Sezon bitmek üzere, basbayağı finalin ilk yarısını bitirdik. Bakalım tüm bu sorularımız cevaplayabilecekler mi? Yoksa hayatımıza çorba olmuş kafalarla mı devam edeceğiz?
Eğer 11. sezon sizi küstürmüşse 12. sezon diziye geri dönmek için iyi bir zaman. Özellikle Spyfall Part 1 ve Part 2’yi izlemeniz, ardından Fugitive of Judoon‘la altın vuruşu yapmanızı tavsiye ederiz, böylece sezonun ana hikâyesini yakalama ve finalin tadını çıkarma fırsatına erişirsiniz. Bölüme ve hatta sezonun tümüne dair keyif kaçırıcı bilgi duymak istemiyorsanız en iyisi üstte bahsettiğimiz üç bölümü izleyin, öyle gelin. O zaman sonun başlangıcından bahsedelim artık!
İlk olarak, geçen bölümün sonundaki monotonluktan bir anda çatışmanın ortasına atlıyoruz. Bir noktada Doktor garip bir biçimde kendini feda edecekmiş gibi yol arkadaşlarına uzaklaşmalarını söylüyor ve gerginleşiyor, sonra işler hiç o yöne gitmiyor. Burada en büyük eleştirim bölüm boyunca TARDIS‘i görmemiş olmamız, nedense bir anda ulaşılamaz konumuna geliyor ve kendisine ulaşmak imkansız oluyor. Bunu en azından kısa bir cümleyle açıklamalarını isterdim çünkü görünürde sebep yokken en büyük silahlarını kullanamamaları çok saçma duruyor. TARDIS‘le birlikte Cyberman’lere karşı çok daha büyük bir şansları olacağını bilen Doktor bence daha çok uğraşırdı ona ulaşmak için. Beni üzen kısım da burada gibi.
Doktor’un bir planı yok. Çünkü sanki senaristin de bu bölüm için pek bir planı yokmuş. Yol arkadaşlarıyla ayrı düşüyor, farklı gemilere binip korsanlık yapıyor, eninde sonunda Yaz ve Graham ile aynı noktaya geliyorlar. Oysa bütün bunları yaparken esasında rüzgârda taşınan yaprak misali oradan oraya savruluyorlar. Doktor pek ön plana çıkamıyor, eninde sonunda bütün amaç Doktor’u ve yol arkadaşlarını Ko Sharmus’a ulaştırmak, Doktor’a Gallifrey’i gösterip karşısına Master’ı çıkarmak. Asıl istedikleri bir sonraki bölüm için karakterleri doğru konuma getirmek, o kadar. Bu yüzden bölüm sadece bir sonraki bölüme hazırlık gibi hissettiriyor. Arada bir çıkan engellerin hepsi de başına ”cyber”ın konması farz olmuş kelimeler. Cyberdrones. Cybercarries. Cyberfighters. Bir noktada çok komik ve ucuz gelmeye başlıyor bu kelimeler kulağa. Bu yan engeller eşliğinde yan karakter insan savaşçıların, askerlerin hayatlarıyla dolduruyor. Yaz ve Graham yeni ekiplerine epey ısınıyorlar ve onları tanıtmak ve kurmak için epey zaman harcanıyor, umarım bunlar sadece bölümü doldurmak için değildir.
Bir noktada Ashad‘ı yani The Lone Cyberman‘imizi tekrar görme şansına erişiyoruz, hâlâ neden özel kendisi bilmiyoruz, neden bu kadar insansı onu da bilmiyoruz. Bir de insanları güncellemek yerine neden direkt öldürmeye atladığını anlamıyorum. Kendisi ana kötü olarak kalır mı, Master onun yerini doldurur mu yoksa arkadan bambaşka büyük bir kötü mü çıkar emin değiliz. Rassilon belki, başka Zaman Lordları?
Bölüm bir de arkadan arkadan Brendon adlı karakteri hayatını tamamen gözler önüne seriyor. Brendon’ın insan olduğunu sanmıyoruz. Sonuçta sepetle terk edilmiş bu bebek göğsünden vurulup uçurumdan düştükten sonra ayağa kalkıp koşma yeteneğine sahip. Bunun dışında da kendisiyle ilgili bir bilgimiz yok, iyileşme yeteneği akla Jack Harkness’ı getiriyor. Son sahnesinde ise kendisini yaşlanmış ancak babasında tek kırışıklık çıkmamışken görüyoruz. Başına geçirilen şeyin Bukalemun Kemeri mi yoksa bir tür Cyber dönüştürücü aygıtı mı olduğunu algılayamadım, eğer teoriniz varsa mutlaka aşağıya yazın! Sonuç olarak bir anda bir bebek olarak ortada beliren ölmeyen ama yaşlanan Brendon epey zamansız bir yaşama sahip, Zamansız Çocuk olayına bağlanır mı hep birlikte göreceğiz. Ayrıca uçurumdan düştüğü sahne istemeden de olsa bana Broadchurch’ü hatırlattı, yine Chibnall’ın yönettiği ve uçurumdan düşmenin kalbimizi dağladığı bir dizi bu da.
