Silmarillion Antolojisi’ne son sürat devam etmekteyiz! Geçtiğimiz iki yazıda parça parça da olsa Valar’ı tanımış ya da en azından bir kez daha hatırlamıştık. Bugünkü yazımızda da herhangi bir olaydan ziyade birkaç karakterden daha bahsedeceğiz. Kitaptaki sıraya göre gidiyoruz, dolayısıyla Valaquenta’da sıradaki konumuz Maiar. Olaylara hızlıca geçmek istediğim için bu yazıda yalnızca Maiar’dan bahsetmeyeceğim, bir de düşmanlardan minik bir bahsedeyim diyorum. Yalnız, çok konuşursam beni durdurabilecek kimse olmadığı için başınızı şişirirsem şimdiden affola. Hehe.
Hatırlarsınız ki Eru’nun yarattığı ruhların Valar ile sınırlı olmadığından önceki yazılarda bahsetmiştim. Valar ile aynı ruhtan olan fakat mertebe olarak Valar’dan aşağıda olan ruhlar da var, onlara Maiar deniyor. Maiar, Valar’a Eru’nun hayalini gerçekleştirmede yardımcı oluyor.
Maiar
Maiar’dan biri olan Ossë, tam burada Denizlerin Efendisi olarak bilindiğini açıkladığım Ulmo Ulubôz’un takipçisidir. Aynı Ulmo gibi, Ossë de Orta Dünya’daki denizlerin efendisidir. Yalnız o Ulmo’nun ilgilendiği kısımdan yani derinlerden ziyade kıyılarla ilgilenir, Manwë’nin rüzgarları ona keyif verir. Denizcilerle dost olsa da denizciler ona pek güvenmezler zira tavırları pek çabuk değişir. Ruhunda karanlık bir kısım olduğunu da inkar edemem ayrıca, Arda’nın ilk zamanlarında kısa bir süre de olsa Melkor’a hizmet etmeye yanaşmıştır. Tabii ki kendi içinde yaşadığı bir ikilemden dolayı değildir bu zira Melkor usta bir manipülasyoncudur ve onu yanına çekebilmek için ona birçok vaatte bulunmuştur- Ulmo’nun krallığını kendisine teslim etmek gibi.
Uinen’di eşi, Denizlerin Hanımı; gökyüzünün altında uçsuz bucaksız serilen denizler boyunca uzanır, dağılırdı saçları.
J.R.R. Tolkien, Silmarillion, İthaki Yayınları, Çev:Berna Akkıyal
Fakat Denizlerin Hanımı olarak bilinen eşi Uinen, Ossë’nin aklını başına getirip onu Melkor’un elinden kurtarmıştır. Akabinde Ossë, bir anlığına da olsa aklının çelinmesine müsaade verdiği için pişman olmuştur. Önce Ulmo, sonra da Valar tarafından affedilmiştir.
Teleri Elfleri‘nin Uinen ve Ossë’ye büyük saygısı vardır. Alqualondë’deki akraba kıyımından sonra Uinen, Teleri için yalnızca gözyaşı dökmekle kalmamış, ayrıca bir tufan yollayıp çalıntı gemileri batırmıştır. Konu dışına çıktım yine, değil mi? Ñoldor’u anlatmak için sabırsızlandığım yavaştan belli oluyor sanırım.
Gelgelelim Melian‘a. Gwendeling, Lúthien Tinúviel’in annesi, Doriath‘ın kraliçesi, Elu Thingol’ün eşi… Estë ve Vána’nın hizmetindeki bir Maia’dır kendisi. Çoğunlukla Lórien’in Bahçeleri’nde yaşar. Bülbüllere şarkılar öğretmiştir. Hatta denir ki o Lórien’de şarkı söylemeye başladığı vakit her şey susar ve onu dinler. Bunun yanında, Lorien sakinleri arasındaki en güzel, en bilgili ve en büyüleyici olanın o olduğu söylenir. Orta Dünya’nın ormanlarını sevdiği için sık sık oraları gezmeye gelir.
Son olarak bir de hepimizin çok yakından tanıdığı bir Maia’dan bahsedelim: Olórin. Böyle deyince tanımamış olabilirsiniz, bir de şöyle deneyelim: Mithrandir. Yine olmadıysa, farklı bir şekilde deneyelim. Gandalf. Tüyler diken diken. Maiar arasındaki en bilge olan odur. Yalnız yaşamının büyük bir çoğunluğunu Elflerin gözüne görünmeden geçirmiştir, o yüzden Quenta Silmarillion’da Olórin’den pek bahsedilmez. Neyse ki biz onu çok yakından tanıyoruz.
(…) Bilmezdi Elfler de, Olórin’in kalplerine doldurduğu bilgelik çağrısının nedenini yahut hoş hayallerin kaynağını. İleriki zamanlarda dostu oldu tüm Ilúvatar Çocukları’nın ve merhametini esirgemedi acılarından; onu dinleyenler sıyrılıp arındılar kederden ve içlerindeki karanlığın yarattığı kuruntulardan.
