi Mormont’tan oluşan meclise Targaryen buluşmasını sunan Jon, kesin bir red yedi tebaasından. Bu ilginç bir durum değil, bir yandan haklı bu insanlar. Bugüne kadar güneye inen herhangi bir Kuzey Kralı’nın başına iyi bir şey geldiği görülmemiş, üstüne üstlük bu haneler daha 30 küsur yıl önce Targaryen ordusuyla savaşmak için binlerce adamını, çoluk çocuğunu feda etmiş. Ama bu tip siyasi tartışmaların geride kaldığının farkında değiller. Bundan sonra yapılacak hiçbir görüşme politik değil, hayati önem taşıyor. Bu yüzden Jon, Sansa ve Leydi Mormont da dahil herkese rest çekmek durumunda kaldı. Bu çıkış lordlar arasında kısa süreli bir huzursuzluğa mutlaka sebep olacaktır ama büyük bir sıkıntıya dönüşmeyeceği kesin.

Jon ve Baelish’in sahnesini ise yorumlamakta biraz gönülsüzüm. Çünkü iki çeşit yorumum var bu sahne için. İlki kitapllara dayanarak ” Serçeparmak en son zorbalığa uğrayışında hırs yapıp diyarın en büyük casusuna dönüştü. Jon hata etti ve Serçeparmak’ı tetikledi.” gibi cümleler içeriyor. İkincisiyse elde kalan bölüm sayısına şöyle bir bakıyor ve diyor ki “Yediği şamarı hak etti eleman. Zaten vasıfsızlaşmıştı, daha da vasıfsızlaştı.” diyor. Bilemedim hangisini seçsem.

Demek ki öyle her şeye atlamayacaksın..
Demek ki öyle her şeye atlamayacaksın..

Greyjoy baskını için hayret tepkileri bekliyorsanız, üzgünüm. Bunun geleceğini Greyjoy’ların Dorne’a yelken açacağı söylendiği andan beri tahmin ediyordum. Bu yüzden Euron’un dehşet verici gemisi sisler içinde çıktığında şaşkınlık yaşamadım. Ama bu hamleyi cesurca bulduğumu da söylemeliyim. Çoğu yapımda güçler bu şekilde dengelendiğinde büyük bir savaş atmosferi için karşılaşmalar finale bırakılır. Yani bu dizi Game of Thrones olmasa, sezon sonuna doğru büyük bir “Yara’nın donanması ve Dorne askerleri versus Demir Donanma” savaşı görürdük ve zafer bir şekilde Yara’nın eline geçerdi. Şimdi Euron’un darbesiyle Tyrion’un büyük planı derin bir yara aldı ve Dany, donanmasıyla beraber Dorne’u da kaybetmenin kıyısına geldi.

Euron’un baskınında dikkat çeken şeylerden bahsederek uzayıp giden bu bölüm incelemesine bir dur demek istiyorum: Anladık ki Euron çılgın korsan havasında karikatürize bir karakter olacak bundan sonra, kitaplardaki Euron’a büyük adıp edilecek kısacası. İki Kum Yılanı’nın birden tek karşılaşmada harcanması biraz kolaya kaçmak gibiydi ama aynı zaman Euron’un gücüne de bir ispattı. Theon’un o çok eleştirilen kaçışıysa bence alternatifinden daha gerçekçi ve aynı zamanda daha işe yarar bir durum oldu. Theon karşı koymayı deneyecek olsa yaptığı intihar saldırısından farksız olurdu. En dikkatimi çeken şey ise Euron’un kullandığı ateşli silahlar oldu. Gemileri mancınık kuracak kadar geniş yapıldı desek; o alevler mancınıktan atılmış gibi yukarıdan aşağı inmiyor, hedeflenen bir doğrultuda hareket ediyordu. Euron gittiği yolculuklarda barutu keşfetti desek; sanırım alevli kütleler yerine önce top mekanizmasını görürdük. Bilerek gizlenen bu silahları daha sonra tekrar göreceğimiz kesin. O zamana kadar merak etmeye devam edeceğiz. Ama teori üretmek beleş olduğundan, bir süre bu silahların ölü ordusuna karşı kullanabileceğini düşünerek zaman öldürebiliriz.

Author

Lord olmak için yola çıkan gariban geek kendini bir anda yazar olarak buldu. Geek kültürüyle küçük şakalaşmalarını, sinemayla flörtlerini yazıya dökmek için burada. Muhitte Geek_Lord olarak bulabilirsiniz.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.