3. Öyküsü Muhteşem
Ezio Auditore’nin öyküsü, bakın iddia ediyoruz, bundan kırk elli yıl sonra “intikam hikayeleri” derslerinde konu başlığı olarak geçecek. Profesörler öğrencilerine “Bakınız çocuklar” diyecek, “Suikastçinin Şiarı II isimli oyunda tanıştığımız Ezio’nun intikam hikayesi, janrın zirve noktalarından biridir. Karakterin motivasyonları apaçık belirlenmiş, oyuncu tarafından içselleştirilmesi sağlanmış, ve araya yeterli süre ile ikna edici ama aşılabilir seviyede engeller konulmuş, bunların hepsi de bir yandan nefes kaçırmadan, ustalıkla serinin çatı hikayesine bağlanmıştır. Dersimiz bu haftalık bu kadar, önümüzdeki hafta Ezel’i izleyip gelmeyi unutmayın.”
Ne? Olur mu olur?
4. Görünüşü Muhteşem
E video oyun karakterlerinin en önemli detaylarından biri kostüm. Zaten vakti zamanında o yüzden toplayıp bizce en iyisi olanları listelemiştik. Bu kostümler, iyi yapıldı mı karakteri zenginleştirmekle kalmazlar; aynı zamanda kendileri de birer ikon olurlar. Mario’nun şapkası, Link’in yeşil tuniği, Gordon Freeman’ın gözlükleri gibi. İşte bizce, Ezio; çift hidden blade’iyle, üçgen kapşonuyla, belindeki kuşağıyla o ikonik kostümlerden birine sahip. Hatta o kadar mühür bir kostüm ki Ezio’nunki, 2007’de bizim aklımızı başımızdan uçuran selefinin kostümü bugün Ezio’nun yanına kalınca hacdan dönmüş babaanne gibi kalıyor…
5. Elimizde Doğdu, Elimizde Büyüdü, Gözlerimizin Önünde Yüzleşti Ölümüyle
En vurucu olan kısmı da bu.
Ezio Auditore da Firenze, diğer hiçbir oyun karakterinin; genelde de çok az kurgusal karakterin yaşattığı bir şeyi tattırdı bizlere. Biz, Ezio’nun hayatının her önemli dönemecinde onunla birlikteydik. Kelimenin tam anlamıyla gözlerini bizimle açtı Ezio. Floransa damlarında kız kovalarken yanındaydık. İhanete uğradı, değer verdiği her şeyi kaybetti; beraber öfkelendik. Beraber bilendik, birlikte çarpıştık. İntikamı beraber aldık. Ezio damsız Don Juan’dan, bir öğretmene, bir lidere dönüştükçe gurur duyduk. Ve en sonunda, gözlerini kapattığında da yanıbaşındaydık.
Oyun karakterlerinin diğer kurgusal karakterlerden en büyük farkı içlerinde sizin de girebileceğiniz bir boşluğun bulunmasıdır. Kelimenin tam anlamıyla siz tuşa basmadıkça karakter gitmediği için, doğru dokunuşlarla sizin karakteri içselleştirmenizin sağlanması kolaydır. Bu sağlandıktan sonra, karakterin hayatı bir parça da size ait olur, mesele sadece bu hayatın ne kadar süreceğidir.
İşte Ezio için, tam bir ömürdü bu. Biz Ezio’yduk, Ezio olduk. Onun bir ömrü boyunca onunla güldük, aşık olduk, ağladık, gezdik, öğrendik, şoklardan şok beğendik ve en çok da etkilendik. Ezio’nuk yaptıklarından, bizim onunla birlikteyken yaptıklarımızdan. Ezio inanılması güç derecede havalı bir karakterdi, ve onunla geçirdiğimiz ömrü boyunca biz de kendimizi öyle hissettik. Aynen vakti zamanında, bilge adamın veda ederken söylediği gibi:
Bunun bir repliğini bile unutmayacağım, bir gününü bile, yemin ederim. Asla unutmayacağım; Ezio’nun ben olduğu zamanı.