Eternals, Marvel Cinematic Universe’ün yirmi altıncı filmi. Buraya gelene kadar sokak seviyesinden uzayın derinliklerine, doğunun mistik hikâyelerinden kuzeyin mitolojilerine kadar, birçok durakta vakit geçirdik. Şimdi ise sıra, daha önce uğradığımız ve hakkında birtakım hikâyeler duyduğumuz uzay ve Marvel’ın kozmik diyarlarına, daha derin bir dalış yapmaya geldi.

Celestialler, Eternallar, Deviantlar, evrenler derken MCU, öncekilerden daha da farklı ve belki de en iddialı denemelerinden birini yapıyor fakat bunu yaparken cidden eleştirmenlerin yerden yere vurduğu kadar işi eline yüzüne mi bulaştırıyor? Fragmanlarda da duyduğumuz “Bir şeyi seviyorsan onu korursun” repliğine atıfta bulunarak ben de sevdiğim bu filmin, neden hiç de fena olmadığını anlatmak istiyorum.

Bir kere filmi izleyen hemen hemen herkesten duyduğumuz, “MCU’nun en kendine özgü işi olmuş” lafına gelelim. Cidden öyle film, bir MCU filmi gibi hissetmediğiniz anlar çoğunlukta ve hatta DCEU filmi gibi hissettiriyor ki bunu kötü anlamda söylemiyorum. Hikâyenin genişliği ve karakterlerin içinde bulunduğu mitoloji ilgi çekici. Ortaya konulmaya çalışılan şey, bir çizgi roman filminden ziyade mitolojik bir anlatı gibi. Hayır, şu an Justice League filminden bahsetmiyorum; hâlâ Eternals’tayız ama Chloe Zhao, belli ki Zack Snyder’in bakış açısından biraz etkilenmiş. Anlatılmaya çalışılan büyük hikâye zaman zaman tökezlese de üzerine düşündürebilecek ve hakkında konuşturabilecek şeyler içeriyor.

Bu hikâyenin içindeki karakterler ise daha karışık bir mesele. Ikaris çok donuk, Richard Madden’ı harcamışlar resmen. Gemma Chan tarafından canlandırılan Sersi, berbat bir başrol yazımı. En az ilgi çekici ve hiçbir duygusunu, kararını net bir şekilde ifade edemeyen bu karakteri yazarken ne düşünmüşler, bilmiyorum. Başroldeki Ikaris ve Sersi ne kadar sıkıcıysa yan karakterler olan Druig, Sprite, Kingo ve Phastos bir o kadar sempatik, ilginç ve izlemesi sürükleyici, akıcı karakterler olmuşlar. Özellikle Kingo’nun film yıldızı olmasından doğan mizah hoşuma gitti; Kumail Nanjiani de karaktere başarılı bir şekilde hayat vermiş. Druig’in zaman zaman “Harbiden ha!”, dedirten düşünceleri ya da Phastos’un bir yandan sevecen ama bir yandan da buruk heyecanı da yine seyir zevkini yükselten kısımlardan. Thena ise tam bir asil cidden,  Angelina Jolie de çok güzel hâlâ, yıllar sonra yine âşık etti kendine.

Deviantlara geldiğimizde ise iyi bir şey söylemek zorlaşıyor. Fazla basit kalmışlar ki zaten bekliyordum bunu fakat onların başındaki karakter de zayıftı bayağı, bari o biraz daha ekran süresi bulsaydı. Bununla birlikte zaman zaman cidden tehdit unsuru yüksek rakipler oldukları oluyor, özellikle aşağılarda bahsettiğim şekilde Eternalların beklediğimiz kadar kudretli çıkmaması sebebiyle. Hazır düşmanlardan bahsediyorken işin aksiyon kısmına da geleyim. Flashback sahneleri yeteri kadar doyurucu aksiyonu pek veremese de günümüzde geçen finalde, aksiyon iyi. Yine kıyaslamak gerekirse Justice League ekibinin yapması gereken iş birliğini görüyoruz karakterlerde. Bu kısımlarda da şimdiye kadar ekrana yansıtılmış en iyi speedster aksiyonuna sahip karakter olduğunu düşündüğüm Makkari ön plana çıkıyor ve onun yaptıklarını seyretmek çok zevkli.

Spesifik kısımlara odaklanmayı bırakıp film hakkında daha da geniş bir açıdan konuşmam gerekirse de sürenin daha kısa olmasının, daha iyi olabileceğini hissettim. Geçen hafta izlediğim Dune kadar yormadı uzunluğu ama yine de daha derli toplu hissettirebilirdi belki öyle olsaydı. Final sahnesi bir garip yazılmış, after credits olmasa ekrana bakıyorsunuz anlamadan ve o kısımda da farklı bir yazım isterdim.

Spoilerlı eleştiri videomuzda da bahsedilen Eternalların birkaçı hariç hiç de süper gibi hissettirmemesi de şaşırttı beni. Deviantlar ile savaşlarında genelde ana stratejileri, kaçmak ve sürpriz elementine yaslanmak oluyor, özellikle günümüzdeki sahnelerde. Müzikler de çok zayıf ayrıca. Credits akarken çalan parça, tüm filmdekilerden daha iyiydi. Bir de filmde MCU’ya dair en tiksindiğim şey olan ‘ciddi sahneleri cringe şaka denemeleri ile hiç etme‘ olayı, neredeyse hiç yok. Eternals, en ciddi MCU filmlerinden biri ve espri denemeleri zerre rahatsız etmedi bu sefer. Aferin size!

Sona geldiğimde ise şunu çok net ifade edebilirim: Ortada Captain Marvel, Ant-Man 2 ve Thor 2 varken bu filme en kötü MCU filmi demek imkânsız, hatta biraz zorlasam Iron Man 2, GotG 2 ve Spider-Man: Homecoming’den bile daha iyi diyebilirim belirli noktalarda, tüm filme baktığımda kararsız kalsam da. Kevin Feige ve ekibini, ayrıca Chloe Zhao’yı takdir ediyorum farklı bir şey denedikleri için; iyi yapmışlar. İnşallah gişesi iyi olur da caymazlar, böyle daha kendine özgü hissettiren filmler yapmaya devam etmekten. Ben Eternals 2’yi de isterim, saydığım yan karakterleri tekrar görmeyi de. Özellikle Kingo ve Phastos’u.

Hazır film de üç gündür ülkemizdeki sinemalarda oynuyorken sizin düşüncelerinizi alalım? İzlediniz mi, izlemeyi planlıyor musunuz? Bu seneki en iyi çizgi roman filmi olur mu? MCU sıralamanızda hangi noktada duruyor? Bu karakterleri tekrar görmeyi ister misiniz? Kafanızdakileri bizlere, oluşturduğunuz illüzyonlarla hikâyeleştirerek aktarın.

Author

Hikâye odaklı oyunlar oynarım, film/dizi izlerim, arada sırada da çizgi roman okurum. Bunlarla meşgul değilsem de muhtemelen uyuyor olurum. "Benim düşünceme göre endişelenenler iki kez acı çeker."

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.