Bu yazıyla birlikte başlattığımız Zaman Çarkı hype trenimiz, tıpkı Witcher hype treninde olduğu gibi, sevdiğimiz bir kitaptan uyarlanan diziyi izlemeden önce spesifik olayları anlattığımız, önemli karakterlere göz attığımız, dünya haritasında ayak basmadık yer bırakmadığımız bir yazı serisi olacak. Şimdilik trenimizin kaç vagon olduğunu tahmin edemiyoruz fakat mola vermeyi düşünmediğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz. Bizimle bu uzun yola çıkmayanları anlarız fakat yola çıkmaya karar verenler; yolculuğumuz sırasında ışık, üzerinizde parlasın…
Zaman Çarkı döner, çağlar gelir ve geçer, efsaneleşen anılar bırakır. Efsaneler solarak mit olur ve onları doğuran çağ yeniden geldiğinde, mitler bile unutulur. Bir Çağ’da, kimilerine göre Üçüncü Çağ’da; henüz gelmemiş, çoktan geçip gitmiş bir Çağ’da, Geekyapar’da bir yazı yükseldi. Yazı, başlangıç değildi. Zaman Çarkı dönerken ne başlangıçlar ne de bitişler vardır. Ama yine de bir başlangıçtı.
Zaman Çarkı, kesin olarak bilinmese de insanlarca “Işık” olarak adlandırılan bir Yaratıcı tarafından meydana getirilen, dokuma tezgâhındaki yedi kollu bir çarkın şekillendirdiği bir evren. Çarkın her bir kolu, bir çağı temsil eder ve bu çağlar birbirleri ile aynı uzunlukta değildir. Yaratıcı, bu çarkı yaratırken çarkı kontrol eden Tek Güç’ü de onunla beraber yaratır. Bu güç sayesinde çark döner ve çağları oluşturan deseni dokur. İnsanlar doğar, büyür, medeniyetler kurar; medeniyetleri yıkılıp kumlara karışır fakat desen, hep dilediğini dokur. Bazen desende bozulmalar meydana gelse de çark, bu bozulmaları düzeltmek amacıyla Ta’veren ismini verdiğimiz özel insanlar ortaya çıkartır ve Ta’verenler, deseni isteyerek ya da istemeyerek kendi etraflarında dokuyarak onun düzelmesini sağlarlar.
Tüm bu muntazam yaratılış süreci içerisinde tek pürüz; Karanlık Varlık, Yalanların Babası, Gece Sürülerinin Çobanı, Fırtınaların Babası ya da gerçek adıyla Shai’tan’ın ortaya çıkışından kaynaklanır. Zaman Çarkı’nı yok etmek ya da tamamen kendi kontrolü altına almak isteyen Karanlık Varlık, bunun için çağlar boyunca yavaş yavaş desene dokunur ve Çark’ı ele geçireceği günü bekler.
Yaratıcının Çark’ı dokurken kullandığı Tek Güç, daha sonra insanlar tarafından da keşfedilir. Başlangıçta toprak, su, ateş, hava ve ruh örgüleri kullanarak, sıradan insanların yapamayacağı şeyleri yapabilen kadın ve erkekler, aynı gücü kullanıyorlar gibi görünseler de bu güçler üzerinde yapılan çalışmalar, aslında kaynağın bir eril bir de dişil yarısı olduğunu gösterir. Bu çalışmalara göre erkekler, kaynağın eril tarafı olan Saidin’i kullanırken kadınlar, kaynağın dişi yarısına, yani Saidar’a kucak açarlar. İster Saidar ister Saidin yönlendirsin, Kaynak’a dokunarak bu örgüleri yapabilen insanlara Aes Sedai adı verilir.
