Marvel ile en alakası olmayan kişiye bile kendisini izlettirebilecek bir dizi şeklinde başlayan WandaVision, bir önceki bölümüyle en sıkı Marvel izleyicisini dahi memnun etme yönünde bir adım atmıştı, hatırladınız mı? Son sahnede gelen kişi, belki de daha yeni The Mandalorian’ın sezon finalini izlediğimiz için büyük bir şaşırtma hissi yaratmayacaktı ama geldiği yüz farklı olunca, rolün açıklamasını oyuncu listesinde görenler bile şaşırmıştır sanırım. Kendi adıma, izleye izleye alıştığımız Marvel yapımı formülünden farklılaştığı için WandaVision’ı severek takip ediyordum fakat son iki bölüm, farklılığın bu kadarla sınırlı kalacağına dair sinyaller de veriyordu. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan The Falcon and The Winter Soldier fragmanının da fazlaca aynı formülü anımsattığını ve eninde sonunda bu iki yapımın aynı evrende birleştiğini düşündüğümüzde; ısınma turlarının, başka bir deneyim arayışının sona erip, ilk sezonun kalan bölümlerinde doğrudan o formüle dönüş yapacağımıza ikna olmuştum.

Sonra altıncı bölüm geldi ve WandaVision, yeni bir şeyler denemeyi sadece ilk birkaç bölümle sınırlamadığını gösterdi. Bu kadarı bile benim için yeterliyken, bu bölümde olan biten şeylerin beş bölümdür aklımızda oluşan soruları cevaplamak bir kenara dursun; tüm Marvel evreninin gidişatı bakımından yeni yeni soruları da önümüze atması söz konusu. Hâliyle karşımızda böyle bir dizi var, bu da böyle bir inceleme olsun diyerek; bölümde önümüze atılan yeni sorulardan oluşan bir listeyle karşınıza çıkıyorum. Resimden sonrası spoiler içerecektir, son uyarımızı da yapmış olalım.

1. Pietro’nun Şüpheli Hâllerinden Ne Çıkacak?

Bizi işkillendirmek için özellikle öyle yapmıyorlarsa, yani, sanırım herkesin abes bulacağı şekilde sağ gösterip sol vurmaya çalışmıyorlarsa, Pietro’nun bu bölümdeki tavırları, konuşmaları biraz fazla şüpheliydi. Bir önceki bölümde kapıda belirdiğinde biz de Wanda ve Vision gibi, ekranlarımız başında şaşırdık ancak kardeşinin dönüşüne sanırım Wanda’dan daha çok anlam yükledik. Çünkü MCU içerisinde tanıdığımız Pietro yerine X-Man filmlerinden tanıdığımız Quicksilver’ın dönmesi söz konusuydu. Dizinin içerisindeki ekranın başındaki Sword ekibi, bu Pietro’nun o Pietro olmadığının farkındaydı, dizinin dışarısındaki ekranın başındaki bizler ise bunun, mutantların evrene girişi olabileceğine yönelik görüşlerle birbirimizi doldurmaya başladık. Wanda ise bu değişimin farkında değildi.

Buraya kadar, Wanda’nın kendi kardeşinin suratının değiştiğini fark etmemiş olması dışında bir sorun yok aslında. Sword işleri çözmeye çalışacak, bizler de hayranlar olarak teoriler kuracağız. İki parti için de Wanda’nın, zil çaldığında “Ben yapmadım” dese de bilinçaltında bir şekilde Pietro’yu, doğrudan evrene mutantları sokmak için olmasa bile farklı bir yüzle getirmiş olması mümkündü. Mesela kardeşinin bedenine Vision’a ulaştığı gibi ulaşamıyor olabilirdi ya da bir şekilde paralel evreni görüp, oradan kardeşinin bir başka biçimini getirmiş olabilirdi. Fakat bu bölümde Quicksilver ile ilgili sorularımızın hiçbirine cevap alamamakla kalmayıp, üzerine yenilerini ekledik.

