Bugünlerde kafamı nereye çevirsem seksizm, feminizm ve cinsiyetçilik üzerine dönen bir tartışmanın içinde buluyor gibi hissediyorum kendimi. Saçma sapan adlandırılmış ve daha da saçma sapan hareket etmekte olan GamerGate hareketinin hedefini ıskalayan argümanlarıyla ilgili konuşmuştuk daha önce, onlar çoğunlukla -talihsiz bir şekilde- Anita Sarkeesian’ın ön plana çıkardığı oyunlarda seksizm analizlerine tepki gösteriyorlar. Çizgi roman dünyasında benzer tartışmalar zaten çok uzun zamandır dönmekte ama Spider-Woman’ın Milo Manara tarafından çizilen objeleştirici kapağı bir başka fitil oldu.
Aynı şey süper kahraman filmlerinde de var, insanlar Maleficent, Lucy, Frozen, Hunger Games gibi kadın merkezli blockbuster’ların artışına rağmen hâlâ bir kadın süper kahraman filmi konusunda ayak sürülmesine dayanamıyorlar. Bittabi sinemanın geneli için de geçerli bir şey bu. Pek çok filmde, blockbuster olsun ya da olmasın; kadınlar hâlâ esas oğlanın kurtarması gerektiği prenses, sevgisine layık olmak için dağları delmesi gerektiği aşık veya seyirciye insanlığını hatırlatmak için kullanılan bir romantik obje olarak kullanılıyorlar.
Bütün bunların tartışılmasını yerinde bulmuşumdur her zaman. Kabul edin ya da etmeyin, objektif olarak kadınların yeri dünyamızda erkeklere kıyasla hâlâ daha aşağıda. Eğer bu beyanla ilgili bir probleminiz varsa, belki birkaç rakam vererek altını çizmekte fayda var. Catalyst’in 3 Mart 2014’te yayınladığı araştırmaya göre Fortune’un en büyük olarak listelediği 500 şirketten sadece 75’i kadınlar tarafından yönetilmekte, bu da yaklaşık %15 gibi bir orana tekabül ediyor. 16 yaşın üstünde olan kadınların sadece %57.7’si 2012’de Amerikan iş gücüne katılmış vaziyetteyken erkekler için aynı oran %70.2. 18 yaşın altında çocuğu olan kadınların %70’i çalışmaktayken, aynı oran erkekler için %93.
Kadınlar nüfusun %50’sini oluşturmalarına rağmen güç elde eden pozisyonlarda eşit temsil edilmiyorlar, iş gücüne erkek muadilleri kadar yoğun girmiyorlar ve hâlâ çocuk bakmak kadının görevi olarak görülüyor. Ki bunun üzerine bir de şunu eklemek gerek, AAUW’un 2013’te yayınladığı bir başka araştırmaya göre son on yıldır yerinden kıpırdamayan bir ücret eşitsizliği var; tüm iş alanlarında ve dallarında kadınların aldığı maaş erkeklerin aldığı maaşın %78’i civarında.
Kalmış ki, bütün bu oranlar Birleşik Devletler’de yapılan araştırmalardan çıkıyor. Türkiyeli insanlar olarak ABD’nin görece bu konuda daha adaletli bir yer olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz sanırım. 3000 km ötede kadınların araba kullanmasının yasak olan bir ülke var ve hükmünde yaşadığımız insanlar ara ara çıkıp “kadın dediğin halk içinde kahkaha atmaz” gibi şeyler söyleyebiliyorlar.
Yani bunu tartışmaya gerek yok; dünyada yerleşik bir erkek egemen kültür var. Bu erkek egemen kültür çalışma alanlarında böylesine daimi olunca, bu çalışma alanları tarafından yönetilen endüstriler ve o endüstrilerin ürettiği ürünlere de sıçrıyor elbette. Fortune’un bahsettiğimiz Fortune 500 listesindeki şirketler gıdadan meşrubata, sinemadan elektronik eşyaya, çizgi romandan oyuna kadar pek çok farklı şey üretiyorlar. O ürettikleri şeylerin reklamlarında ve kendi bünyelerinde de bu erkek egemen kültürü yansıtıyorlar hâliyle.