J.R.R. Tolkien, Silmarillion, İthaki Yayınları, Çev:Berna Akkıyal
Quenta Silmarillion‘da bahsi pek geçmiyor olsa da ben bahsetmeden geçersem üzüleceğim bir Maia daha var, o da Saruman. Gerçi onu da zaten tanıyoruz, değil mi? Bilmediğimiz bir şey varsa o da Saruman’ın en başında Aulë‘nin hizmetinde olduğudur diye düşünüyorum. Öyle işte, adı da Curumo idi hatta: “Becerikli olan” manasına gelirdi. Düşman olarak mı yazsam bilemedim aslında zira biz onu düşman olarak tanısak da o en başında Sauron’a karşı kurulan Ak Divan‘ın şefiydi. Hakkını yemek olmaz. Onun için ne tamamen iyi ne de tamamen kötü diyebiliyorum.
Düşmanlar
Melkor diyerek başlayalım buraya da. Zaten tüm yazılarda biraz biraz yer vermiştim ona, o yüzden başka nelerden bahsedebilirim pek bilmiyorum. Yalnız Melkor şu an bilmemiz gereken en önemli düşman, buna emin olabilirsiniz. Zira birçoğumuzun daha yakından tanıdığı Sauron, Quenta Silmarillion’un büyük bir kısmında yok. Zaten Melkor da onun efendisi. Çok sabırsızlandım tamam, tek tek geliyorum şimdi hepsine.
Morgoth ismiyle de anılır, bu ismi ona Ñoldor Elfleri vermiştir. Belki de Melkor’dan en çok çeken elfler oldukları içindir, bilemiyorum. Gücünü her daim kötülüğe kullanmıştır. Arda’daki bütün canlıları manipüle etmeye kalkışmış, neredeyse hepsine bir kötülüğü dokunmuştur. Bunun sebebi de Arda’ya göz dikmesidir. Kibirlidir, acımasızdır, öfkelidir, karanlıktır. Işığı arzular.
Işığa duyduğu arzuydu onu başta yoldan çıkaran ama kendi ışığına sahip çıkamayınca ateş ve gazaptan geçip ağır ağır, müthiş bir yangına, karanlığın içine girdi. Arda üzerine çöken kötülüğünde en çok işte bu karanlığı kullanıyor ve bu dünyada yaşayan tüm canlıları titretecek bir korkuyla dolduruyordu o karanlığı.
J.R.R. Tolkien, Silmarillion, İthaki Yayınları, Çev:Berna Akkıyal
Melkor’a hizmet eden Maiar da vardır elbette zira Melkor’un güç ve ışık için duyduğu açgözlülük o denli büyüktür ki etrafındakileri de kolayca kandırabilir. Melkor’a hizmet eden Maiar’dan biri Valaraukar‘dır. Fakat biz onları daha çok Balrog ismi ile biliriz. Yani Balrog yaygın kanının aksine tek bir canavara verilen isim değildir, Balrog(lar) da aynı Valar gibi yüce varlıklardır. Gandalf tarafından öldürülen Balrog’un ismi de hatta Durin’s Bane’dir.
Son olarak bir de Gorthaur’dan bahsedelim. Yani… Sauron. En başında tıpkı Saruman gibi Aulë’nin hizmetkarlarından biri olan Gorthaur, Melkor’un gücüne ve manipülasyonlarına aldanıp onun tarafına geçen en önemli Maiar’dan biridir. Aulë’nin hizmetindeyken Mairon ismi ile anılırmış hatta. Melkor’un Arda’da gerçekleştirdiği neredeyse tüm kötülüklerde yanı başında duran o olmuştur. Bir de unutmadan, çok çok önemli bir bilgi: Sauron, Yüzüklerin Efendisi olarak da bilinir, zira güç yüzüklerini yapması için Eregion Elfleri’ni ikna eden o olmuştur ve One Ring dediğimiz, uğruna ne kayıplar verdiğimiz o yüzüğü de kendisi yapmıştır. Nasılız? Tüyler yine diken diken, değil mi?
Böylelikle Valaquenta sona eriyor. Bizler de Tolkien’e teşekkür mahiyetinde minik bir selam veriyoruz. Tabii ki Valaquenta’nın bitmesiyle Silmarillion Antolojisi bitmiyor. Eee, Quenta Silmarillion için hazır mısınız?
Ben çok sevdim bu işi ya. Gerçekten, arkadaşlarımın başını ağrıtacağıma böyle ara ara gelip Silmarillion Antolojisi’nde deşarj olmak iyi oluyor. Eh, benim mutlu olmamla bitmiyor bu işler elbette: umuyorum ki sizler de keyif alıyorsunuzdur. Bugünlük benden bu kadar. Bir sonraki yazıda, Günlerin Başlangıcı’nda görüşmek üzere!