The Witcher dizisinin yedinci bölümü itibariyle sezonu kapatmaya yönelik hamleler yaptıklarını söyleyebiliriz. Bu, bir açıdan iyi bir şey çünkü son bölümün son yarım saatinde olayları toparlamaya çalışsalardı, zaten dizinin ilk sezonundan kaynaklı olan acelecilik, daha da çoğaltılacaktı. Bir açıdan da kötü bir şey çünkü toparlamayı, zaman çizgilerinin nasıl birleştiğini rahat bir şekilde anlatabilmek için yer yer tekrara düşen koca bir bölüm harcamak durumunda kalmışlar.
Önceki yazılarda da aynı yolu izlemeye çalışmıştım, bu bölüm için de bölüm özeti vermek istemiyorum. Çünkü zaten yazıları okuyorsanız, bölümü izlemişsiniz demektir, benim tekrar anlatmama gerek yok. Bir de uyarıda bulunayım, bir önceki bölüm itibariyle ilk kitap uyarlamaları (Son Dilek) sona ermişti ve dizi son üç bölümü Kader Kılıcı kitabından uyarlamaya başlamıştı. Bu nedenle eğer daha sonraki kitaplardan hiç spoiler almak istemiyorum diye düşünürseniz, okumamanızı tavsiye ederim.
Beşinci bölümde Yennefer ve Geralt’ın zaman çizgisi birbirine eşitlenmişti. Daha sonra altıncı bölümde, beraber bir macera yaşamışlar, bu maceranın sonunda da Geralt’ı, içine kapanmış ama Borch’un katkıları ile gitmesi gereken asıl yolu bilir halde bırakmıştık. Yazımıza konu ettiğimiz yedinci bölümde ise Geralt’ın eyleme geçtiğini, takip etmesi gereken yola doğru ilerlediğini görüyoruz. Bu yol da elbette dördüncü bölümde izlediğimiz sürpriz çocuk ile alakalı. Bir de tabii Geralt’ın haberdar olduğu gibi Cintra’ya gözünü dikmiş bir Nilfgaard ordusu var, kaderindeki çocuğa ulaşıp onu koruması lazım.
Geralt, kitapta olduğu gibi altı yıl sonra değil, dizideki zamana uymak bakımından on iki yıl sonra, Duny’den istediği sürpriz çocuğu almak için Cintra’ya dönüyor. Fakat Duny ve Prenses Pavetta elim bir kazada öldükleri için tek varisi olan kızını kaybeden Kraliçe Calanthe, kendi mirasından ve kanından son kalan torununu Geralt’a teslim etmek istemiyor. Geralt, sürpriz çocuğunun durumunu sorabilmek için gizlice Cintra’ya girdiğinde, Fareçuval ile buluşuyor. Onlar konuşurlarken kraliçenin torununu ondan almak için geleceğini düşündüğü Geralt’ı öldürmek için görevlendirdiği suikastçılar devreye giriyor.
Bu kısımlar, zamansal çizgide yaşanan değişiklikler ve bir iki karakter oynaması dışında kitaba sadık. Geralt kitapta da altı yıl sonra çocuğu alabilmek için geliyordu ancak Calanthe, çocuğu vermeyi reddediyor ve eğer bir daha çocuğun peşine düşerse Geralt’ı öldürmekle tehdit ediyordu. Burada Calanthe hatta bir oyun da çeviriyor, Geralt’ı yanlış çocuğu alması için kandırmaya çalışıyordu. Bunun için avluda oynayan beş-altı yaşlarında erkek çocuklarını ona gösteriyor ve eğer gerçekten kaderinde çocukla birleşmek varsa hangisi olduğunu hissedeceğini söylüyordu. Geralt avluda oynayan çocuklara bakıyor, sürpriz çocuğunun onlardan biri olmadığını anlamakla da kalmıyor, kendi kaderindekinin bir kız çocuğu olduğunu da söylüyordu. Zaten o sırada altı yaşlarında olması gereken çocuğu kendisiyle birlikte götürmekten vazgeçmesinin bir nedeni de cinsiyetiydi.
Dizide ise zamansal çizgi değişti ve Geralt altı değil, on iki yıl sonra geri döndü. Calanthe’nin oynadığı aldatmaca ise Cirilla’ya benzeyen başka bir kızı Geralt ile tanıştırmasına dönüştü. Aslında bu da kitaptan temelini alan bir şey, bir noktada kitapta da herkesin Ciri zannettiği bir kız yer alıyor. İleriki sezonlarda bu hikâyeyi takip edecekleri için, şimdiden böyle kurgulamışlar sanırım. Ancak Geralt, kendisiyle prenses olarak tanıştırılan bu kızı alıp gitmeden önce, onun avluda oynayan diğer çocuklardan birine reverans yaptığına şahit olduğu için bu aldatmaca tutmadı.
