12 Eylül darbesinin üstünde belirgin etkisinin olduğu, Türk çizgiroman ve yayın dünyasının o dönemde ve hala mevcutta da binbir güçlükle yaptıkları yayınlara ve verdikleri güzide emeğe bir saygı duruşuyla açmak istiyorum yazıyı.

 

Mevzumuz Robert E. Howard ve H.P. Lovecraft’a dair. Birisi “Sword&Sorcery” akımının sancaktarı diğeri ise korku edebiyatına ve güncel fantastik yazına ve hatta komplo teorisyenliğine atababalık etmiş bir yazar.İkisi de verdikleri ürünlerden neredeyse hiç para kazanamamış , muhasebecilikten editörlüğe kadar işlerde çalışmış toplumla kavgalı iki babayiğit. Peki bu iki zat-ı muhteremin mektup arkadaşı ve dost olduğunu biliyor muyuz ? Sanırım artık biliyoruz.

Howard’ı pek çoğumuz Barbar Conan öyküleri veya çizgiromanlarıyla tanımış olsak da bilinen ilk eserleri Conan devrinden daha önceki dönemde geçen Fatih Kull öyküleridir. Lovecraft’a dair en popüler bilgi yumağı ise , yumak yumak kollarıyla Cthulhu’nun cereyan ettiği Cthulhu mitosu olarak bilinse de ilk devirlerinde yazdığı antik uygarlıklar temalı kısa hikayeleri ve ince gerilim hikayeleri yazarın başlangıç noktalarını işaret eder.

 

İkili aralarında ülkenin gidişatından, Tanrı’nın varlığına kadar pek çok konuda mektuplaşmıştır.Howard belirgin şekilde skeptik duruşuyla kendini agnostik ilan ederken, Lovecraft çoğu mektuplarında zaman zaman mistik, zaman zaman pozitivist ve reddiyeci bir tutum takınmıştır. İkisi de içinde yaşadıkları bunalım çağında erimeye yüz tutmuş orta sınıf üyesi yazarlardır ve hatta “They took our jobs“* kıvamındaki yazışma içerikleri kişilik yapılarına dair çarpıtılabilecek bir kulp olmuştur edebiyat tarihçileri için. Kriz dönemindeki ülkelerde ötekiyi , göçmenleri suçlamak zaten ezber almış bir durum. Türkiye’nin olası bir krizinde ülkemiz burjuvasının “Yeeaa bu Araplar Suriye’den geldi işimizi aldılar tü kaka” şeklinde öyküneceklerini de görmek için kahin olmaya gerek yok.

 

Yaklaşım açıkları gereği ikiliye Xenophobic etiketi rahatlıkla yapıştırılmıştır.Eleştirmenlerin belli bir yönden haksız olduklarını söylemek güç fakat ne yönden ? Okyanusun öte tarafında (yazar ötekileştiriyor vol.19648) eski dünyanın ipe ipe bir arada yaşamak şartına uymak zorunda kalmamış hayat tarzları cümle Güney Amerikalıyı uzaylı ilan etmiştir ki günümüzdeki gibi bir küresel bilinç mevcut değildi ki hala uzaylılarımızla XCOMculuk oynuyoruz sınırlarımızda.

Howard bir kütüphane kartıyla değme üniversite mezunu ve kalbur üstü düşünürü toprağa rahatlıkla gömülebileceğinin en belirgin örneklerinden birisidir. Paleontoloji profesörü olduğunu sanan kimi takipçileri onun Texas’dan hiç çıkmamı merak ve okuma arzusu yüksek bir taşralı olduğunu öğrendiklerinde çark edip burun kıvırmaya başlamışlardı.Howard coğrafya , antropoloji ve tarih bilgisinin genişliğiyle pek çok dönem yazarına taş çıkartsa da ; “Büyü artık birader ,kılıç kalkan büyü müyü napıyon sen ?” yaklaşımına o da bariz şekile maruz kalmış ve ucuz fantastik edebiyat dergilerinde bir yazılarını yayınlatmaya çalışırken reddiye ile karşılaşmıştır.

Lovecraft ise kötü tanrılara tapan pis esmer adamlar kurgusunun mağduru olmuştu.Yazar olarak vardığım yargı ve gözlemlerim şudur ki ikisi de içinde bulundukları toplumun fikriyatından muzdarip sosyal yapıya öfke besleyen yaratucu zihinlerdir. Başarılarının belirginleştiği dönemlerde ise toplumsal yapılarının yargılanmasını sindiremeyen burjuva edebiyat tarihçileri tarafından Xenopobic iftirasına maruz kalmışlardır ki bu görüş hala altı boş şekilde devam etmektedir.

Oysa ki ; “Irkçı değilim herkesden nefret ediyorum” fikrinin yaşayıcısı bu itilmiş iki güzel beyin toplumlarına güzelce meydan okumuşlardır.

 

Bundan sonra uzun uzun, ayrı ayrı ya da beraber olarak bu iki yazarın eserlerindeki öteki kavramı üzerinde ve ilham aldıkları konular üstüne analizler yapacağım.Lütfen takipte kalınız.

 

 

Author

Üniversite terk, gerilla tüccar, tercüman, çevirmen ,şevkat adamı ,yazar ,araştırmacı ,model painter.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.