Başımızdan bir adet Force Awakens geçti geçtiğimiz günlerde. 16’sını 17’sine bağlayan gece, geceyarısı gösterimi ile izledik; filme dair görüşlerimizi şurada paylaştık. Yetmedi, bir de video formunda izlemek istersiniz diye düşündük, onun için de spoiler’sız vaziyette fikirlerimizi size şöyle aktardık. Bütün bunların ışığında, garip bir ekstra hissiyatın oluşmaya başladığını fark ettik. Star Wars’ın yaratıcısı George Lucas‘a dair acayip bir minnet. Resmen adamın kıymetini ancak gidince anlayabildik…
Burada spesifik olarak Güç Uyanıyor‘la ilgili spoiler vermeyeceğiz. Ama en nihayetinde, bu bir “George Lucas elini eteğini çekince Star Wars’tan eksilen şeyler” yazısı, dolayısıyla bir anlamda, Force Awakens’ın o kadar da iyi yapamadığı şeyleri anlatıyor. Filmi hâlâ izlemediyseniz ve kesinlikle hiçbir şekilde önceden eleştirilerle düşünceleriniz bulansın istemiyorsanız; bu yazıyı da okumayın. Ama onun dışında, meraklanmayın, spesifik olarak Force Awakens ile ilgili konuşmayacağız.
Hazır mıyız? Buyurun!
Felsefi Alt Metin
Sizden küçük bir zihin egzersizi yapmanızı rica edeceğim. Gözünüzü kapatın. Yoda’yı hayal edin. Hangi filmden olduğu fark etmez, 1, 2, 3, 5, 6…. Yoda gelsin gözünüzün önüne. Söylediklerini hatırlamaya çalışın. “İnanmadığın için başarısız oldun” gibi cümleleri, “Kaybetme korkusu karanlık tarafa yönlendirir” gibi cümleleri anımsayın. Ya da Obi-Wan’ın dediklerini, Qui-Gon’u. Lucas, filmlerini Doğu felsefesinden inanışlar ve yorumlarla doldurdu hep. Taoizm, Budizm her zaman Star Wars’ın çeperlerinde gezen felsefelere ilham kaynağı olmuştu. Force Awakens, Lucas’ın bunu ne kadar göze sokmadan, ince ince olaya dahil edebildiğini; ve bunun ne kadar taklit edilmesi zor bir şey olduğunu ispat etti. Bununla kalsa, yine iyi.
Siyasi Arka Plan
George Lucas ayrıca öyküsüne siyasi arka plan yedirme konusunda da başarılıymış, onu da bundan yoksun bir Star Wars filmi izleyince anladık. Prequel üçlemedeki 20 dakikalık senato görüşmelerini beğenir ya da beğenmezsiniz, o sübjektif. Ama Palpatine’in güce yükselişi, İmparatorluk’un tiranlığı, Jedi’ların düzenle olan ilişkisine dair atıflar ve yorumlar, galaksinin ücra köşelerinde yaşanan küçük güç çekişmeleri, boşlukları doldurmaya çalışanlar… Lucas bunları anlatmaya çok düşkündü ve gerçek dünyayla da paralellik çekmekten çekinmiyordu. Force Awakens bunu pek yapamadı, yapmayı da tercih etmedi.
Işın Kılıcı Dövüşleri
Bunu yargılamak için çok erken. Yeni Star Wars filmleri belki de ileride bizi muhteşem ışın kılıcı düellolarıyla ihya edecek. Ama bir şey kesin; biz Lucas’ı bu konuda da hak ettiği kadar övmedik. İlk filmlerin teknolojiyle kısıtlanmış kapasitesi düşük dövüşleri bile üzerine düşünülmüş sekanslardı. Luke’un eğitimsiz bir Jedi olarak hiçbir zaman Vader’ı yenememesi ince bir detaydı mesela. Sonra Lucas’a teknoloji verdiler, adam daha ilk dakikadan Qui-Gon & Obi-Wan vs. Darth Maul dövüşüyle ihya etti, finali de muazzam bir Obi-Wan vs. Anakin / Yoda vs. Palpatine ikilisiyle kapattı.