Kurgusal karakterler, aldıkları her karar ve içinde oldukları her çatışmada daha fazla kapsam kazanır. Bazıları hep iyi bazıları hep kötüdür. Her yaptıkları duruşlarını tasdikler. Bazı karakterler vardır, bazı noktalarda öyle kararlar verir ki geri dönüşü olmaz. Bir anda 180 derece dönmek ve savaştığı şeye dönüşmek gibi kaderleri vardır. Kimi vicdan azabı, kimi aldatılmışlığın veya hayal kırıklığının verdiği öfke kimi pişmanlıkla ve kimi de nefretle bulunduğu yerin karşısına konumlanır. Önceki konumlarında hâlâ direnenler onlara dönek diyebilir, bizse onları daha derinlikli karakterler olarak tanımlamayı seçiyoruz. Böylece sizlere hayranı olduğumuz beş dönekten oluşan bir liste sunabiliyoruz.

Kurgusal karakterlerin kimini, ana karakter olduğu ve tüm hikâyenin kalbi olduğu için severiz. Kimi gri alanda oynar, ne zaman iyi ne zaman kötü olacakları belli olmaz. Bazılarına anti-kahraman deriz. Bazıları da salt kötüdür, resmen şeytanın gölgesidir. Onları da iyi kurgulanmış kötüler oldukları için severiz. Bazı eserler de Yüzüklerin Efendisi gibi; benimsemek için çok fazla karakter sunar. Kimi Aragorn’cudur kimi Legolas kimi de Gimli fanatiği. Hepsinin sevilmek için özellikleri vardır.

Game of Thrones bambaşka bir örnektir. Karakterlerin motivasyonları ve eylemleri o kadar değişkendir ki izlerken sürekli şaşırsak da bir noktadan sonra bu değişimin yaşanıyor olmasına şaşırmayız. Kimse tam olarak iyi veya kötü olmadığı için; verilen her karar da gridir. Neden bir Game of Thrones karakterinin bu listede yer almayacağının cevabı da tam olarak budur. Peki, kimler var derseniz, sizi alt satırlara alalım.

Zuko

Zuko, Avatar

İlk örnek Avatar’dan geliyor. Sinemadaki değil öz, hakiki; Avatar: The Last Airbender. Burada ele alacağımız karakter elbette ki Zuko, Ateş Ulusu’nun sürgündeki prensi. Zuko’nun, Avatar Aang’i yakalayıp Ateş Lordu’na teslim etmek olan varlık amacı, zaman içinde Aang’in en yakın dostu olmaya evrildi. Zuko, üç sezonluk dizide en çok karakter gelişimi görebileceğimiz kişi oldu. Başta, kahramanlarımızın hayatlarını defalarca tehlikeye sokmasına rağmen, zamanla onlar için hayatını tehlikeye atacak hâle geldi.

Zuko bir anda değişmedi; onun içindeki nefret ateşinin sönmesi, hayatta kendine yer bulma çabaları her bölümde ilmek ilmek işlendi. Kardeşinin ihanetine uğrayıp saçını kestiğinde, ateşler içinde yatarken kendini avatar olarak gördüğü kabuslarda, amcasına ihanet edecek duruma düştüğünde; Zuko iç çatışmalarını hep yaşadı. Ancak onuru geri verildiğinde, istediğinin başkası tarafından takdim edildiğinde değil; kendi elleriyle aldığında kıymeti olacağını anladı. Güneş tutulması sırasında babasının karşısına geçti ve postayı koydu. Daha önce defalarca deneyip beceremediği yıldırım bükmeyi, ilk defa babasının saldırısını defederek başarabilen Zuko, çok güçlü bir ateş bükücü olsa da ateş bükme yeteneğini neredeyse kaybetti. Avatar’ın yanına gidip kendini tutsak olarak sundu, onun hocası olmayı teklif etti. Tarafını seçmişti, çatışması bitmişti ama benliği bu durumu hemen kabullenemedi. Yıllardır, ateşi kontrol etmek için sadece öfkeyi ve nefretini kullanan Zuko bunlardan arınmış, bir nevi yeniden doğmuştu. Zuko ve Aang, hayatta kalan son iki ejderhayı bularak, ateş bükmenin en saf hâlini beraber öğrendiler.

