İlk Bölüm Canavarı Yazdı: “HIS DARK MATERIALS” Nasıl Dizi?

Seyirciyle buluşmasının üzerinden bir yıl geçmiş olsa da özellikle ikinci sezonunun başlamasıyla dikkatleri tekrar üzerine çeken His Dark Materials dizisinin İlk Bölüm Canavarı’nın radarına girmesi, artık kaçınılmaz olmuştu. Philip Pullman’ın aynı isimle tanınan üçlemesinden uyarlanan; başrollerinde Dafne Keen, James McAvoy, Ruth Wilson ve Lin-Manuel Miranda’nın bulunduğu His Dark Materials nasıl bir dizi?

İlk Bölüm Canavarı, üstümüze yağan yüzlerce dizi arasından hangisi kime gider, değer mi değmez mi, bakmaya karar vermiş bir canavardır. İlk bölüme bakar, azıcık wiki kurcalar, tavsiyelerini verir ve kaçar! Dizilerle ilgili yorumlar kesinlikle objektif değildir, geek izleyicinin keyfine göre ayarlanmıştır! Bu yazılarda sadece ilk bölüm ile ilgili olmak üzere spoilerlar olabilir.

Özet Geç!

His Dark Materials’in tür etiketi fantastik drama olarak geçiyor. Dizi, Lyra Belacqua isimli, Magisterium adlı dogmatik bir organizasyon tarafından yönetilen bizimkine çok benzeyen bir evrende yaşayan bir yetimin, gizemli aletlerle başlayıp paralel evrenlere uzanan maceralarını anlatıyor.

Ne Kadar Uzun?

Bölümler 55 dakika. İlk sezonu 7 bölüm olan dizinin ikinci sezonu güncelde yayınlanıyor.

Neyi Seven Bunu Da Sever?

Dizinin temelde Narnia Günlükleri ve Oz Büyücüsü’nü hatırlatan bir havası var. Ayrıca dizi olan değil ama film olan Talihsiz Serüvenler Dizisi de buraya cuk oturabilecektir. Kısaca genç yetişkin türünde, kendine özgü bir stili olan fantastik dramaları seviyorsanız, bu diziyi de seversiniz.

Neyi Beklemeyin? 

Once Upon a Time, The Magicians

Biraz Daha Detay ve Yorum?

İlk bölüm itibariyle dizi, başarılı bir kitap serisine dayanmasının verdiği yetkiyle eteğindeki tüm taşları sunmuş gibi görünüyor. Aynı anda hem eserin asıl odaklandığı yetim kalmış Lyra Belaqua’yı hem de dizinin geçtiği dünyayı, bölümün açılışından itibaren tanımaya başlıyoruz hem de ileriki bölümler için belli ki büyük bir öneme sahip olacak olan Dust (Toz) meselesine, iyi mi kötü mü olduğuna karar veremediğimiz gri karakterlere, Kuzey denilen coğrafi bir mekândan izlenilebilen çoklu evren teorilerine giriş yapıyoruz. Bunun yanında kaçırılan çocuklar var, bu çocukları kaçıran Hamhum isimli bir grubun varlığından ürküyoruz. Ayrıca bir de Magisterium ile temsil edilen ve gerçek dünyamızın karanlık zamanlarındaki dini otoritelerini çokça andıran bir din-bilim çatışmasını hissediyoruz.

Bu kadar şeyin bir dizinin pilot bölümünde bulunması, hem iyi hem de kötü açıdan değerlendirilebilir. İyi olabilecek kısmı, gizemler ve cevaplandırılması gereken sorular ekseninde ilginç bir hikâye izleyebiliyor olacağımızı düşündürmesi ve doğal olarak 55 dakikayı boş geçmeyerek izleyiciyi ekrana sabitlemesi. Kötü olabilecek kısmı ise bu soruların ne kadarının dizinin ilerleyen bölümlerinde doyurucu olarak cevaplandırılacağını yahut bu soruların içerisinden hangilerine iyi bir şekilde eğilinebileceğini bilmemek.

