Geçtiğimiz sene maalesef yeterince Final Space övemedik ve bunun farkındayız. Bana göre geçen senenin en güzel dizilerinden biri olan ve bu sene ilk sezonun üstüne koyarak daha da yukarılara çıkan Final Space’in ikinci sezonu, bu hafta nihayete ulaştı. Ben de fırsattan istifade hem biraz Final Space öveyim hem de Final Space’in ikinci sezonunu şöyle enine boyuna bir konuşalım istedim. Yazının ilk kısmında birinci sezonu izlediğinizi varsayarak konuşacağım, sonra ise ikinci sezonun spoiler kısmı gelecek benden söylemesi. Eh, ne duruyoruz o zaman hemen başlayalım.
Öncelikle Final Space’in geçen sene en iyi şekilde yaptığı iş, çok basit bir hikâyeyi girift bir hâle getirmesiydi. Başlangıçta, sıradan bir uzay gemisinin içindeki tek uzay mahkûmu olan Gary’nin evreni kurtaran adama dönüşmesi ve bu yolculukta yaşadıkları beni adeta ekrana bağlamıştı. Bütün bu yolculuk esnasında çokça gülmüş ve özellikle sonlara doğru da çokça hüzünlenmiştim.
Final Space, ilk sezonunda basit bir hikâyeyi başarılı bir şekilde anlatarak güzel bir iş ortaya çıkartmıştı. İkinci sezon ise ilk sezondakinin aksine girift bir hikâyeyi basit bir biçimde anlatarak harika bir iş başardı. İkinci sezona başladığımda, bu sezon anahtarların peşinde koşarken çok daha ciddi bir sezon izleyeceğimizi ve bu yüzden sıkılacağımızı düşünüyordum. Ama düşüncelerimde ne kadar haksız olduğumu daha ilk bölümden anladım. Final Space, bu sezon kalabalık olan karakter kadrosunu çok iyi şekilde dağıtarak hem hikâyeyi devam ettirdi hem de inanılmaz güldürdü. Aslında Final Space’in ikinci sezonu tam bir duygu treniydi. Bir hüzünlendirdi, bir güldürdü; bir korkuttu, bir şaşırttı. Bazen öyle anlar oldu ki izlediğim şeyin Final Space olduğuna emin olamadım.
Geçtiğimiz sezon Gary, içinde yaşadığımız dünya da dahil olmak üzere her şeyini kaybetmiş, tam Quinn onu sevmeye başlamışken onun gözlerinin önünde kayboluşunu izlemiş ve on dakikalık oksijeni kalmış, başıboş bir biçimde boşlukta salınmaktaydı. Bu ondan geriye doğru sayım, ilk sezonun her bölümünde Gary’i ölüme bir dakika daha yaklaştırıyordu. Ama bu sezonun başında ilk sezonda önemsiz bir karakter olarak karşımıza çıkan Clarence’in enkaz toplama araçlarından birinin Gary, K.V.N ve H.U.E’yü uzay boşluğundan kurtarmasıyla rahat bir nefes aldık.
Final Space’in bir sürü övülecek tarafı var ama bunlardan en büyüğü kesinlikle birbirinden eğlenceli karakterleri. İlk sezondaki efsane karakterlerimize bir de bu sezon Clarence, Fox, A.V.A ve Ash eklenince bütün sezon tadından yenmez bir hâle büründü. Özellikle Ash’e bir parantez açmak istiyorum. Bu sene bütün karakterlerin kendine özel parlama anları vardı; Gary yine mükemmeldi, Mooncake yine inanılmaz tatlıydı, H.U.E yine çok komikti. Ama hiçbiri benim nezdimde Ash kadar öne çıkmadı bu sezon. Zaman zaman yaptığı Galadriel göndermeleri, ölüme olan düşkünlüğü ve bazen aşırı saf olması onu, bu sezon en sevdiğim karakterlerden biri yaptı.
Yeni karakterlerin gelmesiyle dizimiz renklendi ama eski karakterler de olduğu yerde kalmadı. Geçen sezon uzay gemimizin yapay zekası olan ve sesini Gary’nin kaskının içinden duyabildiğimiz H.U.E, bu sezon bilincini olabilecek en komik bedene aktardı. H.U.E.’nün bu yeni bedenini tanıması, yaptığı espriler, A.V.A ile flörtleşmesi ve diğer ekip üyeleri ilen olan etkileşimleri gerçekten inanılmaz komikti. Ne yaptılar, nasıl yaptılar bilmiyorum ama bu sene H.U.E’yü tam bir komedi makinasına dönüştürdüler ve benim yeni favori karakterim oldu.
