Çizgi roman filmleri 2012’de yayınlanmış The Avengers filminden beridir inanılmaz bir yükselişte ve uzun bir süredir popüler kültürün en önde gelen parçalarından biri. Sosyal medya postları, Youtube videoları, video oyunları, satılabilir ürünler falan derken her tarafımız, bir zamanlar bahsini etmenin bile eziklik sayıldığı bu modern mitolojilerle doldu. Bundan –aynı bizim gibi- oldukça memnun olan büyük bir kitle varken, duruma pek de olumlu yaklaşmayıp bu popülerliğin kabak tadı verdiğini ve özellikle de MCU özelinde konuşursak, sevgili evrenimizin başarısının sinema sektöründeki yaratıcılığa darbe vurduğunu iddia edenler de var. Çeşitli forumlarda zaman zaman görebileceğiniz bu tartışma Hollywood’daki bazı yönetmenler, oyuncular ve hatta yapımcılar tarafından bile dillendirildi.

Genel itibariyle kedinin ciğer ile ilişkisini hatırlatan bu isyanlar yaklaşık iki yıl önce, benzer şekilde açıklamalarda bulunan Martin Scorsese ile hatırı sayılır bir ağırlık kazanmıştı. Bu kadar başarılı ve birçok klasiğe imza atmış birinden gelen MCU aleyhindeki yorumlar interneti, az önce saydığım örneklerin aksine oldukça meşgul etti ve o zamandan beridir de sektörün önde gelen isimleri, ünlü yönetmenin bu lafları hakkında düşündüklerini çeşitli röportajlarda paylaştılar. Bugün olaya dair yorumlarını okuyacağınız kişi ise şu sıralar Spider-Man: No Way Home ile oldukça göz önünde bulunan Tom Holland’dan başkası değil.

The Hollywood Reporter’a verdiği demeçte Tom Holland şunları söylüyor:

Scorsese’ye ‘Marvel filmi yapmak ister misin?’ diye sorabilirsiniz. Ama nasıl bir şey olduğunu bilemez çünkü hiç o tür bir film yapmadı. Ben Marvel filmleri yaptım, aynı zamanda Oscar yarışında adından bahsettiren filmler de yaptım ve tek fark, birinin diğerinden daha maliyetli olması. Fakat benim karaktere yaklaşım biçimim, yönetmenin hikâyeyi ve karakterleri şekillendiriş yöntemi, hepsi aynı; sadece skalaları farklı. Dolayısıyla ben onların [Marvel filmlerinin] sanat olduklarını düşünüyorum.

Konu hakkında düşündüğümde Martin Scorsese gibi fikir beyan eden insanların neden bu tür yorumlar yaptıklarını anlasam da süper kahraman filmleri için “Sinema değil” denmesine çok takılıyorum ve bunu, oldukça kibirli buluyorum. Blockbuster denilen büyük bütçeli filmlerin bir çoğunun ana amacı, seyir zevkinin ön planda olması ve sinema sanatına dair çabanın buna oranla daha geri planda kaldığı da su götürmez bir gerçek olsa da ortada, The Dark Knight, Captain America: The Winter Soldier, Iron Man, Spider-Man: Into the Spiderverse, Spider-Man 2, Joker, Watchmen gibi filmler varken de bütün bir türe “Lunapark eğlencesi” deyip geçmek haksızlık.

Tabii bu üzerine konuşulması için bambaşka bir yazıyı hak eden bir konu, birçok farklı açıdan ele alınmalı. Ha ama şunu da eklemeden geçmeyeyim, benim en sevdiğim yönetmen profili Christopher Nolan, Quentin Tarantino ve birkaç yapımını elediğimizde Guy Ritchie tarzı blockbuster’ın nimetleriyle tok hissettiren hikâyeleri birleştirebilenler oluşturuyor. Sizin bu tartışmada tarafınız nedir? Kime ve niçin hak veriyorsunuz? Çizgi roman filmlerine hâlâ böyle yaklaşmak doğru mu? The Irishman’i izlerken kaç kere mola verdiniz? Cevaplarınızı, saldırılarınızı ya da savunmalarınızı her zamanki yorumlar bölümümüzde; bir tarlada dakikalarca koştuğunuz videonuzun içine gizlediğiniz mesajlar ile bize iletin.

Author

Hikâye odaklı oyunlar oynarım, film&dizi izlerim, arada sırada da çizgi roman okurum. Bunlarla meşgul değilsem de muhtemelen uyuyor olurum. "Benim düşünceme göre endişelenenler iki kez acı çeker."

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.