5. World of Goo
Şimdilerde iOS ve Android’de de bulunabiliyor World of Goo, fakat çıktığında, sadece Wii ve PC için piyasaya sürülmüştü. Bilmiyorum şimdi inanasınız gelir mi ama, iki platform için de piyasaya sürülen en ilginç oyundu. Wii’de Wiimote’un yardımıyla yağ gibi akıcı bir oynanışa sahipti, PC’de de mouse baya iş görüyordu. Dokunmatik ekran ise onun zirvesi oldu. World of Goo’nun temel mekaniği iyiydi, ama sanıyoruz ki oyunun görsel tarzı, eğlenceli atmosferiydi bizi yakalayan. O küçük goo’cuklar ne tatlıydı yarabbim!
4. Puzzle Quest: Challenge of the Warlords
Oy, oy oy… Puzzle Quest serisi şimdi hemen hemen her mümkün evrene yamandı, en son Iron Man’leri falan birleştiriyor, bir şeyler yapıyordu. Aşağı yukarı aynı mantığa sahip Pokemon oyunları da yapıldı. Ama Challenge of the Warlords’un gönlümüzdeki tahtını hiçbiri deviremedi. DS ve PSP’de başladığı yolculuğuna ve açıkçası dürüst olalım, oyun mobil platformlar için yapıldı sanmıştık. Fakat sonra aynı sene PC, PS2, Xbox 360 ve Wii’ye de geldi. Hatta sonra PS3’e de çıktı ve her birinde de mükemmeldi. Üçünü birleştir türünü bir rol yapma oyunuyla birleştirmek kimin aklına geldiyse o adama madalya vermek lazım. Zira ortaya çıkan şey tadından yenmiyordu.
3. Lemmings
Rockstar North, Rockstar North olmazdan önce İskoça köylüklerinde DMA Design’dı. Belki rahatsızdı, belki rahattı. Bunu düşünmeğe vakit bırakmıyordular, çünkü DMA Design’ın en popüler oyunu Lemmings, onları bir dünya yıldızı yapmıştı. Evet, Rockstar North ekibi firma ve isim değiştirmeden, sokak suçlarıyla ilgilenmeden evvel bu eşsiz bulmaca oyunuyla biliniyordu. Hafif strateji ögeleri de vardı, ama özünde yerleşik duran Lemming mekaniği, gerçekten de kafa patlattırıyordu insana. Şirin Lemming çizimleri seneler geçse de oyunun yaşlanmamasını sağladı. Oyunun seneler sonra çıkan PSP sürümünün hemen hemen aynı oyun oluşu buna delalettir zaten.
2. Tetris
Ne? Bir dakika, en iyi puzzle oyunlarını sıralıyoruz ve Tetris iki numarada mı? Evet, sakin olun, zaten bir numaraya bakıp geldiniz, biliyorum. Sebeplerini orada açıklayacağım zaten, ama önce şunu söyleyeyim: Tetris bence gelmiş geçmiş en iyi oyundur. Evet, bunu kendisini ikinci sıraya koyduğum bir top 10 yazısında yazıyorum. Oyunun kalitesi önemli değil, burada zaten spesifik bir Tetris versiyonundan da konuşmuyorum (ama bence en iyisi DS uyarlamasıdır). Tetris kadar istisnasız, oyuncu ya da oyunla alakasız herkesin oynadığı tek bir oyun daha var mı? Şöyle sorayım: Tetris oynamayan tanıdığınız var mı? Eğer son elli yıl içerisinde doğduysa, Tetris diyince aklına bir şey gelmeyen tanıdığınız var mı? Biz küçükken bütün mobil konsollara, çakma ya da orijinal, Tetris deniyordu. Evet, bütün bunlar doğru, ama yine de gelmiş geçmiş en iyi puzzle oyunu Tetris değil. Gelmiş geçmiş en iyi puzzle oyunu…
1. Portal
Evet, Portal. Ya ne olacaktı? Tamamen The Orange Box’ın içerisinde bir eşantiyon olarak gelen Portal, bugün o kutunun içerisindeki diğer tüm oyunlardan daha popüler ve daha iyi anılıyor. Episode 2’nin sonu 10 senedir bir yere bağlanmadığından kendisini muhabbetle anmıyoruz. Team Fortress 2’de kendini şapkalara teslim edeli çok uzun zaman oldu. Ama Portal, hala esprileriyle, diyaloglarıyla, bulmacalarıyla efsane olmayı sürdürüyor. Portal 2’nin muhteşemliğinin bunda payı var. Ama şu gerçek de var, Portal 1’in inanılmaz bulmaca sistemi olmasaydı, sadece Portal 2 değil, birinci kişi kamerasından oynanan pek çok bulmaca oyunu hayatta olmazdı. O portal mekaniği resmen yapımcıların zihninde bir ateş yaktı. Ve bizim de kısa, küçük çaplı oyunlara olan beklentilerimizi tavana çıkarttırdı. Artık küçük çaplı oyunlarda dahiyane bir fikir olmalı, yoksa da sabaha kadar rafine edilmiş olursa olsun, def olup gitmeleri çabucak sağlanmalıydı.
Yani en nihayetinde diyorum ki, kek aslında yalan değildi.