İlk komedyen incelememi sitedeki ilk yazımın şerefine Aziz Ansari ile yapmıştım. Bugün de spot ışığını Amerikan komedisinde büyük bir yeri olan, stand-up’ın duayenlerinden Dave Chappelle’e çeviriyorum.

Ben Dave Chappelle ile biraz geç tanıştım. Trump’ın seçildiği hafta Saturday Night Live’a konuk olmuştu. Komedyenler SNL’e konuk olduğunda bir nevi mini stand-up şov hazırlarlar. Chappelle’in monoloğu çok iyiydi, sonunda verdiği mesaj ise gündemin ağırlığını hafifletmek için zeytin dalı uzatır nitelikteydi. Ancak benim Dave Chappelle hayranlığımı başlatan monoloğun kendisi değil, Chappelle’in üslubuydu. Az biraz stand-up’a gönül vermiş biri olarak söyleyebilirim ki Dave Chappelle, gördüğüm en samimi komedyenlerden biri.

Dave Chappelle: The Bird Revelation (2017)

Dave Chappelle’in komedisini ve samimiyetini daha iyi anlamak sizi biraz geçmişe götürmek istiyorum. Benim şahsi fikrim, samimiyetinin kaynağının duayen komedyenin tecrübelerinde yattığı yönünde. Her komedyen öyle ya da böyle bir kesimle arasında bağ kurmak ister, bir kesimi gücendirse bile başka bir kesim tarafından haklı bulunmadıkça şakaları havada kalır. Chappelle’in bu dengeyi iyi kurmasının sebebi ise yılların tecrübesi.

Chappelle’s Show

Dave Chappelle 90’lı yıllarda Nutty Proffessor ve Robin Hood gibi filmlerde yan rollerde yer almış, Half Baked  adlı filmiyle “stoner” diye tabir edilen kitle içinde epey bilinen, az sayıda da TV denemesi olan, orta seviyede ses yapmış bir aktördü. Onun için daha önemli olan kariyeri ise genç yaştan itibaren gönül verdiği stand-up komediydi. Aretha Franklin konserleri öncesinde çıkacak kadar namı olan Dave Chappelle, hem aktörlük hem de stand-up hayatını elinden geldiğince dengeli bir şekilde yönetiyordu.

Kariyerinin onuncu yılında, yani 2003’te skeç komedisi üzerine kurulu Dave Chappelle Show’a başladığında aklındaki komedi türü belliydi. Irklar hakkında oluşmuş basmakalıp olguları ve eğlence sektöründe edindiği tecrübeleri birleştirip, gerektiğinde seyirciyi rahatsız etmekten çekinmeyecek bir şov hazırlamak. Şov ilk başta HBO tarafından reddedildi daha sonra Comedy Central tarafından alındı. Amerikan toplumundaki hassas konuların hiçbirine dokunmaktan çekinmeyen, bunu da olabildiğince absürt ama zekice biçimde yapmayı başaran Chappelle’s Show, bu özelliği ile çok beğeni topladı. Üstelik şov, bünyesinden Bill Burr ve Paul Mooney gibi komedyenler çıkarmayı da başardı. Sadece iki buçuk sezon sürmesine rağmen Rolling Stones ve Rotten Tomatoes dahil tüm zamanların en iyi skeç komedisi listesinde hala en üst sıralarda. Comedy Central’ın ise en kârlı şovlarından biri olmaya devam ediyor. 

0563b6effb5e2d65dab112c0b6525b2c

Yukarıda belki dikkatinizi çekmiştir, Chappelle’s Show’un süresi için iki buçuk sezon dedim. Bunun sebebi ise 2005 yılında Dave Chappelle’in aniden şovu bırakıp Afrika’ya kaçması oldu. Bu kararının arkasında birçok sebep vardı; şova günde yirmi saate yakın vakit harcaması ve şovun stand-up kariyerinin önüne geçmesi bu kararın soyut sebepleri. Stand-up rutinlerinin, şovda yaptığı Rick James canlandırmasının sloganı ile bölünmesi bu kararı etkileyen olaylardan biriydi. Chappelle’s Show için canlandırdığı siyahi bir tiplemeye beyaz bir ekip üyesinin ona dalga geçer bir şekilde gülmesi ise Chappelle’i rahatsız etti ve bardağı taşıran son damla oldu. Beyaz biri onunla birlikte değil bizzat ona gülüyordu, bu Chappelle’in komedisinin temsil ettiği her şeyin tam tersiydi. Bütün bu sebepler ağır gelince Chappelle şovdan ayrıldı. Chappelle Show onsuz birkaç bölüm daha devam etse de sonuç olarak üçüncü yarıda kaldı. 

