2017’ye girdikten sonra daha gerçek olan teknolojilerin arasında en enteresan olanlardan biri malumunuz sürücüsüz arabalar. Google’ın Kaliforniya sokaklarında birkaç yıldır denediği bu teknoloj içinde bulunduğumuz sene dahilinde Avrupa ve Asya’nın farklı ülkelerinde de test sürüşlerine çıkmaya başladı. Prensip çok basit. Yapay zekalı araçlar yollara çıkıyor. Altyapıları öğrenebilen makinelere dayandığı için yeni veriyle birlikte farklı kararlar alabiliyorlar. Böylelikle de kazasız belasız A noktasından B noktasına varabiliyorlar, bu esnada rotada değişiklik olsa dahi.

Bu kağıt üzerinde epey makul ve makuliyetiyle de heyecan verici bir konsept. Her geçen gün sürücüsü olmayan taksilere bineceğimiz günler daha da yaklaşıyor. Bu da, elbette, artık bu mefhumun etrafında bir takım yasa ve kanunların örülmesi gereksinimini doğuruyor. Bu gereksinimle birlikte de devlet işin içine giriyor. Çoğu sefer olduğu gibi de yine bir çıt muhafazakar bir cepheden giriyor elbette.

uber-self-driving-car

Şöyle, her ne kadar kaotik yolları sebebiyle Google gibi şirketlerin öncelik listesinde son sıralarda olsa da Tata Elxsi gibi cüretkar girişimlerin çabaları sağ olsun Hindistan’da sürücüsüz araba meselesi devlet erkanına ulaşacak kadar gerçek. Devlet erkanının da bir politika belirlemesi gerekiyor. Bu politikayı da görünen o ki erkenden belirlemişler. Ülkenin Ulaşım Bakanı Nitin Gadkari hemen postayı koymuş: “Hindistan’da sürücüsüz arabalara izin vermeyeceğiz. Bu konuda çok netiz.” Sebep? İşsizlik elbette. Bu arada ülkenin, yine bu haberi gördüğümüz HindustanTimes makalesine göre 2 milyondan fazla şöför açığı var, ama tabii, sürücüsüz arabalar çok ciddi bir sorun.

Endüstriyel devrimde de aşağı yukarı benzer bir panik yaşandığı için, durum bir yandan içler acısı, bir yandan da ferahlatıcı. İçler acısı, çünkü fabrikalar çıktığı zamanda cümbür cemaat “makineler insanların yerini alacak” diye kazan kaldırmıştı. Yalnız makinelerin düzayak işleri kolaylaştırması, insanlığın ilerleyişini logaritmik bir hızda arttırdı ve 1500 senede gemiyi çarşaf açıp anca yürütebilmiş bir türden Ay’a adam yolladıktan 50 sene sonra Mars’a akıllı robot yollamış bir türe evrildik. Bu naçizane, bana çok entersan geliyor. “Bilim ve felsefe Antik Yunan’da daha ileriydi, çünkü yerleşik tarım toplumuydular ve kafaları daha rahattı” bağlantısını insanoğlu olarak asırlar önce yaptık, ancak hâlâ bu tip kafamızı angaryadan alıp rahatlatacak gelişmelere refleksif olarak kıl kapıyoruz.

Peki siz ne düşünüyorsunuz bu durumla ilgili? Var mı Gadkari’nin haklılık payı? Yorumlara yazın!

Author

Geekyapar'ın yazı işleri şövalyesi. Uluslararası İlişkiler okudu, okula girmeden önce yaptığı işi yapıyor. Küçükken "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diyenlere yazar diyordu. Tüm internette bulmak için: @acyberexile.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.