5) What If… Strange Supreme Intervened?
İlgi Çekicilik: Listenin bu noktasından sonra ilgimiz dikkatimiz artmaya başlıyor. Şimdi her şeyden önce sezon finali bu bölüm. Önceki sezonun finalinde Guardians of the Multiverse’ün kurulduğunu düşünürsek finallerin ilgi çekmesi elzem oluyor. Bir de ilk sezonda hikâyesi yarım kaldı diyebileceğimiz Strange geri geliyor. “Kötü Strange’in” hikâyesini sonlandıracağı için ayrıca önemli. Peggy Carter’ın en güçlü versiyonunu görmek hoşuma giderdi diyenler puana +1’ini eklesin bu arada. (7/10)
Sürükleyicilik: Sonunda ne olacağını tahmin etsek de merak etmekten kendimizi alıkoyamayacağımız bir bölüm bu. Carter’ın bölüm içinde edindiği takım arkadaşıyla ve Strange’in mekânında yaptığı bir hamle ile ortalığı cümbüşe çevirmesi sonucunda temposunu pek kaybetmiyor. (7/10)
Ekstralar: Anime tarzı devasa, ışıkların saçıldığı savaşlar izlemek isteyenler için iyi bölüm. Sonunda da Loki dizisinin finalini izleyenleri minik bir sürpriz bekliyor diyebiliriz. Bunlar genelgeçer artılar olmadığı için bu kriteri boş geçiyoruz. (0/10)
Tat Kaçıranlar: Strange’in böyle bir yalan muhabbetine girip Peggy’nin karşısında durmayacağını düşünmesi saçma. Killmonger gibi güçlü bir karakteri tek hamlede kaybediyoruz, cameo yapıp kaçmış oluyor yani. 1. sezon finalindeki güzide ekip savaşından ziyade Peggy’e odaklanan bir durum var burada, Peggy hayranları bayram edecektir bu sezon. Sezon finalinden önceki 1602 bölümünün “Devam edecek” yazısıyla bitmesi de tadımı kaçırdı bu arada, sonuçta o evren değil Peggy’nin macerası devam etti. İnsanları umutlandırmaya gerek yok sevgili Marvel. (-4)
Toplam: 10
4) What If… Hela Found the Ten Rings?
İlgi Çekicilik: Hela ve Ten Rings… MCU’da yeterince görmediğimiz ve inanılmaz potansiyele sahip iki kaynak. Hela güçleri Odin tarafından alınıp Dünya’ya yollanıyor ve orada Ten Rings’le karşılaşıyor. Örgütle değil de halkalarla karşılaşan ilk kişi olacağını sanmıştım bölüm ismini gördüğümde. Bunun hâlâ daha ilginç olduğunu düşündüğümden 3 puan kırıyorum kendisinden. (7/10)
Sürükleyicilik: Hela’nın azıcık daha gücü olsa daha iyi olabileceğini düşündüğüm bölüm tempo olarak What If…? 2. sezon ortalamasının üzerinde. Eğitim aldığı kısım dışında Cate Blanchett’ın Hela’sı bizi sürükleyip götürüyor. (7/10)
Ekstralar: Öyle bir ses ki, sürükleyiciliği bile etkileyebiliyor. Evet, Cate Blanchett. Hela’yı yeniden görmek bir artı ama Blanchett’ın sesinden duymak daha büyük bir artı. Üstüne Hela’yı anlaşılabilir bir karakter yapmak için uğraşmışlar. What If…? standartlarının aksine bir karakter gelişimi izliyoruz bu bölümde. (6/10)
Tat Kaçıranlar: Maalesef artısı kadar eksisi de var bölümün. Hela yeryüzüne iner inmez Ten Rings’in onu karşılaması bir enteresan. “Kadının fendi erkeği yendi” şeklinde bir hareketle Wenwu’yu indirdi ama halkaları alamadı, yani kaçması ve Ta Lo’da eğitim alması gerekti. Eğitim sekansı karakter gelişimini sağlasa da tempoyu baya düşürmüş oldu.
Dizi elindeki kaynaktan en iyisini çıkartmayı da başaramamış. Hela ve Ten Rings gibi derya deniz iki konsept varken bunları “Hak edenin kaldırabileceği kask” ve “Ta Lo’ya girişte labirent orman macerası” gibi daha önce gördüğümüz şeylerle sunmaya çalışmışlar.
Ayrıca kuzeye gideceğim diye yola çıkan Hela, Harry Potter’dan fırlama hayvanın lafını dinleyip neden yolunu değiştirdi? Tamam What If…?’te mizahın dozunun fazla olmasına alışkınız ama Shang-Chi filminde bu hayvancağızla Ben Kingsley’in karakteri iletişim kuruyordu, Hela o kadar absürt biri değil ki. (-8)
Toplam: 12
3) What If… Nebula Joined the Nova Corps?
