Devasa Online Rol Yapma Oyunu piyasası yeniden hareketlenmeye başladı. Gelecek vaat eden, kurumsal geçmişiyle de güven veren firmaların işleri teker teker yeniden meydana çıkıyorlar. Her yeni DVO ile aynı dönemden geçmemiz gerekir aslında. Bu türün raconu, oyuna ilk başladığımızda karşımıza rutin buglar, server sorunları çıkmasıdır. Bugün New York sanat müzesince sanat eseri kabul edilen EVE Online, milyonların büyük bir sadakatle oynamaya devam ettiği World of Warcraft da bu sorunları yaşamışlardı en nihayetinde. Gelin görün ki artık bir DVO’ya ilk girdiğinizde karşınıza çıkan, oyuna dair çözümlenmesi gereken teknik veya tasarımsal problemlerden çok, size akın akın gelen altın satıcıları oluyor.
Resmi olarak oyunculara açılmasının üstünden bir hafta bile geçmemiş oyunlarda, gerek mail kutularınızda gerekse özel mesajlarda, karşımıza çıkan bu altın satıcıları nasıl oluyor da bu kadar kısa sürede server başına milyonlarca altın toplayıp bir anda pazara açılabiliyor hiç düşündünüz mü ? Kimimiz avantajları gereği, kimimiz oyunların resmi olarak maddi kaynak sağlama hizmetinden ucuz olduğu için, kimimiz de tembelliğimizden bu hizmetlere başvuruyoruz yer yer. Burada bana düşen yargılamak değil elbette. Bu işin ucunun nereye gittiğini sorgulamak istiyorum. Neden oyun yapımcıları ve sorumluları altın satışını yasak olarak ilan edip üstüne adeta kılıçlarla kalkanlarla yürüyor? Bunun iki cevabı var.
Cevaplardan ilki, mevcut oyun ekonomisindeki zaman/para oranının bu altın satıcıları tarafından alt üst edilebilme ihtimali. Kişiler artık oyun içi zamanlarını doğal gelişen süreçte zenginleşerek -ve bu sırada yapımcıların amaçladığı yoldan- değil, oyun geliştiricilerinin oyunu tasarlamadıkları bir şekilde ve hızda oynamaya başlıyorlar. Bu kadar abartılı bir oranda ve yoğun şekilde peyda olmuş altının, oyun dünyasına akışı haliyle ciddi anlamda enflasyona sebep olabiliyor ve oyuna yeni gelen oyunculardan tutun, altın satın almamış tecrübeli kişilere kadar herkeste bir adaletsizlik duygusu yaratılmasına neden oluyor.
Cevaplardan ikincisine ise bir soruyla başlayalım hadi. “Bu işi kimler yapıyor ve bu ne kadar büyük bir piyasa?” Gelin bunlardan bahsedeyim size, 14 yıllık bir DVO oyuncusu olarak…
Dünya bankasının yaptığı araştırmalara bakılırsa “gri market” denilen, dünyanın sanal ekonomisi olarak adlandırılan bu ekonomik yapı, altın satışı, ücret karşılığında hızlı seviye atlatma hizmeti (İngilizce adıyla Power Levelling), eşya temini gibi hizmetler, gelişmekte olan ülkelerin tümünde tam 3 milyar dolarlık bir piyasa konumundalar. Gri market diye anılıp, belirgin bir ahlaki karşı tavır ortaya konmamış bu piyasanın eylemleri, daha önce bahsettiğim gibi oyun geliştiricileri için eserleri ve sistemlerinin baş düşmanı konumunda.
Parayı duyunca gözleri parlayan birçoğumuz zamanında bu işe girmeyi düşünmüştük elbette. “Hem oyun oynarım hem para kazanırım abi ne var?” deyip bu işi denemeye başlayan herkes büyük bir hüsranla karşılaşmıştı. Zira rakibi olacağınız bu gold sellerların ellerindeki server başına düşen, depoladıkları altın miktarı ile servis ettikleri düşük fiyatlar ve bizim kendi oyun süremizde elde edeceğimiz altın sermayesi kıyaslandığında, yapmaya değmeyecek bir iş gibi gelmişti hepimize. Acaba bu insanüstü miktarı nasıl bir emekle elde etmişlerdi? Ortada insanüstü bir gayrete dair emareler vardı.
Bu insanüstü emeğin döndüğü sanayinin en sağlam kolu yine elbette Çin’den çıkmakta. Bugün sayısız işçi, Çin gibi gelişmekte olan ülkelerde, hafta sonu tatilleri olmaksızın günde 12 saatten fazla vardiyalar halinde bu sektörde ter dökmektedirler. Elde edecekleri paranın, yabancı para birimine eksenli ücretlerini, kendi para birimlerine kıyasladığınızda neden bu kadar kişinin bu işi yaptıklarını anlayabiliyoruz. Çalışanlar ayda ortalama 80-120 sterlin arasında bir ücret karşılığında çalışmaktalar. Aynı bina içinde barınmakta ve gündelik yaşamlarını gidermekteler ve bunlar da işverenleri tarafından karşılanmakta. Sadece Çin’de dört yüz bin gold farmer düşük yaşam koşullarında bu işi yapmakta ve milyarlarca dolarlık bir piyasayı çevirmekte.
Elbette bu işin ucuz işçilik ve kötü yaşam koşulları mağduru insanların dramından başka bir boyutu da bulunmakta olayın. Geçen yıllarda The Guardian gazetesinin yaptığı bir söyleşide Liu Dali takma isimli tanığın bildirdikleri ağızda çok acı bir tad bırakmıştı. Liu Dali, Kuzey Doğu Çin’de, hapishane usulü bir çalışma kampında cezasını doldurmakta. Kaya kırmak, halihazırda kesilmiş ağaçları işleyip kürdan yapmak gibi zorlayıcı işleri yapmakta. Anlaşılan o ki, yaptığı tek zorlayıcı iş bunlardan ibaret değil. Zira Dali, kendi ifadesine göre fiziksel iş yapmadığında uykusundan zorla feragat ettirilip 12 saat boyunca adı verilmemiş bir DVO için gold farm etmeye zorunlu bırakılıyor. Belirlenen çıtayı aşamadığı takdirde, gardiyanlardan ağır şekilde fiziksel şiddet görüyor.
Yarın bir gün şunun şurasında bir oyun diyebileceğimiz, fakat çok severek ve kendimizi adayarak oynadığımız bir DVO’da, ola ki zora düşersek şunu unutmayalım. İllegal yollarla satın aldığımız oyun içi paralar sonucu başımıza gelebilecek en kötü şey hesabımızın banlanması değildir. Başımıza gelebilecek en kötü şey, ben sadece oyun oynuyorum diyerek bambaşka bir coğrafyada köleliğe, mafyaya ve bununla ilişkisi olan pek çok insan suçuna ortak olabilme ihtimalidir.
Bir daha düşünelim.