5. Eternal Darkness: Sanity’s Requiem

16 Eternal Darkness

Nintendo’nun yayınladığı ilk 17+ oyundu Eternal Darkness: Sanity’s Requiem. Pek çok Mature damgası yiyen oyunun aksine, Eternal Darkness gerçekten de hazırlıksız, toy zihinlerin kaldıramayacağı bir maceraydı. Bütün oyun psikolojinizi bozmak üzere tasarlanmıştı çünkü. Oyun içerisindeki Sanity metreniz düştükçe, başınıza çok enteresan şeyler geliyordu. Bunların çoğunluğu da dördüncü duvarı kıran şeylerdi. İşte bu yüzden, karakterinizin Sanity metresiyle birlikte, sizinki de düşüyordu. Psikolojik oyun dendi mi, akla ilk gelendir.

 

4. Metal Gear Solid: The Twin Snakes

17 MGS Twin Snakes

Yine GameCube, yine bir yeniden yapım ve yine asıl materyalin halihazırda efsane temelinin üzerine çıkılan, daha da efsane bir oyun. Hideo Kojima bile MGS 1’in asıl ve definitif sürümünün bu olduğunu söylemişti. Beşinci nesilden altıncı nesle yaptığı sıçramaya mı hayran olasın, oyunun tamamen elden geçirilen ve muhteşemleşen sinematiklerine mi ağzın açık kalıp bakasın, yoksa Psycho Mantis’in meşhur boss dövüşüne mi dumur olasın şaşırırsın bu oyunda. Hakikaten de kusursuzdur.

 

3. Super Smash Bros. Melee

18 Super Smash Bros Melee

İlk Super Smash Bros iyiydi. Yanlış anlamayın beni, hakikaten eğlenceli, arkadaş ortamlarında çok iyi giden, keyifli bir multiplayer tecrübeydi. Ama bir şeyler eksikti işte. Melee ile tanışana kadar da ne olduklarını bilmiyorduk. Fakat Melee, torbalarca yeni karakteri, arenası ve tamamen elden geçen oynanış mekanikleriyle resmen kafamızın tepesine bir tane vurdu. İddialıyız, Melee kadar GameCube kolu sattıran bir oyun daha yoktur şu dünya üzerinde. Vallahi yoktur!

 

2. The Legend of Zelda: The Wind Waker

19 Wind Waker

Dünyanın en saçma şeyiydi hayranların Wind Waker’a kazan kaldırması. Herkes “gerçekçi”, “olgun” bir Zelda bekliyordu, cel-shade grafikli, şirin bir Zelda gelince resmen yer yerinden oynamıştı. Ne kadar aptalca bir şeydi yarabbim… Çünkü oyun bir çıktı piyasaya, bir anda herkes sustu. Oyunun yükleme ekransız aştığınız sınırsız okyanusu baş döndürüyordu. Link’in cel-shade grafikler sağ olsun sahip olduğu ifade kapasitesi, gerçekten de oyuna bambaşka bir boyut katıyordu. Her şeyin temelinde, oyun eksiksiz bir Zelda oyunuydu. Bağıranlar önce sustular, sonra da “remake’i gelsin” diye bağırmaya başladılar Nintendo’ya. Hey Allah’ım…

 

1. Metroid Prime

20 Metroid Prime

Buradan bir selam çakayım. Metroid Prime’ı bana merak ettiren kişi, Sinan Akkol’du. İlk defa onun sayesinde okudum, gördüm ve arzuladım Metroid’i. Diski yuvasına takıp, oynamaya başladığımda ise Sinan’ın bile az söylediğini fark ettim. Hani bazen karşınızda hiçbir hava deliği olmayan, pürüzsüz, bütün bir eser vardır; hafif huşu hisseder, hafif de ürkersiniz ya? Metroid Prime’ın yağmurlu ilk başlangıcı bende o hissi uyandırmıştı. Eşi benzeri yoktu Metroid’in, o yüzden Nintendo ona yeni bir tür icat etmişti: Birinci Kişi Serüven. Yeni bir türün ilk adımlarını atmak da, gerçekten Samus’a yakışırdı sadece…

1 2 3 4
Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.