Hafızası kuvvetli okurlarımız anımsayacaklardır, bir süre önce NASA’nın çok enteresan bir deney üzerinde olduğunu paylaşmıştık sizlerle. Dünyanın en büyük uzay araştırmaları kurumu, elinde muhteşem bir denek grubu olduğunu fark etmiş ve bunun üzerinden uzayda yaşamanın insanın genetik yapısı üzerinde yaşatabileceği değişiklikleri araştırmaya konulmuştu. Ellerindeki bulunmaz kaynak şuydu: Hayat hikayeleri de felaket paralel gitmiş, ikisi de astronot olan tek yumurta ikizleri Scott ve Mark kardeşler.
Her ikisi de NASA için çalışan Kelly biraderlerden Scott, bir yıllığına Uluslararası Uzay İstasyonu’nda yaşamaya gitmiş, o esnada kardeşi Mark’a da bir yıl görev verilmemişti. İki birader de düzenli olarak bir takım kan ve benzeri tahliller tutmuştu, Scott toplam 340 gün kalıp döndükten sonra da NASA bu verileri analiz etmeye başladı. Henüz bir jurnalde yayınlayacak kadar kendilerinden geçmiş değiller, ama ilk bulgulara da ulaşılmış vaziyette. Ve enteresan bir tablo çiziyorlar.
Öncelikle şunu söyleyelim, Scott’ın yaşadığı bir takım çok enteresan değişiklikler var; ama onlara gelmeden önce şimdiye dek bulunanların hepsinin Scott dünyada tekrar vakit geçirmeye başladıkça normalize olduğunu belirtmek gerekiyor. Örneğin, Scott’ın telomerleri, yani kromozomlarından hücre bölünmesi esnasında DNA sızımını engelleyen “kapakları” uzayda bir yıl sonra daha büyümüş. Çok, çok kaba bir tabirle, Scott’ın yaşlanma hızı azalmış; ancak Dünya’ya döndükten sonra normale dönmesi de pek vakit almamış.
Benzer bir durum Scott’ın gen ekspresyonlarında da var. Gen ekspresyonları dünyada da yaşam tarzı değişiklikleriyle yönetilebilen bir şey olduğu için, NASA’daki araştırmacılar bunu Scott’ın bir yıl boyunca uzay yemekleri yemiş olmasından kaynaklanıyor olabileceğini düşünüyorlar. Fakat bu da önemli bir bulgu, çünkü buradaki amaç insanlar uzayda yaşamaya başlarsa neler olacak, onu öğrenmek; ve şimdilik öyle gözüküyor ki, uzun süreli yaşam bizi iyi ya da kötü, kaynak kodundan değiştirme potansiyeline sahip. Düşünmesi çok enteresan. Bir yılda telomeri büyümüş adamdan yola çıkıp hayallere dalınca, Mars’ta kurulmuş bir koloniyi aklına getiriyor insan. İki nesil orada kalsak, ömrü uzamış bir insan alt ırkı yaratmış olur muyuz? Acayip acayip şeyler, siz ne diyorsunuz?