Bazen başımıza gelen teknolojik sıçramaları çok hafife alıyormuşuz gibi hissediyorum. Bunu sadece hareket hâlinde olan bir göktaşına araştırma cismi indirdikten sonra projenin başında olan adamın gömleğine takılan Salon ve minvali siteler için söylemiyorum. Curiosity Mars’a indiğinde ne yaptık ki? İnsan oğlu ilk defa başka bir gezegene oradan veri almasına yol açacak bir robot indirdi, biz iki alkış tuttuktan sonra yerlerimize dağıldık. Oysa ki Mars’ta daha keşfedilecek çok şey vardı ve Curiosity bunların anahtarını tutuyordu elinde.
Curiosity’nin elde ettiği veriler NASA tarafından kızılötesi teleskoplarla sürdürülen araştırmalarla birleştirilip başlığa attığımız malumata ulaşıldığı için anlatıyorum bunları. Anlatıyorum, çünkü bu malumat hakikaten de çok fazla şey değiştirebilecek bir noktada duruyor. Universe Today’den aldığımız habere göre, NASA kızıl gezegende vakti zamanında Mars’ın %20’sini kaplayan bir okyanus olduğunu tespit etti. Bu okyanusun içerisinde bildiğimiz H2O’nun yanı sıra “ağır su” olarak da bilinen ve Hidrojen atomunun tekil protonuna ek olarak bir de nötron sahibi olmasıyla oluşan Döteryum izotopunu içeren HDO mevcutmuş ve -işte işin püf noktası bu- tahmin ettiğimizden daha da uzun bir süre kalmış.
Curiosity suyun Mars’ta 1.5 milyar yıl kadar bir süre boyunca aktif olarak bulunduğunu tespit etmişti. Yeni verilere göre bu süre Curiosity’nin düşündüğünden çok daha fazla. Şöyle ki, Mars’taki okyanus baya uzun bir süreç içerisinde uzaya kaybolmuş. Bugün Mars’ta sıvı hâlinde su bulunmuyor, sadece kutuplardaki buzul parçaları mevcut. O buzul parçalarının da vakti zamanında bulunan okyanusun %13’ü kadar olduğu tahmin edilmekte.
Bunun ima ettiği şey şu; Dünya’mız oluşturkan bir milyar yıl sonra ilk hayat belirtilerini göstermeye başladı. Mars’ta ise en az iki, iki buçuk milyar yıl boyunca aktif bir okyanus ve bunu sürdürebilecek bir atmosfer varmış. O iki, iki buçuk milyar yıl boyunca Mars’ta bir yaşam filizlenmiş, serpilmiş ve okyanuslar uzaya karıştıkça azalarak bitmiş olabilir mi? Gayet mümkün. Her ne kadar insan Mars’ın eski hâline denk gelememiş olmayı düşününce üzülse de, o yaşamın kalıntıları varsa bulma ihtimali çok daha heyecan verici geliyor bana. Siz ne diyorsunuz?
5 Comments
Ben nedense bu gezegenlere hiç güvenmiyorum. Her an canlı bulmayı beklediğimiz yerde taş ve toprak, beklemediğimiz yerde ise canlı bulabilirmişiz gibi geliyor bana. Şu suyun kaybolma hikayesi de umarım dünyanın ömrünü kısaltacak bir bilgi değildir.
Internetde dolasan bazi video ve yazili dökumanda nasa nin mars ı kizil ve kurumus olarak gosterdigi soylenmekte ,bi kac amatör un teleskopla cektigi mars gorselleri tıpkı yularidaki resimdeki gbi.biraz paranoya gbi ama dewletler ozellikle nasa mars hakkinda insanlar dan birseyler sakliolar neden nicin bilinmez,orada halen hayat oldugu bile solenmekte ,,
İnanak mı he nasa sana ??
olabilir tabi neden olmasın. marsla jupiter arasında dev bir astreoid kuşağının oluşması da marsın tarihini etkileyecek büyük bir olay(belki bir felaket) yaşandığını kanıtlar nitelikte
let the hunt begin diyoruz ne dicez 😀