Zuko pişman oldu, kefaret ödedi, seçim yaptı ve insanlara örnek oldu. Onun yolculuğunun bu şekilde bitmesinin arkasındaki en büyük etken Iroh Amca’ydı. O, Zuko’nun yaşadıklarından fazlasını yaşamış ve safını çok daha önceden seçmişti. Başından beri Avatar’ın tarafındaydı. Zamanı gelince kendini ortaya çıkardı, hapse tıkıldı. Zuko, krallığına, şatafata dönmüşken geceleri onun uykularını kaçıran da Iroh Amca’nın, vatan haini ilan edilip hapiste olması oldu.

Severus Snape

Severus Snape, Lily'e sarılırken

Adı Harry Potter olan bir seride kalkıp Neville Longbottomı hatta Lord Voldemort’u tutmak, ilk seferde aklımıza gelmeyebilir. Macera, Harry’nin macerasıdır ve hele bu eserle çocuk yaşta karşılaşınca, kendimizi yerine koyacağımız yegâne kişi Harry olur. Yaptığımız şey baykuş beklemektir. Zamanla kitaplar ve filmler ilerler ve diğer karakterlerin üzerlerimizde bıraktıkları etkiler artar. Sirius Black’in karizmasından veya Dumbledore’un bilgeliğinden hepimiz isteriz. Hele Hagrid gibi bir dostunun olmasını istemeyen yoktur.

İşte bu karakterlerin arasından, başta salt nefret ederek başladığımız, zamanla hakkında ne düşüneceğimizi bilemediğimiz Severus Snape; bir anda bize kendini sevdiriverir. Snape ikili oynamakta; casuslukta iyidir, serinin başından beri aslında Voldemort’a çalışıyor olduğundan şüphe etmeyiz. Bir an gelir ve onun ölüm anında; onun kararını çok önce verdiğini ve bunu aşkı için yaptığını anlarız. O an arkasından küfürler edilen, tüm nefretin ortak noktası olan Snape’in yaptıklarının vicdansızlık değil; paramparça kalbi olan bir adamın acı çekerek, kendini yükün altına atması olduğunu anlarız.

Kerpeten Ali

Kerpeten Ali, Ezel

Dünyayı sallayan bu eserlerin arasında bir tane Türk işi var. Ezel dizisi bize, bu başlığın altına mükemmel uyan bir karakter veriyor; Kerpeten Ali. Dizideki Ali Kırgız karakteri, ilk bölümde, üç büyük düşmandan biri olarak tanıtılıyor. Bu üçlü; Ömer’in en yakınlarıyken Ömer’e ihanet etmiş, Ömer’i öldürmüş ve Ezel’in doğmasına sebep olmuş kişiler. Eyşan, Ömer’in sevgilisi; Cengiz, en yakın arkadaşı; Kerpeten Abi de ustası ve bir nevi ağabeyi.

Eyşan da Cengiz de iki sezon boyunca defalarca taraf değiştirse, hatta Ezel’in en iyi ve aynı zamanda en kötü yanı bu olsa da Ali’nin durumu diğer ikisinden farklı oldu. Ali gerçek anlamda aralarında elini kana bulayan tek katildi ve her zaman pişmanlığıyla tanımlanan tek kişiydi. Ömer hapse girdiğinde onu ziyarete gidip ailesini öldürmekle tehdit eden de hapishane yangını sırasında Ömer’in öldüğü haberi gazetede çıkana kadar tüm suçunu itiraf etmeyi göze alan da Ali’ydi. Ömer’in hatırasını hatırlatacak biri çıktığında silahına davranan da Ali’ydi, her gün evinde Ömer’in hayaletini gören de Ali’ydi.

