Uzay seyahatinin, uzay keşiflerinin hepimizin ağzını sulandırıyor olmasının bir sebebi var. Gördüğümüzün arkasında yatanları öğrenmek, çok insani bir tutku. Üstelik bunun da ötesinde bir mecburiyetten de söz etmek mümkün. Kaynaklarımızın sınırlı olduğunu, bir noktada üzerinde yaşadığımız gezegenin öyle ya da böyle bir son kullanma tarihine toslayacağını biliyoruz. O tarih geldiğinde, uzay hakkında ne kadar çok şey biliyorsak, o kadar iyi olacak.
Ancak öte yandan, uzay seyahati konusunda son yıllarda yapılan atılımların gelişme hızının düştüğü de tartışmasız bir gerçek, ve bunun da sebebi var. Uzay programları pahalı şeyler arkadaşlar. Bir kere atmosferi aşabilecek taşıtlar ve parçaları, seri üretilmiyorlar. Çok kolay inşa edilmiyorlar. Ve bir kere kullanıldıktan sonra da çöpe gidiyorlar.
İşte SpaceX ve onun müthiş patronu Elon Musk geçtiğimiz gün bunu değiştirdi. Daha öncesinde Uluslararası Uzay İstasyonu’na yönelik bi destek operasyonunda kullanılan Falcon 9 roketinin ilk safhası -ki, ilk safhalar roketlerin giderinin %80’ini oluşturuyor-, geçtiğimiz aylarda okyanustaki platformuna indirilmişti. Buradaki amaç, Falcon 9’ın tekrar kullanılabilir olduğunu ispatlamaktı, bu defter de işte 30 Mart itibariyle Falcon 9 yine yörüngeye yollanınca kapandı.
Elon Musk durumu “uzay keşfinde devrim yaptık” diye açıklıyor, ve zırnık haksız değil. “Roket indi, kalktı, n’oluyor?” diye düşünüyorsanız dahi çok basit bir denklem var burada. UUİ ya da benzeri yörünge istasyonlarına ikmal yapmak %80 oranında daha ucuz artık. Bu da genel olarak, uzayda uzun süreli bir görev idame ettirmeyi ucuzlaştırıyor. Böylelikle hem daha uzun süren görevlerin önü açılıyor, hem de artan bir bütçe var.
SpaceX geliştirdiği Falcon 9’u muhtemelen NASA, ESO ve türevi kurumlara satacak. Elbette bu yarın olmayacak. Gelecek ay da olmayacak. Ama Musk’ın da dediği gibi, gerçekten bir viraj dönüldü an itibariyle. Cümlemize hayırlı, uğurlu olsun!