15. Mario Smash Football
Mario GameCube’un ömrü boyunca pek çok muhteşem spor oyununda yer aldı, fakat dürüst olmak gerekirse Smash Football kadar eğlencelisi pek olmadı. Tennis iyiydi, Golf bir süre sardı ama serde Avrupalılık var, nihayetinde dönüp dolaşıp geldiğimiz yer meşin yuvarlak ve beyaz ağlar oldu. Bir de tabii Atari döneminden içimizde ukte kalmış bir Goal 3 arzusu vardı, işte Mario Smash Football o arzuyu da tek başına kapattı. Biraz daha derinlikli olsaydı, daha yukarılarda da olurdu.
14. Pikmin 2
Nintendo’yu Nintendo yapmakla kalmayıp, aşağı yukarı oyun endüstrisini de bugünkü haline taşıyan Shigeru Miyamoto’nun GameCube neslindeki çocuğu Pikmin, strateji türüne özgün yaklaşımıyla zaten fırtınalar koparmıştı. İkinci oyundan beklediğimiz çok bir şey yoktu yani, az çok herhangi bir Nintendo devam oyunu gibi olmasını bekliyorduk. Fakat Pikmin 2 o kadar fazla oynanış yeniliği getirdi ki, isminin sonundaki 2 sıfatını en fazla hak eden devam oyunlarından biriydi.
13. Ikaruga
Nintendo dendi mi, akla NES gelir, SNES gelir Amerikalarda. Ve NES veya SNES dendi mi, akla ilk gelen deli gibi zor oyunlardır. Ikaruga bu geleneği aldı, sırtında gururla taşıdı. İlk görünüşte basit bir shoot ’em up’tı, ama oyunu oynadıkça, parmaklarınıza ve reflekslerinize hitap ettiği kadar; beyninize de oynadığını kavrıyordunuz. Ikaruga zor bir oyundu. Ama bir kere başardınız mı hissettiğiniz o tadı da ondan başka çok az oyun vermeyi becerebiliyordu.
12. Paper Mario: The Thousand Year Door
Paper Mario serisi, her zaman Nintendo oyunları arasındaki yeri ayrı olan oyunları koymuştur önümüze. Nintendo 64’teki Paper Mario, düpedüz oyunlara dışarıdan bakan, neredeyse meta bir işti. Thousand Year Door da benzer bir rota izledi. Komikti, eğlenceliydi ve çok güzel bir oynanışı vardı. Nintendo’nun ilk defa geçen oyunda tutturduğu grafiksel dil de gerçekten görmeye değerdi. Ve bir Mario oyununda hiç beklemeyeceğiniz bir şekilde, çok da ilgi çeken bir hikayesi vardı. Cidden diyorum, şaka değil, Mario oyunu ve ilgi çeken bir hikaye aynı diskteydi evet…
11. Final Fantasy Crystal Chronicles
Bu herhalde Square Enix’in affıdır. Bilen bilir, bilmeyenlere ise özet geçmek gerekir: Final Fantasy serisi iki nesil Nintendo’ya özgü kalmış, sonrasında Nintendo 64 döneminde gemiyi terk edip, Sony’nin büyük kapasiteli CD teknolojisine gönlünü kaptırmıştır. Pek çok Nintendo hayranı için büyük hayal kırıklığı olmuştur bu. İşte o yüzden de Crystal Chronicles’a Square’in affı diyorum, çünkü başka hiçbir platformda olmayan bir Final Fantasy oyunuydu CC. Baya da güzeldi. Tabii bir Final Fantasy VII değildi, o ayrı.