İlk sezonunun finali yaklaşırken Ali, Ezel’in aslında Ömer olduğunu öğrendiğinde tekrar ona ihanet etmemek için yemin etti ve Ezel’in onu affetmesi için defalarca canını ortaya koydu. Sonra ne mi oldu; Ali yine ihanetin eşiğine geldi. Sona doğru; Ali hain olarak başladığı hikâyeyi yine bir ağabey olarak tamamladı; biz de onun sürekli yinelenen, vicdanıyla savaşını izledik.

Harvey Dent – Two Face

Harvey Dent

Gotham’ın “Beyaz Şövalye”si bize adil olmanın nasıl pamuk ipliğine bağlı olduğunu gösterdi. The Dark Knight’ın ilk yarısı, bir nesle hukukçu olma idealini aşıladı. Harvey, baş savcıydı; suçla, yozlaşmayla kafasını bozmuştu ve canı pahasına mafyaya savaş açmaktan çekinmiyordu. Batman, maske takan bir kanun kaçağıyken, o kitlenin önüne çıkıp insanları motive ediyordu. Batman’in maskesi düşmeden şehirdeki cinayetlerin sonlanmayacağı tehdidi gelince kendini öne attı ve Batman’in şovunu yapmasını bekledi. İnsanlara cesaret verdi, umut oldu, kahraman oldu ve sonunda yeteri kadar yaşayıp bir canavara dönüştü.

Yüzünün yarısının benzinle yanmış olması Harvey’nin umurunda değildi ama Rachel’ı kaybetmek onun inandığı her şeyin tepe takla olmasına sebep oldu. Adalete inancını kaybedip bir katil oldu. Adalet, yazı-tura atınca üste gelecek herhangi bir ihtimal gibi basit bir seçeneğe indirgenmişti. Harvey’nin sonu, kalanlar için ayrı bir trajediydi. Jim Gordon’ın oğlunu öldürmeye niyetlenip sonu Batman tarafından getirildikten sonra bile onun gerçek yüzü halka açıklanamadı. O, Gotham’ın hak ettiği değil, ihtiyacı olan kahraman olarak kaldı.

Anakin Skywalker – Dart Vader

Anakin Skywalker, Dart Vader

Star Wars serisinin en büyük spoilerı; “Beni siz delirttiniz” diyerek karanlık tarafa geçen bir karakter var malumunuz. Serinin ilk iki üçlemesi kronolojik olarak çıkmadığı için Anakin’in hikâyesini sonradan gördük. Çocukluğundan yaşlılığına kadar takip ettiğimiz Anakin, başta güce denge getirmesi gereken kişi olarak yetiştirilmek üzere Jedi’lar tarafından annesinden alındı. Klasik bir kahramanın yolculuğu hikâyesi olması gerekiyordu ama Anakin bundan çok daha fazlasıydı. Kaybetmekten ve sevdiklerinin ölmesinden korkuyordu. Annesini kurtaramamanın travmasını aşamadı ve Padme’yi kaybetme paranoyasına düştü. Jedi’lar tarafından hak ettiği saygıyı görmediğini düşündükçe de egosu sarsıldı. Sonunda Palpatine’in manipülasyonlarına kanarak o da Harvey Dent gibi savaştığı şeye dönüştü. Yine de son nefesini verirken İmparator’a karşı geldi ve Luke’un hayatını kurtardı.

Hep iyi veya kötüde kalmayan, iki durumu da dolu dolu yaşayan ve yaşatan karakterlerimiz bunlardan oluşuyor. Kai Hiwatari örneğiyle Beyblade ve Seto Kaiba örneğiyle Yu-Gi-Oh!’u da animelerden iki örnek olarak sayabiliriz. Siz, bu çatışmalı karakterler hakkında ne düşünüyorsunuz? Kerpeten Ali’yle Darth Vader’ın aynı listede olmasından rahatsız mısınız? Yorumlara bekliyoruz.

Author

Sabah kuşağı çizgi filmleri müdavimi.

1 Comment

  1. Zuko o kadar güzel anlatılmış ki baştan izleyesim geldi, film şeridi gibi hayatı gözlerimin önünden geçti ve yönetmenin şimdiki çizgifilmi Dragon Price aklıma getirdi, neyi eksik yaptılar…

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.