İkinci Çağ’ın arkasından gelen Gölge Savaşları sırasında Işık’ın şampiyonu Lews Therin Telamon, Yüz Yoldaş adı verilen yüz erkek Aes Sedai ile birlikte, Shai’tan’a karşı savaşır ve Çark’a dokunduğu sonsuz karanlık olan Delik’i, yedi mühürle kapatır. Böylece Karanlık Varlık, Shayol Ghul’de tutsak edilir. Fakat Shai’tan tutsak edilmeden önce son hamlesini yapar ve Tek Güç’ün eril yarısı olan Saidin’e dokunarak onu lanetler. Karanlığa karşı büyük bir zafer kazandığını düşünerek evlerine dönen Lews Therin Telamon ve onun Yüz Yoldaş’ından geriye kalanlar Saidin kullandıkça delirmeye ve etraflarında ne varsa yok etmeye başlarlar. Dünyanın her tarafında deliren ve hem kendilerini hem de etraflarındaki her şeyi öldürmeye başlayan erkek Aes Sedailer, kadın Aes Sedailer tarafından yakalanmaya ve güçten bağları kopartılmaya başlarlar.
Deliliğin en acı tezahürü ise Lews Therin Telamon’un sarayında görülür. Biricik eşi Ilyena Sunhair ile birlikte sevdiği tüm dostlarını öldürür. Eskiden tüm Aes Sedailer arasında en büyük rakibi olan ve daha sonra Işık’a ihanet ederek Karanlık Varlık’ın Seçilmişler’inden biri haline gelen Ishamel, eski dostuna son bir iyilik yapar ve deliliğine şifa vererek, neden olduğu vahşeti görmesini sağlar. Tüm sevdiklerini kendi elleriyle öldürdüğünü anlayan Lews Therin Telamon, daha sonra Ejderdağı olarak anılacak ıssız bir yere gider, burada tutabileceğinden çok daha fazla Tek Güç çekerek intihar eder ve Dünya’nın Kırılışı’na neden olur.
Kırılış, rivayetlere göre 239 yıldan az, 344 yıldan çok olmamak üzere, uzun bir süre devam etmiştir. Bu süre zarfında depremler ve fırtınalar yeryüzünü tamamen değiştirmiş; insanlığın akıl dahi edemeyeceği felaketler meydana gelmiştir. Bu felaketler sırasında birçok yerleşim yeri yok olmuş, krallıklar tarihin tozlu sayfalarına karışmıştır. Kadın Aes Sedailer, Kırılış’a erkek Aes Sedai’lerin neden olduğunu düşünerek erkek Aes Sedai’leri avlamaya, buldukları yerde onları güçten yalıtmaya ya da öldürmeye başlamıştır. Son yönlendirebilen erkek Aes Sedai’nin de ölmesiyle birlikte artık Kırılış sona ermiş ve Üçüncü Çağ başlamıştır. Artık insanlığın peşini bırakmayan sorunların bittiği, medeniyetlerin yeniden yükseleceği düşünülürken kehanetler, bu çağda Karanlık Varlık’ın serbest kalacağını ve tüm evrenin kaderini belirleyecek son savaş olan Tarmon Gai’don’da ona karşı savaşmak için Ejder’in yeniden doğacağını söyler.
Yönlendiren erkeklerin olmadığı dünyada Aes Sedailerin hüküm sürdüğü Tar Valon’daki Beyaz Kule’de, Mavi Ajah’tan biri olan Moiraine Sedai, Arşivler’in Koruyucusu Gitara Moroso’dan bir kehanet daha öğrenir. Buna göre Ejder, Ejderdağı’nın çok da uzağında olmayan bir yerde yeniden doğacaktır. Tarmon Gai’don’da savaşması için Ejder’i bulmaya çalışan Moiraine Sedai, muhafızı ile birlikte tam on dokuz yıl boyunca diyar diyar gezer. Son olarak oldukça basit ve sıradan gözüken İki Nehir isimli bir kasabaya gelir ve üç Ta’veren ile karşılaşır. Böylece Zaman Çarkı’nın, dillere destan hikâyesi de başlamış olur.
Genel olarak bu hafta Zaman Çarkı serisinin ilk kitabından önce, evrenini ve tarihini konuştuk. Bir sonraki yazımızda, evrenin en önemli örgütlenmelerinden biri olan Aes Sedailer’den bahsedeceğiz. O zamana kadar hoşça kalın, her zaman su ve gölge bulun.
