Korkuyor musunuz? Korkmalısınız. Bizce bu listeyi okurken arkaya ürkütücü bir melodi açın. Tercihen şöyle kulak tırmalayan, kalbi yerinden çıkaran, insanı huzursuz eden bir melodi olsun. Kulaklığı takın ve video oyunu tarihinde, ana amacı oyuncuyu korkutmak ve sadece korkutmak olan şu 10 oyunu tekrar hatırlayın. Işıklar kapalı mı? Konstantrasyonunuz tam mı?
Kriterlerimiz her zamanki gibi, yazıdan önce bold ve listelenmiş vaziyette, şu şekildeler.
- Her seriden sadece bir oyun alıyoruz.
- Korku oyunu, bizce, oyunun ana amacının sizi korkutmak ve/veya çaresiz bırakmak olduğu; oyunla birincil etkileşim çeşitinizin kaçmak, saklanmak ya da hayatta kalmak olduğu bir oyun türüdür; elemeyi böyle yaptık. Korku oyunları RYO ve Macera türlerinden faydalanabilirler; fakat atmosferleri ne kadar güçlü olursa olsun, aksiyon bazlı olamazlar. Bu bağlamda Resident Evil serisini 1-2-3 ve 4-5-6 olarak ikiye bölüp, sadece ilk kısmını korku oyunu kabul ettik, Condemned, Manhunt gibi oyunları ise başka bir kategoriye bıraktık.
- Ve her zamanki gibi, tarihi önemlerinden çok, safi kalitelerini ele aldık, eğer aynı seride bir oyun ilk oyunun tüm hatalarını düzeltmişse, sadece ilkinin ehemmiyeti fazla diye almamazlık etmedik.
Bu serideki diğer listelerimiz ise şu şekildeydi:
- Taktiksel RYO
- Gerçek Zamanlı Strateji
- Sıra Tabanlı Strateji
- Tycoon
- Arcade Yarış
- Müzik
- Stealth Action
- Puzzle
- MMO
- Macera
- Dövüş
Tamam mıyız? Buyurun o zaman!
10. Slender: The Eight Pages
Büyük oyun firmaları gittikça artan bir şekilde oyuncuyu çaresiz bırakmaktan tenzih etmeye başladıklarında, bayrağı indie yapımcılar devraldı. AAA oyunlar elinizden tutup, sizi finiş çizgisine kadar kazasız belasız götürmeye uğraşırken, indie yapımcılar gerçek bir şey hissettirmekten korkmadıklarını kanıtlamakla uğraşıyorlardı. Slender: The Eight Pages, bu akımın belki de en popülerlerinden biri olduğu için burada. Korkutmak için büyük efektlere, dev bütçelere ve roller-coaster vari scripted olaylara ihtiyacınız yoktur çünkü. Slender’dan biliyoruz ki, çabuk biten bir fener, bir iki sağlam yerleştirilmiş ses efekti ve yerinde bir karanlıka da bunu başarabilirsiniz.
9. Dead Space
Dead Space’in sonra çıkan oyunları her adımda korku dozunu düşürüp, sizi düpedüz bir Rambo yapma yolunda ilerlediler, eyvallah. Fakat ilk oyun onlardan farklıydı. Alien filminden aldığı büyük ilhamlarla yola çıkan Dead Space, çok ilginç bir karar alıp, arayüzü komple oyunun içine almıştı. Bu, ekranda gördüklerinizi daha gerçek kılıyordu bir noktada. Uzaylıların korku malzemesi olarak kullanılması yeni bir şey değildir elbet. Ama Dead Space, özel tasarımlarıyla gördüğünüz insan olmayan her şeyden hafif tırsmanıza sebebiyet vermeyi çok iyi beceriyordu.
8. Clive Barker’s Undying
Clive Barker bir reistir. Bunu azıcık korku/gerilim edebiyatına bulaşmış kimsenin reddedeceğini sanmıyorum. Onun okkült kültürüne dair bilgisi ve korku konusundaki işte bu ustalığı, Undying’i bu kadar efsane yapan şeydir zaten. EA’in kafayı sıyırıp, deneysel şeylere logosunu bastığı döneme denk gelmesi büyük fırsatıydı. İnsanı hakikaten rahatsız eden bir atmosferi vardı Undying’in. Bunu da Barker’ın yapım sürecine direkt müdahil olması sayesinde kazanmıştı. Sonraları Barker reyiz bir oyun daha yaptı, ama o oyun; Jericho, Undying’in yanında resmen devede kulak kaldı.
7. Phantasmagoria
Liselileri geçin, üniversiteliler bile bilmez: Bir zamanlar oyun sektöründe “interaktif film” adı altında FMV oyunlar yapılırdı. Özetle biri bir film çeker, kilit noktalarda da seçim şansını oyuncuya bırakırdı. Bu tip oyunların modası çok uzun sürmedi, fakat 90’lı yılların ortasında sektörün geleceği bu gibi gözükmekteydi. İşte o furya içerisinde, bizce bir oyun apayrı bir noktadadır: Phantasmagoria. King’s Quest serisinden sonra içinde birikmiş tüm kan, pus ve vahşeti ortaya döken Roberta Williams’ın eseri kolay hazmedilir bir oyun değildi. İlk çıktığında kötü eleştiriler de almıştı ama bize sorarsanız, eğe bir oyunun atmosferi çıkışından 20 yıl sonra hâlâ insanı ürpertiyorsa, o oyun zamana karşı ayakta kalmış demektir.
6. Fatal Frame II: Crimson Butterfly
Japonlar korku meselesinden iyi anlıyorlar, değil mi? Kendi mitosları en benim diyen yiğidi bile ürpertecek derecede korkunç hikayelerle dolu Japonya, oyun endüstrisini de bu işe bulaştırdı. Korku oyunu türünün ismini koymaları bir yana, Fatal Frame gibi bambaşka fikirleri de türe dahil ettiler. Bir fotoğraf makinesinden başka bir şey yoktur Fatal Frame oyunlarında elinizde. Şimdiki oyunlar yirmiden aşağı silah verirlerse oyuncuları küstüreceklerini düşündüklerinden, çok abesle iştigal geliyor ama, Fatal Frame bunun altından asaletle kalkıyordu işte. Klasik bir Japon korku oyunu.
1 Comment
Gec gec bunlari 1. De herzaman oldugu gibi dohru duzgun hikayesi mukemmel senaryo gtrafik mantik korku gerilim andrenalin ara sira duygulsndirici oyun olmali bunada en yakisan OUTLAST VE DLCSI oyunu cok kiskananlar var tabi outlastla hicbir oyun boy olcusemez