Fantastik edebiyatın prensi, rock yıldızı, tillahı olan Neil Gaiman’ın aynı isimli kitabından uyarlama olan American Gods dizisi sonunda geldi millet! Geçtiğimiz sene onuncu yıl edisyonu ile İthaki’nin klas basımıyla kütüphanelerdeki yerini tekrardan almış olan eser, bu sefer de uyarlamasıyla ekranlarımıza kadar geldi. İlk bölümüyle Starz’da izleyiciyle buluşan American Gods üzerine kısa bir değerlendirme yapalım mı o halde, ne dersiniz?

Ön Not: Çok spoiler istemiyorsanız başlıklara bakarak, okuyup okumak istemediğiniz maddelere ona göre göz atın deriz.

Kısaca: Neyin Nesi Kimin Fesi Bu Tanrılar?

30-american-gods.w1200.h630

Eski ve Yeni olmak üzere iki adet ilahi kişilik tipimiz var. Eski olarak nitelendirilen tanrılar, kaynaklarını antik mitolojilerden almaktalar. Yeni dediğimiz tanrılar ise daha çok dünyevi ve modern olarak tanımlanabilecek teknoloji ve medya ya da para ve şöhret gibi olgularla ilgileniyorlar. İki türden ilkine ait olan Bay Wednesday, tüm Amerika’ya yayılmış ve bu ülkenin geleneklerine uyum sağlamış olan “eski tanrılar”ı teker teker bir grup altında toplayıp, “yeni tanrılar” olarak da bilinen kişilere karşı bir savaş açmayı planlamakta. Çünkü eski güçlerini kaybetmeye başlamışlar.

Bunun yegane sebebi de, her mitolojide mutlaka bir kere karşılaştığımız “tanrıların güçlü kalabilmesi için yarattıklarının onlara tapınması gerekir” kavramından geliyor. İnsanlar -bu durumda Amerikalılar söz konusu- eski tip inançlarını bırakıp daha çok dünyevi hazlara tapınmaya başlayınca (hem metaforik hem de gerçek anlamında kullanıldı bu kısım), Eski Tanrılar’dan Wednesday bunu tersine döndürmeyi hedef ediniyor. Koca bir ülkeyi dolaşırken de yanına yardakçı toplamak birincil ihtiyacı. Bunun için Shadow Moon olarak tanıdığımız baş kahramanımız ile tanıştığı nokta, olayların başlangıcı olarak kabul edebileceğimiz kısım oluyor. Sonrası ise bu Eski ve Yeni’nin savaşına giden yolda çıkacak savaşın getirdiği bütün mubahlıklar etrafında şekillenecek.

 

Hangi Karakter Hangi Tanrıya Denk?

american-gods--stagione-1_notizia

Dizinin ilk bölümünde henüz açıkça öğrenmediğimiz bu detaylar, kitap okuyucuları tarafından gayet iyi bilinmekte. Eğer dizideki karakterlerin mitolojilerdeki hangi tanrısal kişiliklere denk geldiğini dizi devam ettikçe öğrenmek istiyorsanız, bir sonraki başlığa geçebilirsiniz.

  • Wednesday: Ian McShane tarafından hayat verilen Wednesday, Nors mitolojisinden çok iyi bildiğimiz Odin aslında. Shadow ile konuşurken “Bugün günlerden ne?” “Çarşamba.” “Ah, bugün benim günüm.” gibisinden bir diyalog sayesinde bunu Nors mitolojisi tutkunlarının şıp diye anlamaması pek mümkün değil. (Wednesday’in Nordik kökenlerdeki Wodensday karşılığı ve bunun da Odin’s Day olarak meal bulduğunu unutmamak gerek.)
  • Mad Sweeney: Kendisini bir leprikon olarak tanıtan ve bazı arketiplerin aslında yersiz olduğunu belirten Mad Sweeney, İrlanda halk hikayelerinden kopup geliyor.
  • Bilquis: Etiyopya Kraliçesi Sheba’nın yeniden beden bulmuş hali olarak tanıtılan Bilquis, şehvet ağına düşürdüğü adamları bir bakıma bedenine hapsediyor.

Sonraki bölümlerde karşımıza çıkacak olan Mr. Nancy hileci bir Afrikalı tanrı iken, Easter (Paskalya) adıyla eski ve Media adıyla da yeni olarak nitelendirdiğimiz başka ilahi kişilikler de mevcut. Ayrıyetten Yeni Tanrılar kısmından tanıdığımız bir diğer isim Technical Boy ise kitaptaki gibi dijital dünyanın kilolu, nerd ve tuhaf internet trollü gibisinden bir portede değil de; daha çok teknik işlerden anlayan ve jilet gibi tarzıyla asiliğini oraya buraya saçan bir genç gibi yansıtılmış dizide.

 

Açılıştaki Vikingler Ne Ayak?

AGWED

Bölüm başlangıcında izlediğimiz o kanlı savaş sahnesi, kitapta tamamı ile yer alan bir kısım değil ne yazık ki. Ama gel gelelim, eserde anlatılmak istenen “Amerika’ya geliş” olayını iyi özetleyen ve üzerinde yürünecek zemin için iyi bir hazırlık aşaması.

Kısaca Eski Tanrılar’ın göçmenlerin hayalleri ve umutları aracılığı ile nasıl geldiklerini açıklıyor bu giriş. Vanity Fair’de yer alan eleştiri açıklamalarına göre de, birinci sezon boyunca bu “Amerika’ya Geliş” sekansları devamlı olarak bir “soğuk açılış” havasında olacakmış. Bu sekanslarda ana kurguya bağlanan karakterler olacağı da söyleniyor, tabii her birinde değil. Farklı zaman periyodlarında ve farklı göçmen tipleriyle karşımıza çıkacak olan bu açılış sahneleri, çoğunlukla ana hikaye ile kopukluklar da yaşayabilecek demek oluyor bu yani.

 

Alev Alev Bizonlar Diyarı Amerika

26-american-gods-4.w710.h473.2x

Gözlerinden alev saçan bizonu gözden kaçırmadınız umarız? Kitapta Shadow’un kökenlerine dair çok net detaylar verilmediğinden, Neil Gaiman’ın ve dizi yapımcılarının yorumlamalarıyla bir sembol olarak kullanılmış bu bizon. Wednesday’in, Shadow’un annesine yönelik olarak “afro” sözünü kullanması, kitapta verilenlerden daha detaylı bir tanımlama minvalinde. Daha çok sütlü kahve gibisinden bir portrelemeyle açıklanan ve de; ya Yerli ya da Afro Amerikan olduğu konusunda kesin bir çizgiye dahil edilmeyen Shadow için aslında bu açıklama okurlar ve izleyiciler için büyük değer taşıyor. Yerli Amerikan mitolojisinde önemli bir yere sahip olan bizonlar ruhsal, ayinsel ve fiziksel açıdan dizinin sembolizminde kullanılmış. Bazı değerlendirmelere göre de gözlerinden alev saçan bizonu görmemiz, aslında Yerli Amerikan mitolojisinde dair çok fazla şeye tanıklık edeceğimizin işaretçisiymiş.

1 2
Author

Geveze, aşırı heyecanlı, domates surat. Ailenizin mülayim, cep tipi ponçiği. Profesyonel inek. Özel gücü ise role play yazmak. @poncikbruiser

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.