Video oyunları diğer tüm ifade dallarından daha sert bir biçimde var oldukları dönemin teknolojilerine bağımlılar, burası kesin. Yorgan döşek 40-45 yıllık bir mecradan söz ettiğimiz için de bu mecranın gelişim sürecinde baş tarafta duranlar vakit geçtikçe iyice yaşını gösteriyorlar. Sadece grafiksel bir durum da değil bu. Eski oyunların çoğu, beş altı sene içerisinde mekaniksel olarak da antika kalmaya başlıyorlar. Çoğu, yalnız. Hepsi değil.

Bazı oyunlar zaman mefhumundan bağımsızlar. Etraflarındaki dönemle bir ilgileri olmadığı gibi, sonrasında gelen herhangi bir dönemde ele alındıkları zaman da eğreti durmuyorlar. Bugün hâlâ rekorları kırılmaya çalışılan Super Mario Bros. bu oyunlardan biri mesela. Yapımcılarının hâlâ ek paket çıkarttıkları Age of Empires II bu oyunlardan bir başkası. Turnuvaları büyük bir şevkle dünyanın dört bir yanında oynanan ve takip edilen Street Fighter II bir ötekisi.

Ve bence, bu kategorideki oyunların arasına 2004 çıkış tarihli Sid Meier’s Pirates‘ı da almamızın vakti geldi.

Pirates 20044

Arkadaşlar oyun yaşlanmıyor. Yaşlanmıyor yani. Ben oyunla sürdürdüğüm on üç yıllık ilişkimde herhangi bir yerinden falso verdiğine şahit olamadım. Ne zaman oynarsanız oynayın, oynadığınız dönemler arasında video oyun sektörü ne kadar mesafe kat etmiş olursa olsun Sid Meier’s Pirates hâlâ aynı etkileyicilik seviyesinde. İşin en enteresan kısmı da bu. Sadece “hâlâ iyi” deyip kenara çekilmenize izin vermiyor oyun. Bu şekil masum bir şefkatle yaklaşamıyorum kendi payıma. Her yıl Pirates’ı indirip açıyor, her yıl da şunu soruyorum kendime:

Nasıl bunun gibi başka bir oyun yapılmadı bugüne kadar?

Black Flag biraz yakındı. Oynayanlar Rebel Galaxy‘nin de benzer olduğunu söylüyorlar. Ama Pirates’ın oynanış özgürlüğünü verebilen yok. Pirates’ın keşif hissini verebilen yok. Pirates’ın akışkan tasarımını yakalayabilen yok. Bütün bunları üst üste kimse beceremediği için de Pirates’ın sunduğu –ve akıllı bir şekilde alt başlığı olarak da belirlediği– bir hayatı yaşamak hissiyatını yaratabilen yok. Çünkü gerçekten Pirates’ta yaptığınız şey bu, ve bunu yorgan döşek beş mekanikle üretebilmiş olması gerçekten takdire şayan.

Oynamayanlar için, Pirates Karayipler’de geçiyor. 18 yaşında, geçmişi acılarla dolu bir bıçkın gemi kaptanı olarak başlıyorsunuz kariyerinize.

Bu kadar.

Pirates 2004 2

Şaka yapmıyorum, oyunun vaziyeti bu. “Al abim bu senin gemin” diyor, oyuna başlıyorsun. Ondan sonra istersen yaşlanıp elden ayaktan düşene kadar –çünkü oyunda zaman gerçekten akıyor– şunları yap:

  • Karayipler’in politik ekosistemini canın istediği gibi şekillendir
  • Ucuza aldığını pahalıya satıp ticaretin kralı ol
  • Gördüğün gemiyi yağmalayıp korsanlık yap
  • Genç kızların kalbini yakan bir Kazanova ol
  • Karayipler’in gizli hazinelerini ara
  • Ailenin zaptırapt altındaki üyelerini bulup refah kovala
  • Ya da bunların her birinden azar azar yap

Oyun bütün bunları yapmana olanak tanıyor, çünkü bütün bunlar kendi içerisinde çok basit; ancak birbirleriyle etkileşime girerek fena kompleks yapılar oluşturan mekaniklerden oluşmakta. Bir kere en önemli şey, zaman gibi oyun dünyası da sizden özerk akıyor. Siz bir şey yapsanız da, yapmasanız da statüko değişiyor yani.