Chappelle’s Show Sonrası

Dave Chappelle’in şovu bırakıp aniden ülkeyi terk etmesine birçok insan anlam veremedi. Comedy Central üçüncü sezona devam etmesi için elli milyon dolarlık bir teklifle gelmesi ramen Chappelle, şova sadece birkaç bölüm devam edebildi. Konu para olmaktan çıkmıştı, Chappelle inandığı şeylerden şov uğruna vazgeçtiğini düşünüyordu. Chappelle yıllar sonra şovu terk edişini ve Afrika’ya gidişini soranlara, bu kararının bir nevi egosundan vazgeçmesini sağlayan, onu gerçekliğe geri döndüren bir ara olduğunu söyledi. Afrika’dan döndükten sonra ise uzun yıllar sadece stand-up komedisine odaklandı. 

Fakat Chappelle’in tekrar gündem olması neredeyse on yıl sürdü. İlk büyük turunu 2013 yılında başlattı. 2014 yılında New York Radio City Music Hall’da büyük bir şov gerçekleştirdi. 2016 yılında size yazımın başında bahsettiğim SNL bölümünde yer aldı. Chappelle on yıllık bir aradan sonra kariyerinin ikinci baharına başlamıştı. Katıldığı bölümdeki performansıyla En İyi Konuk Oyuncu Emmy’sini kazandı. 2018 yılında En İyi Komedi Albümü ödülüyle bir adet Grammy, En İyi Varyete Şovu ile de bir adet Emmy’nin daha sahibi oldu. Bu sene evine götürdüğü ikinci Grammy’e ek olarak komedyenlerin Oscar’ı sayılan, en saygı görülen ödüllerden biri olan Mark Twain Prize for American Humor ödülüne layık görüldü. Chappele sahnelere ve ekranlara bomba gibi dönmüştü.

Chappelle Komedisi

Dave Chappelle’in bugünlere nasıl geldiğini az buçuk anlatabildiysem komedisine dönelim. Chappelle eski nesil komedyenlerden, 90’lı yıllardan beri bu işi yapıyor. O döneme ait herhangi bir yapım izlediyseniz belki gözünüze çarpmıştır, günümüzdeki farkındalık 90’larda yoktu. Bugün biraz homofobik karşılanabilecek bir şaka, 90’lar ve 2000’lerin başı için aynı sorunu teşkil etmiyordu. Aynı şekilde siyahi kişiler dahil Amerika’da yaşayan herhangi bir ırk zümresinin komedi namına belli bir basmakalıp bakış açısıyla tasvir edilmesi epey yaygındı. 

Chappelle de komedisini bu kültürde geliştirmiş bir insan. Günümüzde bazı konular hakkında şaka yapılması hoş karşılanmıyor, birçok komedyen bunun için eleştiriliyor. Chappelle gibi eski nesil komedyenler için bu kural anlamsız, her şey hakkında şaka yapılabilir. Hatta Chappelle’in komedisinde olduğu gibi, bazı konular hakkında yapılan şakalar, şakayı yapan kişiyi ve onun bulunduğu zümreyi güçlendirebilir. Siyahi biri olarak Amerika’da Chappelle’in yaşadığı zorlukları yaşayan kişiler, onun yaptığı şakayı bizden daha net özümsüyorlar, bu sayede belki de gülünmemesi gereken bir duruma gülebiliyorlar. 

Bunun en büyük örneği, Chappelle’s Show’un en ünlü karakteri Clayton Bigsby’dir. Clayton Bigsby, beyazların üstünlüğünü savunan KKK lideridir. Ne var ki karakter kör ve siyahidir. Kimse siyahi olduğunu bilmez, beyaz çarşafı sayesinde de bu gerçek su yüzüne çıkmadan KKK lideri olur. Herhangi birinin körü körüne beyazların üstünlüğüne inanmasını bırakın, bu kişinin siyahi olmasının absürtlüğü ve metalığı, üstüne bir de skeci yazan kişinin siyahi olması skeci çok ama çok güçlü kılıyor. Clayton Bigsby Chappelle’in 2000’lerdeki komedisini çok güzel özetliyor: Tartışma yaratıcı ve bir o kadar da zekice kurgulanmış büyük bir meta şaka. Skeçteki sözler kadar skecin var oluşu bile skeci komik kılıyor. 