Dolayısıyla elimizde seksist reklamlar, filmler, oyunlar ve çizgi romanlar kalıyor. Kimse tutup Captain America’yı kaba tabirle domalmış vaziyette çizmiyor, çünkü kimse Captain America’yı o şekilde cinselleştirilmiş bir şekilde görecek bir kadın çizeri işe almıyor. Çünkü işe alma pozisyonunda olan kimse kadın değil, çünkü kadınların çalışma alanlarında yükselmeyi bırakın eşit ücret almasına mahal verecek konumlarda olan kişiler de kadın değil.
Bu yüzden siz kızsanız da ben bu tip cinsiyetçilik tartışmalarını anlamlı buluyorum. Kızsanız da diyorum, zira kızmıştınız daha önce. Anita Sarkeesian ve adını unuttuğum, dürüst olmak gerekirse tekrar öğrenmek için de bir çaba sarfedemeyeceğim kadın oyun yapımcısı ile olan meselelerde fikrimi belirttiğimde; bu iki insanın da yalancı, ilgi arsızı ve dolandırıcı olduğunu uzun uzun anlatmıştınız. Ben de o zaman hepinize aynı şeyi söylemiştim; önemli değil, çünkü aynı şeyleri erkekler yaptığında kimse tecavüz tehditleriyle kapılarını çalmıyor.
Sarkeesian isterse Titan saadet zincirinden sorumlu olabilir, erkek olsaydı kişilik haklarının delinmesi ve kendisinin küçük, güçsüz ve değersiz hissettirilmesi konusunda herkes bu kadar kolay hareket etmezdi. Kadınları aşağılamaya müsait, düzgün davranmadıkları zaman tecavüz ve şiddetle tehdit etmeye eğilimli bir karanlık tarafı da içeriyor erkek egemen kültür. Aynı fikirleri benzer zamanlarda belirten Chris Kluwe ve Felicia Day arasında sadece birinin kişisel bilgileri internete sızdırılmış, diğerine dokunulmamışken bunu tartışabilir miyiz gerçekten?
O yüzden beni SJW gibi tabirlerle tasvir edebilirsiniz. Dürüst olmak gerekirse pek umurumda değil. Doğru olanın bu olduğunu içimde biliyorum. Kadınlar hayatın her alanında erkek egemen bir kültürle mücadele ediyorlar ve bunun üzerine konuşulması, bunun tartışılması gerekiyor. Bu konuda bir şüphem yok. “Ama çizgi romanların ne zararı var” gibi argümanlar da çizgi romanları açıp kendisini temsil etmesi gereken kahramanların sadece erkeklere iyi davrandıkları zaman öpücük vermek için programlanmış odun karakterler olduğunu gören küçük / genç kızların hayal kırıklıklarını, rol model eksikliklerini küçümsüyor.
Gelin görün ki bugün altını çizmek istediğim şey bu değil.
3 Comments
Ha bide Gördügü heryazıyı okuyan insanlarda var.Ben konsol alıcagım şu oyun kaldırırmı? diye soranlarda.Aslında olay bu yaptıklarınızı başkasında görüp görmemenize baglı,bana kalırsa.Ayrıca Facebook sayfanızda “patlama noktası” gibi bir yorumla gördüm.Kesinlikle patlama noktası degil bana kalırsa.Sadece geç yazılmış sert bir yorum.
İlk sayfada söylediklerine katılıyorum.Sınıfımdaki bir kız arkadaşım,kravat ve gömlek ile girdi sınıfa, kızları bırak erkekler tarafından bile dışlandı demek dogru olabilir.Tamam,Kızdedigintrip atar Erkek dedigin konsol şu oyunu kaldırırmı? diye sorar.
yav ciddiye alma, görme, okuma, işitme. mainstream popüler göz önünde olan bişeyden en son ne zaman hayır gördün ki. o siteleri takip etme unut gitsin. twitter facebook falan da kapat mis gibi. insan hiç aramıyo inan ki . mat taylor da aynı hataya düşmüş, sen ki en büyük projelerden birinde görev almış bir bilim adamısın niye bu adamları ciddiye alıyosun seni üzmelerine izin veriyosun. einsten da bu devirde yaşasaydı onla da uğraşcaklardı, işleri o. “şok şok ünlü bilimadamı objektiflerimize dilini çıkartı. terbiyesiz adam.”