Bir kere Pietro da tıpkı Vision gibi, ölümünden sonra Westview’e getirildiyse, onun da Vision ve diğerleri gibi olayları hatırlamaması gerekiyordu. İkincisi, haydi diyelim başka bir şey oldu ve bir şekilde öldüğünü falan hatırlıyor, Westview’deki bu durumu doğrudan kabullenip, mutlulukla karşılaması biraz garip değil mi? Yani, Wanda bile, daha bir bölüm önce Vision ile bu konu yüzünden az kalsın papaz olacağı için, kardeşinin kendisinin yaptıklarını sorgusuz sualsiz onaylamasını garip buldu. Üçüncüsü, Pietro’nun muzip dayı tavırlarını, Wanda’ya karşı da sürdürerek; bu yolla ağzını aramaya çalışması da şüphe uyandırıcıydı. Nitekim en sonunda Vision’un; bir Avengers üyesinin, ikizinin sevdiği adamın ve yeğenlerinin babasının az kalsın ölecek olmasına karşı kayıtsızlığı sebebiyle Wanda da kendisini ekarte etmek durumunda kaldı. Bütün bunlar, Quicksilver’ın bu versiyonuyla ilgili birçok yeni soruya gebe.

2. Vision’un Hâl-i Pürmelali Ne Olacak?

Vision, bu bölümde, çoğumuzun bir önceki bölümden sonra beklediği üzere Wanda’yı işkillendirmemek için elinden geleni yapsa da, doğruya ulaşmaya çalışıyordu. Bir şekilde onun, içeriden dışarıya bilgi veren kişi konumuna gelebileceğini ve zaten dışarıdakilerin Wanda’ya karşı bir şansları olacaksa bu şansın da ancak Vision sayesinde var olabileceğini biliyorduk. Az kalsın Thanos’u tek başına devirebilecek bir Wanda’yı silahlarla alt edebileceklerine inananımız yoktu, gerçekliği değiştirme gücüne sahip bir insanı da iki meslektaş öğüdüyle durduramazsınız. Fakat Vision’a olan sevgisi, eh, orası başka bir konu.

Beklediğimiz gibi Vision, Westview’in dışında olanları görmek, nasıl bir durumun içerisinde olduğunu anlayabilmek ve tabii ki Wanda’nın bilerek veya bilmeyerek esir aldığı insanları kurtarmak istedi. Gidilmemesi Wanda tarafından ısrarla tembih edilen caddenin sonunda, Agnes ile karşılaşıp onu da uyandırınca, bir ihtimal Vision sayesinde ulaşacağımızı düşündüğümüz sorularımız yine cevapsız kaldı. Bir kere Vision, Avengers’ın ne olduğunu bile hatırlamıyordu ki kendisinin üzerine bina edildiği Jarvis bilincinin Avengers’tan da Tony Stark’ın doğumundan da önceye dayandığı düşünülürse bu çok daha garip. Öldüğünü hatırlamaması bir kenara dursun; Wanda’yı, onunla yaşadıklarını hatırlayıp Avengers’ı nasıl hatırlayamaz? Bilincini yerine getirdiği Agnes ona öldüğünü söyledikten hemen sonra ufak bir histeri nöbetine tutuldu; Vision Agnes’in bilincini tekrar Wanda’ya emanet edip, “Sizi kurtaracağım” diye söz verecek kadar sakin gözüküyordu ama bence kendisi de Agnes’ten daha az histerikleşmedi. Kırmızı bariyerimizi büyük bir kararlılıkla aşarken parçaları kopuyordu; bariz şekilde geri dönüp başka bir yol düşünmesi gerekirken kafası o kadar belirli bir amaca yönelmişti ki az kalsın kapsama alanı dışında hayatını(?) tekrar kaybedecekti.

Vision’un dışarıya adım attığı sahneden sonra, gerek ekranın ebatlarının değişmesi gerekse de izlediğimiz şeyin birdenbire bir televizyon dizisinden çıkıp sinema filmine dönüşmesi sebebiyle arkasından büyük bir şeylerin geleceği belliydi. Nitekim öyle de oldu, bölümün son dakikalarını izlemek gerçekten etkileyiciydi. Diğer yandan da işte, sorularımıza sürüsüyle yenileri eklendi. Avengers’ı hatırlamayan Vision, başka nelerden habersiz? Wanda, Vision’un hafızasını, kendisini hatırlasın fakat kendisinden başka hiçbir şeyi hatırlamasın diye yeniden mi kurguladı? Belli ki Vision, sadece güç alanının içerisinde hayatta kalabiliyor; peki bu durumda Vision gerçekten hayatta diyebilir miyiz? Vision’un varlığı soyuttan somuta çevrildi, maddeleştirildiyse Wanda, neden onun bedenini Sword tesisinden kaçırmaya ihtiyaç duydu? Bir sonraki bölümde Vision, bu bölümde olanları yani Westview’in dışarısını ve ölüp tekrar hayata döndürüldüğünü hatırlayacak mı? Vision’un üzücü, hatta belki de acıklı hâli için, daha nice yeni sorumuz var.

