5. Aynı Ateşin Çevresinde Isınmak: Rachel Byrk İntiharı, Gamergate ve Online Linç Kültürü Üzerine
Yazan: Mert Günhan
Dünya üzerinde sadece iki cinsiyet olmadığı gibi, sadece tek bir dinde yok. Tek ırk olmadığı gibi, tek insan da yok. Bu kadar yalnız değilken, bu kadar farklılıklar ve yeni şeylerle çevriliyken, nasıl nefret etmeyi başarabiliyoruz, nasıl kilometrelerce öteden farklı kıtalardan birbirimize zarar verebiliyoruz? Sanki aynı ateş bizi ısıtmıyormuş gibi…
4. Artık Vatan Sağ Olmuyor
Yazan: Yiğitcan Erdoğan
Büyük ihtimalle geçtiğimiz Pazartesi günü, Ankara’da, Beypazarı’nda yaşayan mevsimlik Kürt işçilere yönelik saldırıyı yapanlar da aynı nakaratla yaktılar Zafer Mahallesi’ni. 9 kişinin yaralanmasına bu yüzden sebebiyet verdiler. Gezi’de “kırılan otobüs camlarını” ağır bir faturayla gözlere sokanlar, bu yüzden indirdi onlarca binanın camını çerçevesini aşağıya. Bölgenin kaymakamı Suat Seyitoğlu da muhtemelen “Son zamanlardaki terör olayları dün itibariyle halkımız duygusal tepkisini ortaya koymuştur. Buna bizim diyecek bir şeyimiz yok. Ama Türkiye hukuk devletidir” deyip iç rahatlığıyla topu Ethem’i öldüren polisi salan Türkiye hukuğuna bırakırken, kafasında aynı nakarat döndüğü için ağzından çıkanı duymuyordu.
Peki vatan nedir?
3. UNTIL DAWN – Bitmeyen Çikolatalı Süt Kadar Harika Bir Kombinasyon
Yazan: Mert Günhan
Şimdi arkalardan “Derdinle tenhaya çeklieyim Berkun abi” dediğinizi duyar gibiyim. Fakat sormak istiyorum sana okur. İnsanın gerçekten bir slasher filmi izleyip korkmak istemesi çok mu? Bu çikolatalı sütün en güzel kısmında bitmesi gibi bir şey değil mi? Yani ben çikolatalı süt alıp, gerçekten tadına vararak içmek, bunu da elimde ikinci bir kutu gezdirip milletin yargılayıcı bakışlarına maruz kalmadan yapmak istiyorum. Çok mu şey istiyorum?
2. SANITARIUM – Bugüne Kadar Oynamamış Olmanıza Saygımız Var, Ama Artık Abartmayın
Yazan: Yigilante Kocagöz
Until Dawn sayesinde korku oyunlarının kaliteli senaryo kaygısıyla yapıldığı günlere bir geri döndüm. Hani şu tüm korku cazibesi el feneri ile bir köşede saklanmaktan ibaret olmayan, atmosfer denilen şeyin biraz çeşitlilik barındırabildiği ve izolasyondan ziyade farklı karakterlerle etkileşimin de korku hissini arttırabildiği oyunların yapıldığı günler… “Öyle günlerimiz mi olmuştu?” diyenler olabilir. Muhtemelen 1998 yapımı Sanitarium ile tanışmış olmasaydım ben de bu soruyu sorardım kendime.
1. ALFA AYININ KABİLELERİ – Birey, Kendine Dayatılan Özne Normunu Nasıl Reddeder?
Yazan: Merve Çay
Ölümünden sonra kalan pek çok el yazısı notunun sadece bir kısmının yayımlandığı 950 sayfalık Exegesis isimli kitapta, Dick de kendini böyle tanımlar: “Ben kurgulama filozofuyum, bir roman yazarı değil […] yazılarımın özü sanat değil hakikattir.” Burada açık bir paradoksla karşılaşıyoruz; filozofun klasik gayesi olan hakikat kaygısı, kurgu ile zıt bir ilişki içinde yargılanmak yerine kendisi bir kurgu halini alıyor. Dick kurgu yazımını kendi hakikatinin gerçekliğini algılamak için yaratıcı bir deneme olarak görüyor. Ve ekliyor, “Ben temelde analitik biriyim, yaratıcı değil, yazılarım sadece analizi kullanmanın yaratıcı bir yönü.”