Chappelle Stand-Up’ı 

Dave Chappelle 2017’den beri beş adet stand-up şovu çıkardı, beşini de Netflix’te bulabilirsiniz. Üç sene içerisinde beş farklı şov çıkarmak kolay değil. Üç sene içerisinde beş mükemmel şov çıkarmak ise imkansız. Chappelle bunu başarıyor. 

Öncelikle adamda hikaye bol. Neredeyse otuz senedir bu işi yapıyorsanız, gelmiş geçmiş en başarılı skeç şovlarından birinin altında imanız varsa ve Amerika’da ünlü sayılabilecek herkesle uzaktan yakından bir bağınız varsa anlatacak hikayeniz bol olur. Kevin Hart’tan, O.J.Simpson’a kadar herkes hakkında en az bir hikayesi var. Sırf bunları anlatıp aralara iki üç espri serpiştirse zaten en az iki stand-up şovu çıkar. Sticks & Stones  tanıtımını Morgan Freeman seslendirdi, daha ne diyebilirim ki. 

Ama Dave Chappelle tabii ki de ünlülerle olan hikayelerine güvenmiyor. Asyalı eşinden ve çocuklarından, yaşadığı semtten ve bugünlere nasıl geldiğinden de bahsediyor. Gündemde olan konulara kendi benzersiz bakış açısını getiriyor. Son şovunda Michael Jackson’ın pedofili olduğu iddialarına karşılık yaptığı şakaları başka biri yapamazdı herhalde. Denizde kum, Dave Chappelle’de materyal.

Gelelim üslubuna. Yazının ta başında dedim, Dave Chappelle izlediğim en samimi komedyenlerden biri. Bunun bir kaynağı materyal ise ikinci kaynağı da sahne üslubu. Netflix’teki ilk stand-uplarında elektronik sigarayla çıkacak kadar rahat, en son şovunda ise sigarasını görmüyoruz. Chappelle rahat, çünkü onun endişesi yok. Kariyerinde kocaman bir aradan sonra geri dönmüş, hayranları onu özlemiş. O da bunu biliyor ve ekranlara geri dönmeye hazır. Seyirciyle arasındaki kimya gerçekten zor yakalanır bir seviyede.

190826-Wilstein-Dave-Chappelle-tease_unadv3 (1)

Chappelle’in üslubu kadar vücut dilini kullanışı da çok başarılı. Konuşması sırasında verdiği esler, ses tonundaki ritim, arada seyirciye attığı bakış ve en önemlisi de mikrofonu tutuşu, sanki Dave Chappelle ile arkadaşmışız hissiyatını veriyor. Sanki “Abi sen bu konuda ne düşünüyorsun?” diye sormuşuz, o da başlamış anlatmaya. En büyük artı ise postürü ve mikrofonu tutuşu. Yukarıdaki görselden mikrofonu çıkardığınızda Chappelle’in duruşu monologdan diyaloğa dönüyor. İşte ben tam olarak bu özelliğine düştüm, komedyen olarak yani.

Bu üslubundan dolayı da ben Dave Chappelle stand-up’ı izlerken hazırlanmış bir rutin, önceden düşünülmüş kilit noktaların var olduğunu unutup sadece Dave Chappelle’i izliyorum. Şakaları bana şaka gibi gelmiyor, çünkü biliyorum ki Chappelle gerçekten de böyle düşünüyor olabilir. Şakaları olsa olsa gerçek düşüncelerinin abartılmış bir versiyonudur. Asyalı eşinin taklidini yaparken içimden eşi görse çok kızar diye düşünüyorum. Bir sonraki cümlede “Bunu ona yapınca çok kızıyor.” diyip düşüncelerimi doğruluyor. Esprilerine kendi de gülüyor, ona değil onunla birlikte gülüyoruz. 

Dave Chappelle’in kendi tecrübelerinden oluşturduğu materyaller, monolog yerine diyalog üslubuyla birleşince, bir de gerçekten zekice şakalar yapılınca, tadından yenmeyen şovlara dönüşüyor. Stand-up sevenlere en büyük tavsiyemdir, izlemediyseniz kesinlikle bir şans verin derim.

Author

Dizi bağımlısı bir beyaz yakalı. Kedisine çekmiş, en büyük zevki miskin miskin yatmak. Kendisi ve kedisini sosyal medyada bulabilirsiniz. @asliozkeles

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.