Guardians of The Galaxy Vol.3
Guardians of the Galaxy Vol.3 için hepimizin beklentisi büyüktü. İlk filmi çok sevilen, ikinci filmi falsoları olsa da iyi anılan seri, aynı zamanda içindeki ekibi gördüğümüz Avengers: Infinity War ve Avengers: Endgame filmlerinde de beğeni toplamıştı. Ya da bir önceki sayfada bahsettiğim Thor: Love and Thunder filminin hafiften tebessüm ettiren nadir yanlarından biriydi. Üçüncü film ise zaten insanların önceki filmler sebebiyle olan beklentilerinin yanında MCU gidişatı eskisi kadar parlak olmadığı için bir nevi “kurtarıcı” rolü de üstlenmişti istese de istemese de. İlk filmi seven ama millet kadar bayılmayan, ikinci filmin sorunları olsa da yine de eğlenceli olduğu düşünen biri olarak ise ben bu filmi cidden sevmedim. Beklediğimden çok daha azını aldım ve hatta bu kadar sıkılmama çok şaşırdım.
Film sizin de bildiğiniz gibi ekibimizin son bir macerasını anlatıyor ve bunu da Rocket Raccoon karakterinin travmatik geçmişi üzerinden yapıyor. Ayrıca olaylara artık bir varyant olarak bu evrende bulunan Gamora ve bundan altı yıl önceki devam filminden beridir gelişi merak edilen Adam Warlock da bir yerlerinden dâhil oluyor. Önce sevdiğim bazı şeylerden bahsedeyim de aradan çıksın çünkü beğenmediğim şeylerle ilgili içimi rahat rahat dökeyim istiyorum.
Rocket’in geçmişi ile ilgili olan tüm sahneler harika olmuş, cidden hepsi amacına ulaşıyor ve insanı etkiliyor. Anlatılanlara bağlanıyorsunuz, gördükleriniz canınızı yakıyor. O geçmiş sahnelerinde karakterlerin aralarında kurulan bağlar da duygusal. Ayrıca High Evolutionary bence harika bir kötü adam olmuş, oyunculuk zaten yerinde; üzerinde durduğu fikir de çok orijinal olmasa da insanı ikna ediyor kendi hedefine. Son yıllarda gördüğümüz en iyi karakterlerden biri. Flashback sahneleri dışında içerisinde hayvanları bulunduran bütün sahneler başarılı, özellikle en sonda Nuh’un Gemisi olayını andıran yerlere bayıldım. High Evolutionary’nin gemisindeki “No Sleep ‘Till Brooklyn” MCU tarihine geçebilecek kadar iyi ayrıca. İlk after credits sahnesi de yine beğendiklerimden. Cosmo da çok tatlı.
Gelelim sevmediğim şeylere: Nebula’yı biraz ayrı tutarak söylemem gerekirse, geri kalan ekip üyeleri o kadar umurumda olmadı ki. Drax amaçsızca ortada dolaşıyor, Mantis sönük, Star-Lord da film boyunca çok bir şey yapmıyor. Groot iyice kişiliksiz bir şeye dönüşmüş, ergen hâli bile daha iyiydi. Kraglin çok gereksiz. Gamora resmen katledilmiş, hiç beğenmedim; normalde ekibin en sevdiğim üyesiydi halbuki. Adam Warlock zorlama bir şekilde hikâyeye sokuşturulmuş gibi ki James Gunn da karakteri koymak için baskı hissettiğini itiraf etmişti yakın zamanda zaten.
OrgoCorp sahnesi devasa bir zaman kaybı! “Bunu niye izliyoruz şimdi?” diye sordum kendime defalarca. Adam resmen dostlarını, karısını koymak için yazmış. Ve o diyaloglar… Aman Allahım! Üstümü başımı parçalayacaktım resmen! Her konuşma mı gereksizce uzar yahu? Komik değil, bilgi vermiyor, sahne akmıyor. Kimse James Gunn’a gelip de “Bunları sündürmesen mi?” demediği için resmen audition tadında sahneler izledik film boyunca. Filmi klasik üç parçaya bölersek giriş ve gelişme zerre zevk vermedi bana, sonuç kısımlarında neyse ki biraz tat alabildim olan bitenden ama zaten uzun süren bir filmde oraya gelene kadar bende pek heves kalmamıştı. Ekibe veda adına çok daha iyi bir film yapılabilirdi bence. İşin içinde hiç veda havası yok son ana kadar. Gunn resmen Rocket Raccoon’un geçmişini anlatmak istemiş ama “Araları da bir şekilde doldurmam lazım.” demiş gibi hissettirdi genel itibariyle.
Ve sevgili okur, bu sefer pes ediyorum. Yok abi, olmuyor. Önceki Phase başladığından beridir bir şekilde kör topal ilerleyen evren için “Phase 5 daha da iyi olur, farkına varmışlardır.” diye diye kendimizi avuttuk bugüne kadar. Artık bunu yapmayacağım. Hatta şöyle söyleyeyim ki ne kadar ciddi olduğumu ve bunalmışlığımı anlayın: Iron Man 2 filminden beridir tam 13 sene boyunca birini bile sinemada ıskalamadığım MCU filmlerinin sonuncusu Guardians of the Galaxy Vol.3 oldu. The Marvels filmini sinemada izlemeyi düşünmüyorum, ayrıca sonrasındaki projeleri de duruma göre değerlendireceğim bu minvalde. Özetlemek gerekirse: MCU bendeki kredisini tüketti ve göreceğim şeylere kafamda ekstra bir sempati ile yaklaşmayı düşünmüyorum artık. İnanın bana ağustos ayında DC tarafına gelecek Blue Beetle filmi bile daha çok merak unsuru benim adıma. Ya da Shazam! Fury of the Gods hem Ant-Man and the Wasp: Quantumania hem de Guardians of the Galaxy Vol.3 filmlerinden daha fazla memnun etti beni.
Siz film ve genel MCU gidişatı hakkında neler düşünüyorsunuz? Yazdıklarımdan katılıp/katılmadığınız noktalar nedir? Süper kahraman filmlerine hala heyecan duyuyor musunuz? Sizce ne zaman gişe lideri olmaları sona erecek? Yorumlarınızı bizlerle uzun bir şekilde paylaşabilirsiniz.
1 Comment
Ellerine ağzına sağlık Emin Bey, kesinlikle size katılıyorum. Sadece siz biraz umutlarınızı uzun sürdürmüşsünüz. Bu zamana kadar hiçbirşeyi kaçırmayan ben hala Black Panther’i She hulk ı ve Secret Invasion’ı izleyemedim. Gitmiyor elim.
Umarım toparlarlar. yoksa o kadar kötü gidiyor ki..