3. Ya Bu Çocukları Pistten Kim Alacak?

Bölümü Tommy’nin dördüncü duvarı yıkmasıyla açtık, hikâyemiz de onlar üzerinden döndü son dakikalara kadar. Hatta birkaç bölümdür devam eden “Çocukları korumamız lazım“, “Her şey çocuklar için” gibi cümleleri de içerisine katarsak, hikâye onlara yönelik ilerliyor diyebiliriz. Dolayısıyla bu bölüm kafamızda yeni sorular uyandırdı dediğimizde, bu soruların önemli bir kısmının da onlarla ilgili olması kaçınılmazdı. Bir kere Wanda, kendisini ve ikizini yeniden doğurdu derken ne kadar isabetli olduğumu düşündüm bu bölümde çünkü Tommy, güçlerini neredeyse miras aldı diyebileceğimiz dayısına; Billy ise belki de ondan daha fazla aynısından taşıdığı annesine birebir benziyordu, özeniyordu. Bölümün anlatımı da paralel ilerledi, Tommy ve Billy ilk şekerlerini toplamaya gittiklerinde; Wanda ve Pietro’nun Sokovia’daki şeker toplama anılarını gösterdiler bize.

Vision’un kapsama alanı dışına çıkınca hayatta kalamaması ve Wanda’nın da onu kurtarmak için kasabaya geri çekmektense alanın sınırlarını genişletmesi, bir başka yeni soruya bağlıyor bizi. Tommy ve Billy de durumlar nasıl? Anneleri, neler olduğunun, neler döndüğünün ve kendi güçlerinin gayet de farkında olan bu iki evladına tembihlemişti, caddenin ötesine geçmemelerini. Bu tembih, dışarıda silahlı kuvvetler beklediği için miydi sadece yoksa onların da varlıkları, Vision gibi, kapsama alanına mı bağlı? Dışarıda hayatta kalabiliyorlarsa ve varlıkları doğumlarından sonra Wanda ile bağlantısını kaybettiyse, dışarı çıkmaya karar verdiklerinde ne olacak? Wanda’nın hissedemediği, göremediği Vision’u Billy fark etti mesela, bu durum onun gücünün boyutları hakkında bize neler söylüyor?

4. Wanda Nelere Muktedir?

Dizi nereye bağlanırsa bağlansın, aklımızda, Wanda’yı yerleştirmeyi başardığı konumla kalmayı başaracak sanırım. Şimdiye kadar olanların ışığında Wanda, dizideki hem en iyi hem de en kötü, hem en güçlü hem de en zayıf, hem en tahmin edilebilir hem de en tahmin edilemez, hem en tanıdık hem de en yabancı karakter. Başrol oluşu gereği elbette çoğu sorumuzun onunla ilgili olması gerekiyor fakat yarı dönem komedisi havasındaki ortalama otuz dakikalık bir dizide, hem de az buz değil, yıllardır aynı rolde ve aynı evrende beş farklı filmde izlediğimiz bir karakterin bu kadar müphem kalabilmesi bir başarı bence.

Wanda, Wandavision dizisi için de MCU için de önemli bir karakter, güçleri de mutlaka o önemi oluşturuyor. Fakat kendisinin olayların tam olarak neresinde durduğunu, ne kadarında kontrol sahibi olduğunu hâlâ bilmiyoruz. Bunun yanında, eğer her şeyi kendisinin yapmadığı ya da ne bileyim, Pietro’nun ikiz kardeşinden farklı birine benzeyerek geldiğinin asla farkında olmadığı gibi konularda mükemmel bir yapmacıklık sergileyerek yalanlar söylemiyorsa, onun tabiatının tam olarak ne olduğunu da hâlâ bilmiyoruz.

Neden Westview’de yaşananları, herkese bir rol ve replik yazdığı bir 60’lar, 70’ler komedisi şeklinde dışarıya gönderiyor? Wanda’yı da kontrol edebilecek, yönlendirebilecek daha büyük bir güç mü var? Kendisine bile kendisinin yaptığı bazı şeyleri unutturabilmeyi mi başardı? Aklını gerçekten bu kadar mı yitirdi yoksa savaşmaya yetecek kadar gücü mü kalmadı? İnsanları esir aldığının ve bu esaretin onlara hem fiziksel hem de zihinsel hasar verdiğinin farkında ve umursamıyor mu; yoksa onları daha kötü bir akıbetten korumak için feda edilebilir bir kayıp olduğuna mı kanaat getirdi? Ana kötümüz kendisi mi olacak yoksa dizide her şeyi bitirmeye muktedir olan kendisi olduğu için, asıl kurtarıcımıza mı dönüşecek? Bir sürü, bir sürü soru.