Calanthe’nin Geralt’ın peşine adam yollaması da yine biraz değişiklikle kitapta yer alan bir durum. Geralt, altı yıl sonra döndüğü Cintra’dan eli boş çıkıyor ve kızı almadan hayatına devam ediyordu. Fakat kıza zarar gelecek olursa orada olacağını en az kendisi kadar Calanthe de biliyordu. Bir de tabii en önemlisi, kader meselesi. Bu evrende Sürpriz Kanunu’nu bozmak ve bir kehanete karşı gelmek, kaçınılması gereken davranışlar arasında yer alıyor ve eninde sonunda, siz ne kadar kaçınırsanız kaçının, kader sizi buluyor. Bunu en iyi bilen kişilerden biri olan Fareçuval, Kral Eist ve Kraliçe Calanthe’nin Cintra’daki danışmanlığını yapan kişi. Pavetta’nın bir sürpriz çocuk olarak Duny ile evlenmesine yardımcı ve destekçi olan kişi. Aynı zamanda Ciri’yi alması için Geralt’ı destekleyen kişi. Bu yüzden Calanthe de işi garantiye almak istiyordu ve Fareçuval’ı Geralt’ı ortadan kaldırmakla görevlendiriyordu. Dizide ise Fareçuval’ı bu şekilde kullanmamaya karar vermişler (onun kılığına giren bir doppler’ımız var) ve başka suikastçılar peşlerine takılmış.
Aldatmacaya kanmayan, suikastçılara sinirlenen ve Nilfgaard tehdidine karşı kızı korumak isteyen Geralt, Kral Eist ile konuşuyor. İçimiz kan ağlayarak, Eist’i son görüşümüzün bu sahne olduğunu biliyoruz. Geralt, kızı götüreceğini, koruyacağını ve kılına bile zarar gelmeden geri getireceğini söylüyor, kimsenin ona engel olamayacağını biliyoruz. Koca yürekli Eist Tuirseach da biliyor ve Geralt’ı kapana kıstıyor.
Bu bölümde gösterilen pek çok şey kitapları okuyanlar da dâhil olmak üzere hepimiz için bir sürpriz oluyor. Ciri’nin, ilk bölümde avluda oynarken bir anda dikkati dağılarak baktığı yerde, Geralt’ın durduğunu görüyoruz. Bize tekrar izlettikleri sahnelerde, Fareçuval’ın Calanthe’ye hâlâ umut var dediği ve zindanlardan çıkartmaya gittiği kişinin de Geralt olduğunu öğreniyoruz. Bu sebeple Calanthe’nin Ciri’yi neden Geralt’ı bulmaya gönderdiğini de mantıklı bir zemine oturtmuş oluyoruz. Geralt, Cintra kıyımı esnasında oradaymış, Ciri’yi yanına alabilmek için doğru bir pozisyondaymış ve onu, saniyelerle kaçırmış. Kader.
Tekrarlara itiraz edenler olsa da bölüm, bence güzel düşünülmüş. Böylece Ciri ve Geralt’ın da zaman çizgileri, açığa çıkmış oluyor. Bölümün sonunda bıraktığımız yerde Geralt, Ciri’nin izlerini aşağı yukarı aynı zamanda takip ediyor olacak.
Geralt’ın onun izlerini takip ettiğinin, bir adım gerisinde olduğunun farkında olmayan Ciri, bu bölümde de Geralt’ı aramaya devam ediyor. Cahir’den kaçmış, Nilfgaard işgalinden canını zor kurtaran Cintralıların kamplarında anneannesinin o kadar da iyi bir insan olmadığını duymuş, kanlı sahnelere şahit olmuş, Brokilon’a girmiş; Fareçuval’ın kılığındaki dopper tarafından kandırılmış, bir sıcaklık arayışıyla ailem dediği Dara tarafından da terk edilmiş durumda. En sonunda, savaş ve yıkımdan uzaktaki bir kadın, ona anne şefkatiyle elini uzatıyor. Kader. Fakat Ciri, Geralt’ı bulmak zorunda, bunun için de kendisini ve onu tanıyanların bulunduğu Skellige’ye gitmek istiyor.