İlgi Çekicilik: Nebula’nın “uzay polisi” olduğu bir hikâye, benim What If…?’ten tam olarak görmek istediğim şeyi yansıtıyor. Uzayda geçen What If…? maceralarının bir diğer avantajı galaksinin farklı köşelerindeki CGI canavarı bir sürü karakteri animasyonun gücü ile kolayca bir araya getirebilmesi. Bu bölümde de bunu görüyoruz, hem de karanlık bir Xandar atmosferinde. (8/10)
Sürükleyicilik: Nebula’nın bir cinayeti aydınlatmaya çalışmasını izliyoruz. Sonra gidip bir suçluyla iş birliği yapmak durumunda kalıyor. Finalde ise daha büyük bir aksiyon bizi bekliyor. Diğer What If…? bölümlerinin aksine aksiyon/heyecan konusunda çeşitlilik gösteren, polisiyeden Howard the Duck’ın silah tuttuğu sahnelere varan genişlikteki bir kapsama sahip bu bölüm, oldukça sürükleyici. (8/10)
Ekstralar: Howard the Duck bu dizide hep tutuyor. 1. sezonda çok gördük diye cılkını çıkartacaklar mı demiştim ama bu sefer yapmamışlar, tek bölümle atlatıyor What If…? 2. sezonu.
Görsellik bu bölümde ayrı bir hoşuma gitti, çünkü güneşe erişimi kısıtlanmış ve kaos içerisindeki karanlık bir gezegen atmosferine MCU’da kolay kolay rastlayamıyoruz. Polisiye de bu görselliğe çok uyuyor. (3/10)
Tat Kaçıranlar: Atmosfer karanlık olsa da, senaryo aynı ciddiyete erişemiyor. Nebula’yı kumarhanede nasıl hemencecik tamir ettiler anlamıyoruz mesela (ve What If…? bunu çok yapıyor). Howard the Duck’ın Nebula’ya yardım etme motivasyonu ise alkol ruhsatının elinden alınacak olması oluyor. Xandar’da alkol ruhsatı mı, Türkiye demek istediniz herhalde?
Jude Law’ın Yon-Rogg’u da bir yamuk yapacağını aşırı belli ediyordu. Neyse ki bölüm kendi içinde güzel bir plot-twist yaparak bunun üzerini kapatıyor biraz. Ve evet, Yon-Rogg aslında Captain Marvel’da gördüğümüz bir karakterken burada yer alabiliyor. İşte alternatif evrenler, işte animasyonun gücü, işte What If…? 2. sezon sayın seyirciler! (son cümledeki coşkunun nota etkisi olmamıştır. (-6)
Toplam: 13
2) What If… Iron Man Crashed Into the Grandmaster?
İlgi Çekicilik: 2. sıradaki bölüm için oldukça düşük gelebilir bu puan, çünkü “Iron Man Grandmaster’la Savaşsaydı Ne Olurdu?” denince zihnimde pek bir şey oluşmuyor. Fakat bu evren New York Savaşı sonrası ülkesine dönemeyip Sakaar’a düşmesine bağlanıp alternatif bir Planet Hulk hikâyesine dönüşünce işler ilginçleşiyor. Bölümün ismi zaten “Iron Man Sakaar’a Düşseydi Ne Olurdu?” olmalıymış bence. (5.5/10)
Sürükleyicilik: Müthiş. Önceki bölümde aksiyon sahnelerinin çeşitliliğini övmüştüm, burada o da yok. Başlangıçta ve bitişte iki adet araba yarışı izliyoruz ve bu bölüm içerisinde iki kez araba yarıştırmasına rağmen çok sürükleyici! Tony Stark ve Grandmaster gibi iki alaycı karakterin buluşmasıyla artan eğlence dozu da bunda fazlasıyla etkili. (9/10)
Ekstralar: Tony’i özlemişiz. 2. sezonda pek rolü yok, bu kadar başrolde olduğu başka bir bölüm de yok. Şakalarını abartmasına rağmen güzel ve özellikle bölümün çıkış noktası çok güzel. Zorlama veya uydurma bir şey değil, gerçekten Tony o gün dönemeseydi olabileceklere odaklanıyor. MCU’nun kilit anlarından birinden türetilmiş. (3/10)
Tat Kaçıranlar: Tony’nin şakaları bir tık abartılı. Uzay gördüğü için yaşadığı anksiyete üzerine film çekilen karakter, oldukça rahat takılıyor Sakaar’da. Karakter motivasyonları da sallantıda tabii. Tony de Gamora da hızlı değişimler geçiriyorlar. Tony o kadar değişiyor ki finalde uzayda nefes aldığını bile görebiliyoruz!? Ha bir de, hızlıca tamir edilen robotumuz bu bölümde de bizlerle. (-3)
Toplam: 13.5
1) What If… the Avengers Assembled in 1602?