5. Ama Melek Bir Yandan, Şeytan Bir Yandan; Hangisi Çıkacak?

Dizinin ilk bölümünden itibaren gerek MCU’ya gerekse de çizgi romanlara bir sürü gönderme içerdiğini ve düz espri yaptığını düşündüğümüzde bile aslında arkasında bir şeyler ima ettiğini biliyoruz. Bir önceki bölümde söylenen bir şey mutlaka bir sonraki bölümde gerçekleşiyor; Vision “Neden başka çocuk yok” diye soruyor, hemen sonraki bölüm binlerce çocuğun sokaklara döküleceği bir bayramda buluyoruz kendimizi. Durum böyle olunca, bu bölümde Sword’un bu görevinden sorumlu, şimdilik Wanda ve süper insan karşıtı lideri Hayward’ın “Bu kabusu bitirmek” minvalinde kurduğu cümlelerin arkasında bir şeyler aramamak ve “Acaba her şeyin arkasında Nightmare mi var?” diye sormamak elde değil.

WandaVision’ın Marvel’ın yeni fazına tanıtacağı kötünün kim olacağı ile ilgili pek çok farklı teori bulunuyor. Wanda’yı hariç tutarsak, bu teorilerin başını Mephisto, Ghost Rider gibi karanlık dünyanın şeytanları yahut Nightmare, Skrullar gibi göksel varlıklar çekiyor. Dr. Strange filmiyle tanıtılan, Agents of Shield‘ın bir sezonuna konu olan, üzerine Moon Knight uyarlaması eklenen ve hâliyle dördüncü fazın da gidiş yönünü çizen mistik güç bağlantılarıyla birlikte, baya meleklerle şeytanlar arasında kaldık gibi duruyor. Hangisi olacağı ya da herhangi birinin olup olmayacağı ise yine sorular, sorular, sorular…

6. Evreni Nereye Yönlendiriyorlar?

WandaVision’un dönüp dolaşıp bizi getireceği en büyük soru bu. Wanda, Pietro ve çocuklar gibi mutantlık müessesesi ve mistik güçlerle bağlantılı; Vision gibi de bir üst-akıl, üst-varlığın yanında, dizide yer alan diğer önemli karakterlerimize baktığımızda, MCU’nun tam olarak hangi kanada yöneldiği hakkında kafamızda çok daha fazla soru oluşuyor. Darcy gibi tanrısal algılanan varlıklarla bağlantılı bir karakterimiz, Monica gibi uzaylı ırklarla münasebet kurmuş bir karakterimiz, Jimmy Woo gibi dünyadaki gelişmiş teknolojiyle tecrübe yaşamış bir karakterimiz mevcut. Shield / Sword temsilcileriyle emniyet ve dünya siyaseti, Agnes ve hâlâ kendisinden bir şeyler çıkacağını düşündüğüm Dottie gibi mahalle sakinlerinin kendi alanları da cabası. Burada da bitmiyor, WandaVision, Dr. Strange ve Spider Man’in peşi sıra geleceğini ve az çok aynı problem etrafında döneceğini yani ufuktaki Multiverse çizgisini de biliyoruz. E diğer yandan hazırlığı yapılan diziler ve şimdilik nadasa bırakılan diğer karakterler de duruyor.

Bir önceki paragrafta saydıklarımın hepsini hatırda tuttuğumuzda zaten WandaVision’ın hepsinin cevabını vermeyeceği çok açık. Ancak dizi bittiğinde birkaç itibari cevap verilse bile kafamızdaki çorbanın doğru kıvama ulaşacağını zannetmiyorum. Dolayısıyla cevaplar soruları doğuruyor; sorular ise her yeni yapımda bir kısmı cevaplanacak şekilde diğer soruları.

Eh, bu diziyi izlemek de kendi adıma, bu yüzden çok keyifli. Siz ne dersiniz? Kendi cevaplarınızı lütfen paylaşmayı ihmal etmeyin.

Author

Editör-in-çiif. Hayvan dostu, çokça yalnız; ismiyle müsemma ama çoğunlukla zararsız. İyi tavsiye verir, geç olana dek ciddiye alınmaz. Her geçen gün bitkinliğine şaşırarak ‘takı taluy takı müren‘ arıyor.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.