Salvage
Ne hikmetse bu zaman loop’u konulu filmlerin korku türüne çok yakıştığını, ya da en azından sinemacıların bu ikiliyi çok yakıştırdığını kanıtlayan üç filmimizden ikincisi Salvage. Konusu basit, ama ilginç. Lauren Currie Lewis’in oynadığı Claire, çalıştığı mağazada vardiyasını bitirir, sevgilisini beklemeye başlar. Sevgilisinin arabası gelir, içinde başka bir adam vardır ve bir mücadeleden sonra bu yabancı adam Claire’i öldürür. Ölmesiyle beraber, Claire mağazadaki vardiya sonunda tekrar uyanır.
Peki iyi mi?: Bağlandığı yeri pek tatmin edici bulmayabilirsiniz, ama bu söylediğim son derece sübjektif bir şey de olabilir. Biraz Camp Slaughter ile aynı problemlerden muzdarip. Düşük bütçe, türün hayranlarına hitap edecek ama genele pek ulaşamayacak bir tarz. Korku severler eklesin.
Source Code
Şimdilerde Warcraft filmini bitirmek için çalışan Duncan Jones’un ikinci uzun metraj filmi Source Code’un konusunu nereden anlatmaya başlasak, oradan bir spoiler’a doğru uzanacağız gibi hissediyorum. Olabildiğince kısa ve temiz özetlemeye çalışayım. Bir bomba var. Bu bomba bir trende. Bunun durdurulması gerekiyor. Jake Gyllenhaal‘ın oynadığı Yüzbaşı Stevens’da bunu durdurmak için kaza anını tekrar tekrar yaşıyor. Daha da bir şey demiyorum.
Peki iyi mi?: Duncan Jones övülürken, genelde tümcenin öznesi Moon‘dur. Yanlış anlamayın, “Moon’dan daha iyiydi Source Code” diyecek değilim, ama bana kalırsa Jones’un muhteşem bir deha olduğunu kanıtlayan bir değil, iki film var. Source Code baya iyi, baya keyifli bir iş. İzleyin!
Triangle
Yine zaman loop’u, yine bir korku filmi. Yine bir katliam var, yine bu katliam tekrar tekrar yaşanıyor. Bu sefer bir kampta ya da bir mağazada değiliz, mekanımız gemi. Başrolde de bir anne ve onun otistik çocuğu var. Daha fazla ne diyebilirim bilmiyorum. Birileri ölüyor, film ilerliyor işte yani.
Peki iyi mi?: Bütçe bakımından Camp Slaughter ve Salvage’dan daha şanslı. Biraz daha eli yüzü düzgün yani. O yüzden, listemizdeki üç korku filminden birini izleyecek olanlar, eğer daha iyi gözüken filmleri tercih ediyorlarsa Triangle’a bakabilirler. Yoksa diğerlerinden fazla pek bir yanı yok öteki alanlarda.
Turn Back the Clock
Zaman loop’u filmlerinin babası. 1933 senesinde yapılan filmde ana karakterimiz, eski dostunun bir girişimine yatırım yapmak ister. Karısı “ya canım harcamasak paraları?” deyince, enişte sinirle “ulan keşke senin yerine o zengin kızı alaydım!” der, sinirler gerilir. Sonra bizim paşabey bir uyanır ki, genç adam olmuş yeniden. Bu sefer hakikaten o zengin kızı alır, olaylar gelişir.
Peki iyi mi?: Sene 1933 olduğu için, bu filmde öyle postmodern çıkarımlar, kentsel buhranlar, modern çağın yükü altında ezilmiş şüpheci yaklaşımlar yok. Baya kalbi elinde koşan bir film. Tam bir Olacak O Kadar skeci gibi bitiyor, o yüzden, “abi ben isterim ki izlediğim film beynimle oynasın” diyenlere göre değil. Ama samimi bir gece geçirmek isteyenlere birebir!