Bekledik, bekledik, yine bekledik… Butcher’ın Becca’nın ölümünden sonra nasıl bir yol izleyeceğini, Homelander’ın kan bürümüş gözlerle kameraların karşısına geçip gerçek kendini daha ne kadar saklayabileceğini, Vought’un kirli ellerini örtbas etmek için başka neler yapabileceğini ve bizim oğlanların Seven karşısında nasıl elle tutulur bir koz elde edebileceğini bekledik. İki yıl aradan sonra The Boys’un üçüncü sezonu çıktı ve sanki dünmüş gibi kaldığımız yerden devam ettik. Beklediğimize değmişti, yeni sezon tüm çekiciliğiyle bizi sarıp sarmaladı; beklentilerimizi yavaş yavaş karşıladı. Boys’un bu uzun aradan sonra seyirciyi bıraktığı yerden bu kadar kolay alıp götürebilmesi, ya geçen sezon ne olmuştu da bu noktaya geldik dedirtmeden dikkatleri üstüne toplayabilmesi, bir dizi için gerçekten büyük bir başarı. Bu bir başarı ama biz yine de çok bekledik ve Amazon’da da birileri bunu fark etmiş ki Boys evreninde geçen bir animasyon serisine imza attılar: The Boys Presents: Diabolical.

Diabolical, bu senenin mart ayında The Boys’un spin-off‘u olarak yayınlandı ve sekiz bölümlük tek sezonla sona erdi. Antoloji kıvamındaki bu seri, Boys evreninde geçen birtakım meseleleri anlattı. Yer yer ana seriden tanıdık yüzleri de gördüğümüz bu antolojide her bölüm birbirinden farklı yazarlar-çizerler kendi meşrebinde ve tarzında animasyon teknikleriyle, Boys’un eleştirel dilini de üslubuna yediren bölümlere imza attı.

İki sezon arasındaki iki yılı beklemekten bizim kadar sıkılan, Boys’un yapımcı kadrosu, üçüncü sezondan önce gelecek kısa bir yapımla evreni biraz genişletmek istemiş. Seth Rogen ve Evan Goldberg de önlerine Animatrix’i koyarak bunun benzerini Boys evreni için yapmaya karar vermiş. Ne kadar başarılı oldukları tartışılır çünkü ne lore’u hamuru yırtmadan genişletmişler ne de izlerken hayran bırakan bir şölen düzenlemişler. Önlerinde Love, Death&Robots gibi bir örnek varken bu yaptıkları “Netflix’in varsa Amazon’un da olsun ama the Boys temalı olsun” gibi basit bir motivasyon gibi duruyor ama bunu yaparken pek taş üstüne taş koymuş da değiller. Yine de izlemeye değmez demiyoruz, bu diziyi Boys takipçilerine de illa ki tavsiye edeceğiz. Hatta belki de yapımcıların talebi, onayın alınması, icraata geçilmesi ve yayın yapılması arasındaki süreci dar bulup, geniş bir zamanda daha vurucu bir sezon çıkabilirdi diyoruz. Ne de olsa emeği geçenlerin bizde hatırı sayılır bir kredisi var. Tabii biz böyle desek de dizinin yapımcısı Eric Kripke sadece bazı bölümleri canon’dan kabul ediyor. Hadi bir de bölümler hakkında spoiler vermeden birkaç kelam edelim.

Laser Baby’s Day out isimli ilk bölümün yazarları bizzat Seth Rogen ve Evan Goldberg. İlk sezonda Butcher’ın, güvenlik görevlilerini ikiye bölmek için kullanıp bıraktığı, gözlerinden lazer çıkaran bebeğin bir benzerine de bu bölümde rastlıyoruz. Butcher, kullanım kılavuzunu okumuş da bir düğmesini bulmuş gibi lazeri kontrol edebilmişti, burada ise kimse bu özelliği nasıl kontrol altına alacağını bilemediğinden, bebek diğerleri için tehlike arz ediyor. İlk bölüm tam olarak; süper güçler içeren bir “Bebek Firarda” hikâyesi. Bu bölümde çizimler ve anlatım tarzı klasik Looney Tones bölümlerini andırıyor, sırf bu yüzden nostalji sevenlerin ilgisini çekebilir ama aynı zamanda Happy Tree Friends’ten görmeye alışık olduğumuz vahşet dolu ölümler de bölüm içinde bolca var.