İlgi Çekicilik: Başlık kendisini çok iyi anlatıyor bence! Avengers’ı geçmiş çağlarda hayal ediyoruz yahu, oldukça sağlam bir What If…? bu. Marvel’ın halihazırda böyle bir çizgi romanı olması da ilgiyi arttıran sebeplerden. Ancak saf olarak bu evrene odaklanmıyor, What If…? 2. sezonun devamlılığına dâhil olan, işin içine multiverse mevzusunun karıştığı bir konusu var. (8/10)
Sürükleyicilik: Her yerde tanıdık karakterler var ancak hepsini farklı bir şekilde görüyoruz. 1602 senesinde hangi özelliklerini nasıl kullandıklarını inceliyoruz. Sırf bu durumdan ötürü zaten gözlerimizi ekrandan ayırmak zorlaşıyor. E bir de kim olduğunu bilmediğimiz “Öncü” karakteri finalde olacakları merak ettiriyor. Dolayısıyla oldukça sürükleyici bir bölüm diyebilirim. (9/10)
Ekstralar: Steve Rogers’ın Robin Hood olması şahane! Adam o devirde de kanun düzenine aykırı takılıyormuş. Ant-Man çok iyi olmuş. Bir yanda süper güçler kullanılırken bir yanda eskrim yapılmasını da acayip tatlı buldum. Bölüm Loki’nin oynadığı Shakespeare tiyatrosu ile açıldı, Thor’un Şekspriyenliği’ni düşününce oldukça iyi detay. (2/10)
Tat Kaçıranlar: Geçmişe böyle göz atıyorken, Tony Stark’ın ileri teknolojilerle imtihanını eğlenerek izliyorken, dönemin teknolojisini daha iyi anlayabilmek, Pym Particles o dönemde nasıl işliyor görebilmek isterdim. Watcher’ın Peggy’i bu “davadan” vazgeçirmek için dil dökmesinin ardından “Aslında tüm olacakları biliyordum” demesini pek hoş karşılamadım. İlk sezonda kendisi hedef hâline gelmeden olaylara müdahale etmeyen Watcher, yine köşede izleyebilirdi.
Finalde “Öncü’müz” Steve Rogers çıktı, hem de Infinity War’daki hâlini görünce dedim ki acaba Endgame sonundaki zaman paradoksuna gönderme mi yapacaklar? Yer yer MCU’nun kendisiyle dalga geçen What If…? aynı anda iki Cap’in yaşamış olma ihtimaline göz mü kırpacak? Maalesef o da olmadı. (-5)
Toplam: 14
What If…? 2. sezon dosyasını böylelikle kapatıyoruz. Bu kadar yorumlamaya değdi mi bilemiyorum, çünkü 1. sezonun altında kaldığını düşünüyorum genel olarak. Akılda kalıcı daha fazla bölüme sahipti bence ilk sezon. Bu sezonun fazlaca Peggy Carter üzerine kurulması da enteresandı. Underrated bu karakterin Agent Carter dizisi de underrated kaldığı için kendisini hem de Hayley Atwell performansıyla bu kadar fazla görmek güzel, umarım kendisine zamanında atlanmış hak teslimi yapılmış gibi hissediyordur. Seyirciler de beğenmiş olacak ki What If…? 2. sezonun en kritik ismi oldu kendisi.
3. sezon fragmanı ve görsellerinden de anlaşılacağı üzere What If…? bu seslendirme ve animasyon noktasındaki standartını koruyacak gibi görünüyor. Bölümlerin işleyişi de genel olarak benzer, giriş ve sonuç kısımlarında sağlam aksiyon, arasında yine dövüş, kovalamaca veya ajanlık içeren ufak hareketli bir sahne içeren yapıları var. Özellikle büyülü ve sihirli karakterler savaşıyorken gidişat daha belirgin oluyor. Zaten bu yapının dışına çıkabilen bölümler de listenin en yukarılarında yer aldı diyebiliriz.
Eğer ki buraya kadar okuduysan veya scroll’ladıysan çok teşekkürler sevgili okur. En sevdiğin What If…? 2. sezon bölümünü yorumlara yazarsan daha da müteşekkir olurum. Yazıda katılmadığın görüşleri sebepleriyle bahşeder, diğer geek’lerle bir tartışma ortamı yaratırsan, teşekkürlerimi anlatacak kelime bulamayacak hâle gelirim. Yeni bir What If…? sezonunda görüşmek dileğiyle – yapımcılara bir not: lütfen Rocket Raccoon’u görelim sıradaki sezonlarda.