Kadının atını çalıp kaçıyor. Bir müddet sonra yolu, avluda beraber oyun oynadığı çocuklarla kesişiyor. Tam mutlu olup yardımlarını isteyecekken, çocukların da tıpkı diğerleri gibi onu kendi düşündüğü gibi tanımadıklarını anlıyor. Hakaretlerini belki kaldırabilecek ancak şiddetlerini kaldıramıyor. Birinci bölümden sonra bir kez daha Ciri, bu sefer kendini kurtarabilmek için, güçle bütünleşiyor. Ithlinne’in kehanetini, transa geçmiş Ciri’nin ağzından, dizide ilk defa duyuyoruz. Daha da çok defa duyacağız.
Bölümün bir Yennefer kısmı da mevcut tabii, ondan da biraz bahsedip yazıyı öyle kapatalım. Yennefer, Geralt ile artık kesinleşen ayrılıklarından ve istediklerini bulamamanın mutsuzluğundan sonra, kendisine gerçekten önem verdiğini düşündüğü tek kişiye yani Istredd’e dönüyor. Istredd, Nilfgaard’ın büyücülere sağladığı rahatlık ve imkânlardan memnun bir şekilde, onların yanında araştırmalarını sürdürüyor. Yennefer, Istredd’in ona Aretuza’dan ayrılmadan önce yaptığı teklifin geçerli olup olmadığını soruyor. Istredd ise Yennefer’i unutmaya ne kadar çaba harcadığını ve biraz da Stregobor’un yönlendirmesiyle tekrar aynı yola giremeyeceğini açıklıyor. Yennefer bir kez daha ortada kalmak üzereyken, ilerleyen sezonlarda sık sık göreceğimiz Vilgefortz ile tanışıyoruz. Kendisini Tissaia’nın gönderdiğini söyleyen Vilgefortz, Yennefer’i Aretuza’ya geri götürüyor.
Yennefer burada önce yeni büyücü adayları üzerinden kendi geçmişiyle yüzleşiyor, sonra biraz onlarla muzırlıklar yapıp Tissaia’nın otoritesini sorguluyor. Yennefer’i oraya çağıranın müdire değil Vilgefortz olduğunu ve Vilgefortz’un bunu yapma nedenini öğreniyoruz. Büyücü Kardeşliği, Nilfgaard’ın ani ilerlemesine verecekleri tepkileri tartışacaklar. Tissaia, Sabrina, Stregobor, Triss, Istredd, Vilgefortz ve daha önceden gördüğümüz tüm güçlü büyücüler buradalar. Tissaia’nın başını çektiği bir grup, o dakikaya kadar küçümseyerek dikkate almadıkları Nilfgaard’ın ilerlemesini durdurmak istiyorlar. Stregobor’un başını çektiği bir grup ise Kuzey Krallıkları’nın –özellikle de Cintra’nın- zaten büyücüleri umursamadığını, onlardan yardım istemediklerini, bu yüzden de kendi başlarının çaresine bakmalarını savunuyor. Yennefer’in yerine Nilfgaard’a gönderilen Fringilla toplantıya damgasını vurmak için giriş yapıyor, herkesi yükselmesine yardım ettiği gerçek varis Beyaz Alev’in saflarına çağırıyor.
Vaatleri basit, kurallar, gelenekler, sıkıştırmalar yok. Karaydı, iyiydi fark etmeden özgürce büyü yapmak var Nilfgaard için. Büyücüler neden karşı çıksın ki buna? Bu noktada özellikle Stregobor, Nilfgaard’a gitmeyi reddettiği için Yennefer’in söz hakkı olmadığını özellikle vurgulayarak onu tahrik ediyor. Dizi, Yennefer’in omuzlarına bir kez daha Nilfgaard tehdidinin sorumluluğunu yüklüyor. Sonuçta onları bıraktığımız noktada ise Kardeşlik’in büyük bir bölümü, Nilfgaard’a karşı gelmeyecek veya onlara katılacak durumdalar. Diğerleri ise bunun büyücüler için de bir savaş anlamına geldiğini biliyor.
Baya bir olayın yaşandığı ve hikâyenin de son bölüm için toparlandığı “Düşüşten Önce” isimli yedinci bölümü konuşmayı burada bırakabiliriz sanırım. Kendi adıma, olayları bilmeyenlere yaptıklarını anlatabilen bir bölüm müdür, yorum yapamam ancak yaşanacakları bilen bir insan olarak bu bölümde sonraki sezonlar için iyi bir kurulum gerçekleştirdiklerini söyleyebilirim. Bakalım sezon finalinde bizi neler bekliyor?