4 Kasım 2016 tarihi sizin için bir şey ifade ediyor muydu? Bence bu tarihten sonra etsin. Zira kuvvetle muhtemel, 4 Kasım 2016’da Netflix gerçekten artık komikleşmeye başlamış “Efsane Diziler Panteonu”na yeni bir klasik ekleyecek. Bunu da her zamanki gibi, yine mühür bir yaratıcıyla, onun en iyi yaptığı şeyi uzun dizi formatına aktararak yapacak. 4 Kasım 2016’yı bir yere not edin, zira o tarihlerde The Crown çıkacak.
Başrolleri Claire Foy (Little Dorrit, Crossbones), Matt Smith (Doctor Who, Terminator: Genisys), Vanessa Kirby (About Time, Jupiter Ascending), Jared Harris (Mad Men, Fringe), John Lithgow (Dexter, Rise of the Planet of the Apes) ve Greg Wise (Sense and Sensibility, Johnny English) tarafından paylaşılan, yazarlığını da The Queen, The Deal, The Special Relationship gibi politik dramalarla ödüllere artık Mahmut demeye başlamış olan Peter Morgan’ın yaptığı The Crown’dan söz ediyoruz.
Dikkat ettiyseniz diziyle ilintili olan herkesi ve şecerelerini yazarken, beraber bir paragrafı heba ettik. Çünkü öyle bir dizi The Crown. Ve ne hikmetse, bu izlediğimiz ikinci fragmanında da, bu yetenek sülalesine yakışır bir dizi olarak gözüküyor. Yani gerçekten, Netflix çektiği her şeyin bu kadar berrak, duru ve kaliteli gözükmesini nasıl sağlıyor, bir gün öğrenmek istiyorum. Narcos’undan Daredevil’ına, Easy’sinden Ranch’ine kadar, her şey niye böyle pırıl pırıl?
Bu arada yeri gelmişken, şunu da demek istiyorum: 2016 dizi bakımından niye böyle tokatlarla koşuyor sene başından beri? Yani gerçekten inanılmaz, Netflix hayatının atağını yaptı; Hulu ve Amazon gibi muadiller de ayak uydurdular. HBO, FX ve AMC “höst, biz de varız burada” dediler, onlar da silkelendiler. Karasal yayın yapan kanallar bile Blacklist, This Is Us gibi yayınlarla birer at attılar yani yarışa. BBC de işin içine dahil olunca, 2016 boyunca müthiş diziler izledik. The Crown gelsin, onu da izleyelim, onu da beğenelim, sonra iş yılın sonunda 2016’nın en iyi dizilerini yazmaya gelince boş boş bakalım ekrana. Oh!