An Animated Short Where Pissed-Off Supes Kill Their Parents isimli ikinci bölüm de resmen Boys evreninde geçen bir Rick and Morty bölümü gibi. Çizimler ve anlatım tarzı tamamen oradan fırlamış ve tabii ki bu bir tesadüf değil çünkü bu bölümün yazarı Justin Roiland aynı zamanda Rick and Morty’nin yaratıcılarından biri. Bu bölümde aileleri tarafından, güçleri işe yaramaz bulunup bir süper kahraman yetimhanesine bırakılan bir grup gencin, kendilerine yaptıkları yüzünden ailelerinden intikam almasını izliyoruz. Baştan söyleyelim; gençlerin gerçekten çok garip güçleri var. Ayrıca bu bölümde çok ufak bir Homelander cameo’su var.

I’m Your Pusher isimli üçüncü bölümde Butcher ve Hughie, kahramanların torbacısını buluyor ve ona şantaj yapıyor. Bu bölüm esinlenme falan değil, olduğu gibi çizgi romandan alınmış. Hikâye Garth Ennis’in ve çizimler de Darick Robertson’ın. Bu bölümü izleyince insan, Boys başından beri Invincible gibi bir animasyon dizi olsa nasıl olurdu demekten kendini alamıyor.

Boyd in 3D‘de Avrupa çizgi romanlarından fırlama çizimler ve Black Mirror’da çokça gördüğümüz bir teknoloji ve medya eleştirisi var. Vought’un ürettiği bir bakım kremiyle, kullanan kişinin istediği yüz hatlarına sahip olabildiği bu bölümde, bu kremi bir şekilde kullanan iki kapı komşusunun bir çift olması ve influencer’a dönüşmesini izliyoruz. Bu çift zamanla şöhretin yan etkilerine maruz kalıyor. İçerdiği mesajla birlikte bu bölüm akılda kalanlardan biri oluyor.

BFF’s de Awkwafina’nın yazdığı bir bölüm. Şehre yeni taşınan Sky adlı bir kızın v bileşenine ulaşmasını ve güç kazanmasını anlatıyor. Bu bölüm hakkında söylenebilecek pek fazla bir şey yok ancak şunu diyebiliriz; bokta boncuk aramanın tam olarak karşılığı bu bölümde mevcut.

Nubian vs Nubian bölümü; aşk, evlilik, boşanma gibi kavramları; süper güçlü bir anne babanın, güce sahip olmayan çocuklarının gözünden izlediğimiz anime tadında bir bölüm. Ayrıca Vought’a çalışan kahramanların ne kadar iki yüzlü olduğunu tekrar görüyoruz.

John and Sun-Hee adlı bölüme yaşlı bir çift ismini veriyor. John Vought’ta çalışan bir temizlik görevlisi ve Sun-Hee de pankreas kanserinin son evresinde bir kadın. John bir şekilde iş yerinden v bileşeni çalıp bunu eşine enjekte etmek istiyor. Duygu yoğunluğu fazla, içleri titreten bir bölüm.

One Plus One Equals Two da son bölüm. Eric Kipke’nin, net olarak canon’dan kabul ettiği bu bölüm, Homelander’ın ilk görevi, bir kurtarma operasyonu hakkında. Bu bölümle birlikte Homelander’ın başlangıç noktasının, şu an bulunduğu yerden epey farklı olduğunu görüyoruz. Black Noir, Madelyn Stilwell ve Stan Edgar da Homelander’ı şu an bulunduğu yere getiren karakterler olarak karşımıza çıkıyor.

Tek sezonluk animasyon dizimiz bundan ibaret. Başta, bir iki cümleyle bölümleri teker teker ele almak gibi bir niyetimiz yoktu ama baştan sona izleme niyeti olmayanların da ilgisini çekebilecek olan bölümü aradan seçip, diğerlerine sonradan bakmak isteyebileceğini düşündük. Yani, Boys sizin için en çok Homelander ve Butcher karakterleri çevresinde bir şey ifade ediyorsa özellikle üçüncü ve sekizinci bölümler size göre. Boys kendi başına bir dizi olmasa, Diabolical’ı ne kadar severdik veya halihazırda Boys hayranı olmayan birine bu diziyi tavsiye edebilir miyiz bilemiyoruz ama bir hafta boyunca Boys’un yeni bölümünü sabırsızlıkla bekleyenlerdesiniz, bir açıp bakmanızı kesinlikle tavsiye ediyoruz.

Author

Sabah kuşağı çizgi filmleri müdavimi.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.