Pirates 2004 4

Örneğin Havana gibi büyük şehirlere düzenli aralıklarla yakındaki bir köyden yemek, hazine ya da eleman sevkiyatı gidiyor. Bazen korsanlar ya da yerliler saldırıyor. Bazen göçmen alımı oluyor. Bunlar siz baksanız da yaşanıyor, bakmasanız da yaşanıyor. Yaşandıklarında da Havana’nın durumunu değiştiriyorlar.

Çok basit bir matematik oynuyor orada. X vakitte bir, Y tipi bir gemi Z şehrine doğru yola çıkıyor. Her tip geminin, şehirle farklı bir etkileşimi var. Buğday taşıyan gemiyi bloke ederseniz olacaklar başka, askerlere maaş götüren gemiyi bloke ederseniz olacaklar bambaşka. Her ülke de kendi düşmanının başına kötü kötü şeyler gelince coşuyor, müttefiği üzülünce kızıyor. O yüzden yaptığınız her hareketin politik bir karşılığı da var. Politik olarak sahip olduğunuz dostluklar ve elde ettiğiniz kuvvet de oyunun diğer taraflarını etkiliyor.

Pirates 2004

İspanya’yla çok sıkı fıkı olunca, en büyük şehirde kocaman arazileri alıp; en güçlü Vali’nin en güzel kızıyla nikah kıyabiliyorsunuz. Yeni gelininiz size ihtiyacınız olan kritik bir bilgiyi verebiliyor. Size coşulan şehirlerde geminize daha kolay adam buluyor, daha rahat ticaret yapabiliyorsunuz. Beri yandan, sadece vals yapıp kız kovalamak istemek de mümkün; o hedefin peşinde koşarken yaptıklarınız da diğer sistemleri etkiliyor. Bazen tahmin edemediğiniz sonuçların içerisinde buluyorsunuz kendinizi. Bu sonuçlar bazen iyi oluyor –bilmeden İngiltere’ye çok yaranmış oluyorsunuz– bazen de tadınız kaçıyor.

Bütün bunlar bir araya gelip, oyunun yaşlanma ve akan zaman mekanikleriyle birleşince gerçekten bir hayat yaşamış oluyorsunuz. Korsan John Creed, 1660 yılında bir İngiliz kaptanı olarak başladı; İspanyol şehirleriyle bolca ticaret yaptı, 1668’de Curacao şehrine yönelik yürüttüğü başarılı taarruzun sonucunda Markiz oldu. 1672’de Vera Cruz Vali’sinin kızıyla evlendi, birkaç sene sonra keşfedilmemiş Inca tapınaklarını aramaya koyuldu. 43 yaşında Karayipler’in en saygıdeğer tüccar kaptanlarından biri olarak hanımı ve hısmının elinden kurtardığı akrabalarıyla birlikte Camache yöresindeki 800 hektarlık arazisinde emekliye ayrıldı.

Pirates 2004 3

Bu örnek bir oyun öyküsü. Siz belki arada hapse düşeceksiniz. Belki Hollanda’yı haritadan sileceksiniz. Belki korsan avcısı olacaksınız. Belki de kendiniz korkunç bir yağmacı korsana dönüşeceksiniz. Ben bilemem. Siz kendiniz karar vereceksiniz. Bir kere oynayıp, belirli bir şekilde yaşamınızı sonlandırdıktan sonra da eğer oyun kalbinize dokunursa –ki eminim, dokunacak– biliyorum; her sene bir kez açıp, oynayıp, başka bir hayat yaşamaya çalışacaksınız. Çünkü Sid Meier’s Pirates böyle bir oyun.

O yüzden hadi. Çok ihmal ettik bu oyunu. El birliğiyle başyapıt olduğunu tasdik edelim. Altın rafa alalım oyunu. Ne dersiniz, zamanı gelmedi mi?

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.