Guardians of the Galaxy Vol.3 Marvel Cinematic Universe içindeki tamı tamına otuz ikinci film projesi ve Phase 5 içindeki ikinci film. Ne yazık ki bu filmden istediğimi alamadım. Bu da bana sonunda uzun zamandır yazmak istediğim MCU hesaplaşması için iyi bir bahane oldu.
Marvel Cinematic Universe ya da kısaltılmış adıyla MCU benim hayatımda çok değerli bir yeri olan unsurlardan biriydi. İlk Iron Man filmini DVD’den izlediğim zaman yaşadığım tatmini, The Avengers filminde ekibi ilk defa birlikte gördüğümüz meşhur çember oluşturma sahnesini, Captain America: The Winter Soldier filmindeki otoyol kapışmayasıyla başlayıp CapvsBucky ile devam eden aksiyonu ve daha sayamayacağım kadar ikonik sahneyi/karakteri asla unutamam. Avengers: Endgame filmi ise çok çok başka bir sevinç yaşatmıştı bana. Benim gibi bir sürü hayranla ağzına kadar dolu salonda tezahüratlar eşliğinde o filmi izlediğim gün, hala hayatımın en mutlu birkaç günü arasına girer rahatlıkla. Bu tür bir giriş yapmamın sebebi, Phase 4 ile günden günde daha da artan MCU kekremsiliğinden önce bu evreni ne kadar sevdiğimi açıklama isteğiydi.
Phase 4 aslında oldukça umut vaat ediyordu gelecek projeler ile. Hem sevdiğimiz kahramanlara dair yeni maceralar görecek hem de evrene girecek yepyeni isimlerle tanışacaktık. Tabii her şey planlandığı gibi gitmedi ve pandemi sebebiyle işler mecburen ertelendi/değişti bazı noktalarda. Her şeye rağmen MCU bir kez daha yepyeni bir döneme başlayacak ve “Abi Endgame sonrası hiç heyecan vermiyor ya.” geyiğini döndüren kitleye laflarını yutturacaktı. Peki bu cidden oldu mu? Yakınından bile geçemedi. Hatta bazı projeler bırakın Endgame sonrasını; daha bundan yıllar önce çıkmış ve MCU’nun dibinde kabul edilen filmlerden bile daha da kötüydü!
İş öyle bir noktaya gelmişti ki izlediğimiz her güzelimsi (direkt güzel bile diyememem dikkatinizi çekmeli) şey için onun iki üç katı vasat, hatta vasat altı şeyle kalakalıyorduk. WandaVision seviyorduk The Falcon and the Winter Soldier, Hawkeye geliyordu; Loki övüyorduk What If…?, Ms. Marvel izliyorduk; She Hulk denilen inanılmaz başarısız işi anmak bile istemiyorum. Filmler kısmında işler dizilere göre bir nebze tolere edilebiliyordu ilk başta; Shang Chi and the Legend of the Ten Rings daha hala son yıllarda izlediğimiz en iyi MCU filmi bence mesela, Spider-Man: No Way Home malum sebeplerden gönlümüzü çaldı, Black Panther: Wakanda Forever ise yapım aşamasındaki bütün olumsuz olaylara rağmen eli yüzü düzgün olmayı başardı.
Fakat gelgelelim bu üçünü geçince berbat olduğunu düşünmesem de MCU’nun ilk “Rotten(Çürük)” filmi Eternals ile karşılaştık, Black Widow tatmin edemedi yeterince ve bu yazıyı yazmamda beni en çok motive eden hezeyanlardan bazıları yaşandı. Arkadaşlar, ben daha hala Doctor Strange in the Multiverse of Madness ve özellikle Thor: Love and Thunder isimli, resmen facia filmlere inanamıyorum yahu! O Thor filminden çıktığımda o kadar sinirlenmiştim ki olan bitene, böyle bir şeyi vizyona sokma cüreti göstermelerini bir türlü kabullenemedim. Ant-Man and the Wasp: Quantumania da MCU’nun bir diğer faciası oldu hem eleştirel anlamda hem de gişe anlamında. İşin komik tarafı ben o filmden az önce bahsettiğim diğer bazı işler kadar rahatsız olmadım ama bu kadar hezimetin ardından kesinlikle MCU adına işleri yoluna koyabilecek cinsten bir yapım değildi.
“Guardians of the Galaxy Vol.3 incelemesi için geldik, sen bize ne anlatıyorsun?” diye düşünüyorsanız kendi kendinize hem haklısınız hem haksız. Başlığı böyle atmamın sebebi zaten inceleme öncesi MCU adına içimdekileri dökmekti ki filmin incelemesi sonunda varacağım nokta ya da içinde belirteceğim düşüncelerim daha da anlamlı olsun. O zaman daha hala okumaktan yılmadıysanız buyurun beni MCU heyecanımın bir daha eskisi gibi olmayacağına sonunda ikna eden filme.
1 Comment
Ellerine ağzına sağlık Emin Bey, kesinlikle size katılıyorum. Sadece siz biraz umutlarınızı uzun sürdürmüşsünüz. Bu zamana kadar hiçbirşeyi kaçırmayan ben hala Black Panther’i She hulk ı ve Secret Invasion’ı izleyemedim. Gitmiyor elim.
Umarım toparlarlar. yoksa o kadar kötü gidiyor ki..