Bölümle ilgili söylenebilecek bir diğer şey de yol arkadaşlarının ne kadar değiştiği. Her biri Doktor’un ellerine tutuşturduğu cihazları, bu cihazların işlevlerini takır takır anlatabilecek düzeye gelmiş. Özellikle Yaz ve Graham tek başlarına da fazlasıyla becerikli kişiler olup çıkmışlar, dış uzaydan bahsediyoruz yani. Bir uzay gemisinde yabancılarla kapana kısılıp oksijensiz kalmak ve Cyberman‘e dönüştürülmek dahil pek çok durumda en soğukkanlı ve rasyonel kişiler olan ve hayatta kalmalarını sağlayanlar onlardı. Aynı şekilde bazen Ryan dyspraxia hastalığını unutmuş gibi davranıyor, belki de tamamen iyileştiği anlamına geliyordur bu, bilmiyoruz.
Yaz ve Graham’ın içinde bulunduğu ekibin hayatta kalması büyük şans, ancak son anda girdikleri geminin Cyberman ile dolu olması hiç şaşırtıcı gelmiyor. Bu arada eğer bu kadar değiştilerse artık içlerinden birine, hatta hepsine veda edebiliriz yol arkadaşlarının. Sonuçta iki sezon bir yol arkadaşı için ideal bir süre. Çok uzun kaldığı düşünülen Clara bile iki buçuk sezon boyunca ekrandaydı. Özellikle bölümün epey uzun olacağı söylentileri de dolaştığı için kalbinizin kırılmasına hazır olun derim. Öyle herkesin paçayı kurtardığı bu bölümün acısını iyi çıkaracaklar gibi duruyor.
Ko Sharmus’un durumu bana ilgi çekici geldi, sanırım kendisinin gerçekten bir altruist olduğunu söyleyebiliriz, varlığına bile inanmadığı insanları beklediği için. Ancak bu geçit nedir, neden orada ve Gallifrey ile ne bağlantısı var, bilmiyoruz. Master’ın tekrar dönmesi güzel oldu ama zaten beklediğimiz bir şeydi. Her çıkışında ”Bildiğin her şey yalan.”, ”Sen hiçbir şey bilmiyorsun.”, ”Bilmek eylemiyle yakından uzaktan ilgin yok ha,” gibi açıklamaları ilgimizi kaybetmeye başlıyorlar. Bundan ötürü de acaba her şeyi son bölüme saklamalarına gerek var mıydı diye sormadan ediyorum. Hatta bazı konuları yılbaşı özel bölümüne ya da daha kötüsü gelecek sezona saklamalarından endişe ediyorum.
Bu bölüm soruları cevaplamak yerine çok yeni sorular yarattı ve gelecek bölüm için beklentimizi arttırdı. Captain Jack Harkness neden göründü, The Lone Cyberman‘den neden haberi vardı, Ruth Doktor kimdir neyin nesidir, Master ilk bölümlerde ne demeye çalıştı, Gallifrey’e neler olmuş, bunların hiçbirinin cevabı verilmiyor bölümde. Aksine yeni sorular ekliyor: Brendon kim, bir Zaman Lordu mu, neden böyle bir iyileşme gücüne sahip ve ondan ne istiyorlar; Gallifrey neden galaksinin çıkışında, Ko Sharmus geçidinde duruyor; Master tam olarak ne demek istiyor (yine)?
Cybermen’i bilmem ama ben yükseliyorum- Doctor Who’ya. Her ne kadar tüm cevapları son bölüme bırakarak kendilerini zor durumda bırakmış olsalar da büyük bir heyecan sağladıkları da su götürmez bir gerçek. Ancak önümüzdeki bölümün bu bölümden kesinlikle daha ilgi çekici olmasını bekliyorum. Hypenızı dökün bakalım, sizler ne dersiniz bu işe?
4 Comments
Bol bol şişirdiler hikayeyi. Patlamaz umarım.
Matt ile olan sezon da da böyle her şeyi şişirip, son bölümde bir anda yığmışlardı, hiç güzel olmamıştı açıkçası. Ama demem gerekir ki bu sezon geçen sezondan kat kat iyidi ve bu sezon da beni mutlu eden şeylerden biri de gergedan kafalı arkadaşları tekrar görmek oldu.
Umarım bu sezon ki yol arkadaşlarından kurtuluruz çünkü Donna Noble dan sonra ki hemen hemen bütün yol arkadaşları bana göre vasatın altındaydı.
12.doktorun Nardole’u bile bu son 3lüden kat be kat daha iyidi.
Zaman lordlarının evrim geçirdiklerini biliyoruz zaten bence brandon gallifreyin kurucularıyla bir alaka teşkil ediyor. Ama cidden şişirdiler keşke en azından jack ile ilgili nerden bildigine dair birşeyler verselerdi
Jack’i vasat bir sezonda harcadılar olaylar ilgimi çekse de doktorun doktor olamaması hikayelerin ilgi çekici olamaması diziye olan saygımı bitiriyor. Eski sevilen kötü karakterleri ve gallifrey hasreti konusunu tekrar getirip reyting yükseltme çabasına girilmiş fakat iyice batırmışlardır benim kanaatimce.