Karakterleri genel olarak anlattığımıza göre dizinin hikâye kısmına gelelim. İlk sezon bildiğiniz gibi Quinn, kendini Gary için feda etmiş ve Final Space’de hapsolmuştu. Bu sezon ekibimiz, hem Quinn’i hem de Final Space’deki Invictus tehlikesinden bizi haberdar eden Bolo’yu kurtarmak için Boyut Anahtarları’nı bulmak üzere yola çıktılar. Elbette bu maceraları kolay olmayacak ve bir sürü zorlukla baş etmeleri gerekecekti.
Bu zorlukların en büyüğü, Gary’nin yıllar sonra ortaya çıkan annesi Sheryl. Öyle görünüyor ki Sheryl, sırf bilgi çalabilmek için Gary’nin babası John’a yanaşmış ama daha sonra işler istediği gibi gitmemiş ve ona âşık olmuş. John öldükten sonra bütün suçu Gary’nin üstüne atan Sheryl, çok içtiği bir gece Invictus’un tarafında olan titanlardan biri ile karşılaşmış ve John’u tekrar geri getirebileceğini öğrenmiş. Böylece oğlu gibi annesi de kendi sevdiğini kurtarmak için Boyut Anahtarları’nın peşine düşmüş ve kader bir kez anne ile oğlu karşı karşıya getirmiştir.
Sezon finalinde Gary, beş boyut anahtarını topladı ve Bolo’yu serbest bıraktı ama bunun bedeli çok ağır oldu. Bolo’nun kurtulmasından sonra artık Final Space’e gitmek için önünde hiçbir engel kalmadı ve böylece biricik Quinn’i kurtarmak için Final Space’e adım attı. Bu noktada sezon finalinin hem çok heyecanlı hem de Nightfall’un fedakârlığı yüzünden çok hüzünlü olduğunu söylememe gerek yoktur sanırım. Yine de artık önümüze bakıyoruz ve bir sonraki sezonda Invictus’un başımıza ne çoraplar öreceğini merakla bekliyoruz.
Genel olarak bütün bölümlerini sevdiğim ikinci sezonun bana göre açık ara en iyi bölümü The Other Side bölümüydü. Zaten Küçük Cato bu sezonun en ağır yüklerini taşıyan adamdı. Önce babasını kaybetti, sonra buldu, sonra tekrar kaybetti. Bu kadar büyük yüklerin üstüne bir de zaman kırılmasında tam altmış beş yıl geçirdi. Geri döndüğünde hala genç bedenindeydi ama zihni o yılları yaşadı ve her bir anı iz bıraktı onda. Bir bölüm öncesinde gülüp oynarken Küçük Cato’nun böylesi ağır bir yükü tek başına sırtlanması inanılmaz derecede şoka uğrattı beni. Benim açımdan sadece bu sezonun en güzel bölümü değil, izlediğim en iyi animasyon bölümlerinden bir tanesiydi.
Bu kadar şeyden bahsettik bir de işin komedi tarafından bahsetmemek olmaz. Final Space’in ikinci sezonu komik miydi? Hem de hiç olmadığı kadar! İlk sezonun üstüne ek olarak daha fazla popüler kültür göndermeleri, daha fazla absürt ve daha fazla kara mizah doluydu. Özellikle H.U.E, bu sene her kahkaha attığım sahnenin tam ortasındaydı. Sizin de fark edeceğiniz üzere sabahtan akşama kadar H.U.E. övebilirim ama bu yazıyı daha fazla uzatmak istemiyorum.
Gelelim üçüncü sezona. Final Space’in ikinci sezonu bizi bir sonraki sezona heyecanlandırabildi mi diye sorarsanız size cevabım; kesinlikle! Artık Final Space sadece yemek yerken arkada oynattığınız bir dizi değil, bir sonraki bölümünü heyecanla beklediğiniz bir dizi. Hele bu sezon finalinden sonra işler öyle bir hâl aldı ki hiçbir şeyi beklemediğim kadar bekliyorum. O yüzden siz şu Tavşan’ınınızın sözüne kulak verin, diziyi ne kadar erken yakalarsanız sizin için o kadar iyi. Hemen başlayın diziye, bugün başlayın!
Siz Final Space ikinci sezonunu nasıl buldunuz? Bu sezon en sevdiğiniz karakter hangisiydi? Siz de üçüncü sezon için heyecanlı mısınız? Hemen yorumlara gelin zira Final Space konuşacak insanlara çok ihtiyacım var!
1 Comment
Final space bir arkadaşım tarafından bana önerilmişti. Açıkçası rick and morty izleyip sevemediğim için bu diziyi seviceğimi sanmıyordum. Ama gerçekte neredeyse tek solukta bitirdiğim müthiş bir dizi oldu. Tabi benim en çok sevme sebebim karakterler olmuştu. Sabırsızlıkla 3. sezonu bekliyorum.