5. Petrus

9 PEter

Hz. İsa’nın havarilerinden biri olan Petrus, Yahuda’dan sonra kuvvetle muhtemel on iki havarinin arasında adı en çok bilinendir. Ve tüm anlattığımız hikayeler arasında da açık konuşmak gerekirse öyküsü Hollywood’a en yaraşan odur; o kadar ki şu dakikaya kadar bir Petrus filmi çekilmemiş olması resmen abesle iştigaldir. Hz. İsa’nın hakkında “Kilisemi bu kayanın üzerine kuracağım” (Petrus Latince’de kaya demektir) dediği ve gerçekten de Roma’ya gidip, Papalığı kuran Petrus’un hikayesi şöyledir.

Hz. İsa’nın son yemeğinde onunla beraber olan Petrus, Tanrı’nın oğlu ölümünü anlatırken de oradadır. Hz. İsa havarilerine dönüp, aralarından birinin ona ihanet edeceğini söyler. Petrus bunun üzerine, hepsinin Hz. İsa’yı çok sevdiğini, kimsenin ona ihanet edeceğini düşünmediğini söyler. Hz. İsa Petrus’a, “Sen bile bu gece horoz ötmeden önce beni üç defa inkar edeceksin” der. Petrus şiddetle reddeder. Fakat Sanhedrin’in askerleri Hz. İsa’yı ele geçirmeye geldiklerinde, İsa’nın kehaneti doğru çıkar. Önce bir hizmetkar kız Petrus’a “Sen de onlardan birisin!” der, Petrus korkuyla “Hayır, ben İsa’yı tanımam” diye reddeder. Kız sonra kalabalığın önünde iddiasını yineler ve Petrus yine inkar eder. En sonunda kalabalık, bu cevabın üzerine Petrus’un aksanından yola çıkarak bir daha aynı ithamda bulunur, Petrus Hz. İsa’nın havarilerinden biri olduğunu tekrar reddeder. Bununla birlikte Hz. İsa’nın kehanetinin gerçek olduğunu anlar ve ağlayarak dışarı çıkar.

10 Peter

Petrus’un Roma’da kilise kurma çabaları, pagan Roma hükmü tarafından sık sık şiddetle cezalandırılır. Petrus ölümünün yaklaştığını anlayınca, şehirden kaçmaya çalışır. Denilir ki, şehrin dışarısında bir yerde, sırtında bir çarmıh ile Roma’ya doğru giden Hz. İsa’ya rastlar. Ona “Quo vadis, domine?” diye sorar. “Nereye gidiyorsunuz efendim?”. Hz. İsa cevap verir, “Romam vado iterum crucifigi”, yani “Roma’ya tekrar çarmıha gerilmeye gidiyorum”. Petrus bunun üzerine döner ve Hz. İsa nasıl çarmıha gerilmekten kaçmadıysa, kendisinin de kaçmaya hakkı olmadığını anlar; Tanrı’nın planı bunu da içermektedir. Fakat efendisi gibi ölmeyi kendine yakıştıramadığından, Romalılardan kendilerini ters çarmıha germelerini talep eder; öyle ölür.

Nasıl, haksız mıyım? Gerçekten de en Hollywood’a yaraşır hikaye bu değil mi? Son Yemek’ten başlayıp, Petrus’un inkarı ve pişmanlığını işleyip, oradan bildiğimiz anlamıyla Katolik Kilisesi’nin kuruluşunu anlatmak, neredeyse tüm Hollywood notalarına bir anda vurmak demek. İç çekişmeler yaşayan bir karakter, tamam; tüm zorluklara rağmen mücadeleyi bırakmayan bir karakter, tamam; en sonunda kahramanca ve ulvi bir feda; o da tamam. Bizce bu beş hikayenin beşi de ilginç, ama herhalde iyi bir filme çevirmesi en kolay olanı da bu; Petrus’unki.

 

Ne diyorsunuz sevgili Geekyaparlar, sevdiniz mi hikayeleri? Hoşunuza gittiyse, merak uyandırdıysa yorumlarda belirtmeyi unutmayın. Eğer çok severseniz, devamı gelecektir.

Kalın sağlıcakla!

1 2 3 4 5
Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.