Dizi ve dizinin uyarlandığı kitap, her ne kadar genç yetişkin serisi olarak geçse ve serinin başkarakteri de ergenliğinde bir genç kız olsa da elimizdeki materyalin bir anlamda Hıristiyanlık ve kilise eleştirisi olması, ilk bölümden itibaren paralel evrenleri tartışması, “toz” denilen bir maddeden bahsetmesi gibi şeyler söz konusu. Bunlar da biraz daha yetişkin konuları açıkçası o yüzden hedef kitlede bulunanların da genç yetişkin olması gerekmiyor diyebiliriz. Aslında ilk bölümde bu savımızı destekleyecek şeyler de yok değildi.

Örneğin ilk bölümde tanıştığımız, kişilerle birlikte doğan ve onların ruhunu taşıdıkları söylenen hayvan biçimindeki cinler, oldukça ilgi çekici. İlk bakışta fantastik eserlerden, büyü temalarından alışkın olduğumuz; bir başka evrenden büyücüye hizmet etmesi için çağırılan familiarları çağrıştırsalar da daha sonra bunların insanın kendi ruhundan ayrı olmadıklarını öğreniyoruz. Ayrıca dişil karakterlerin cinleri eril, eril karakterlerin cinleri ise dişil özellikler taşıyorlar. Bu da bir anlamda insan ruhunun dişil ve eril kısımlardan oluşması, yani anima ve animus kavramlarına bizi gönderiyor diyebiliriz. Bu fikri, “dust” denilen gizemli maddenin çocukları değil, sadece yetişkinleri etkilediğinin söylenmesiyle birleştirince, ortaya genç yetişkin edebiyatından daha kapsayıcı olan birtakım tartışmalar çıkıyor.

Serinin ismi de burasıyla bağlantılı görünüyor. His Dark Materials ismi, ilk duyulduğunda pek çoğumuzun zihninde pazarlama için güzel bir isim olmadığını düşündürüyor. Ancak bu isim, John Milton’un ünlü ve uzun şiiri Kayıp Cennet’in bir dizesinden geliyor. Bunun iki açıdan önemli olduğu söylenilebilir; ilki, Milton’un şiirinin İncil’deki insanların masumiyetini kaybedişi olarak da okunabilecek Adem ve Havva’nın cennetten kovulması hikâyesini şeytanın gözünden anlatıyor olması. İlk bölümdeki çocukları etkilememe kısmı bu masumiyet düşüncesi ile; şeytanın gözünden anlatma kısmı ise Lord Asriel’in haberlerine yükselen “Kâfirlik” tepkiler ile bağdaştırılabilir. İkincisi ise Milton’un söz konusu eserinin bir anlamda reform hareketleri ile kurduğu bağlantı. Fakat bunun diziye yansıması olup olmadığını ancak ilerleyen bölümlerde görebiliriz.  

Özetlemek gerekirse ilk ilginç sorular sorması ve birçok gizemin önünü açması bakımından kayda değer gözüküyor. Oyuncuların performansları, karakterlerin ve dünyanın tanıtılışı yerinde, tema müziğinin ve giriş jeneriğinin güzelliği de burada bir artı olarak gösterilebilir. Bunun yanında arkasında bir kitap serisi bulunmasının getirisiyle genelde genç yetişkin türü ve fantastiğin birleşiminde aklımıza gelen kurtadamlı, vampirli, aşk üçgenli çoğu yapımdan kaliteli bir dizi olarak göründüğünü de söylemek mümkün. Ancak bu vaatlerin ne kadarı doldurulur, burası bir soru işareti.

Ve Sonuç! İzler Miyim?

İlk bölümden hareketle görece kaliteli bir fantastik dizi olacağını düşündürdüğü ve rahatlıkla ikinci bölümü açtırdığı için ben izlerim. Fakat bu kaliteli girişin arkasında kitap serisi bulunuyor, diziyi beklemektense doğrudan seriyi okumak daha iyi bir tercih olabilir.