İnanıyor muyuz gençler?! American Gods, ikinci sezonuyla geçtiğimiz hafta, her zamanki gibi, krallara layık bir şekilde tekrardan girişini yaptı. Görselliklere ağzımızın suyu akadursun, biz hala hikayenin ilerleyişinde inanılmaz beklentiler içerisindeyiz. Çünkü hala deşecek çok detay, dinleyecek çok öykümüz var. İnanıyorsanız, haydi başlayalım!
Sayısız Hint Tanrısı Arasında Parlayan İsim: Mama-Ji
Geçtiğimiz haftaki bölümde karşımıza birçok yeni sima çıkmıştı hatırlarsanız. Bunlardan biri de, bir motel görevlisi ve restorant çalışanı olarak insan formunda gezinen ilahlarımızdan biri olan Mama-Ji’ydi. Peki Hintli aksanından bir Hint tanrıçası olduğunu belli eden bu Mama-Ji aslında kim, bir tanıyalım mı?
Mama-Ji, yani mitolojide temsil ettiği ismiyle Kali; zamanın, yaratılışın, yok etmenin ve gücün tanrıçasıdır. Kendisi vahşi bir tanrıça olarak adlandırılır. Eril gücü zaferle alt eden dişil gücü temsil etmektedir. Hint mitolojisinde üç büyük tanrıdan biri olan yok edici Shiva’nın da karısıdır.
Bunca karanlık çağrışımına rağmen aynı zamanda aydınlanma ve kurtuluşun tanrıçası olarak da tanınır. Her bireyin sahip olduğu o egoyu yok etmesiyle bilinir ve bu yok ettiği egolarla beraber insanları, özgürlüğe kavuşturur. Hindu mitolojisinde iblis Raktabija ile olan savaşı ise, onu en popüler yapan hikayelerdendir.
Kali sözcüğü, etimolojik olarak bünyesinde hem “zaman” hem de “kara” anlamlarını barındırmaktadır. Eşi Shiva’nın tam tersi bir anlamda olan ismi, aynı zamanda “Siyah Kadın” manasına da gelir. Canlıları bir vakum misali yutan “Zaman” olarak adlandırılan Kali, genel olarak çizimlerde ürkütücü biridir ve dehşeti çağrıştırır. İnsan kafataslarından yapılmış bir kolye takan, kesilmiş insan kollarından etek giyen, kıpkırmızı bir dile sahip olarak resmedilir. Dört kolunda da taşıdıklarıyla yaratma ve yok etmeyi aynı anda temsil eder. Üç ucu olan bir mızrak (trişula), topuz, yay, hançer, kesik insan başı veya kılıçlar da, genelde tasvirlerini süsleyen detaylardandır. Günümüze kadar da gelen etkisiyle Kali’nin, aslında korkutucu olan, uzun ve kırmızı bu dili; The Rolling Stones’un o meşhur logosuna ilham olmayı başarmıştır.
İlk sezonun ilk bölümünden bu yana hepimiz, Bay Wednesday’in sürekli olarak birilerine bir şeyler yapması için emir-vari ricalar yağdırmasına alışığız. Sweeney’e bir şey der, adam yapar; Shadow’a koruyucum ol der, olur. Sonuçta kendisi koskoca Odin; Babaların Babası, Kargo (hediye veren, ticaretin koruyucusu olarak anıldığı için bu ismi alıyor) yahu, ufak bir gülümsemesiyle yaptıramayacağı iş yok, değil mi?
Vallahi Ölüyü Diriltir Bu Baron Samedi
Bay Wednesday’in mühim ve neredeyse bu yazıyı sonlandıracak ricasına geçmeden evvel sizlere tanıtmak istediğim ufak bir isim daha var: Baron Samedi. Hatırlarsanız Mad Sweeney, tekerlekleri patladıktan sonra Laura ile aralarında geçen konuşmada bu addan bahsediyor. “Eğer tekrardan bir canlı olmayı çok arzuluyorsan, sana Baron Samedi’nin kartını verebilirim şeker kız.” gibi bir konuşma ile, önümüzdeki bölümlerde Laura’nın yegane ilacı olan ismi zikrediyor anlayacağınız. Peki Baron Samedi kim, tanıyalım mı?
Baron Samedi, Vodoo kültüründe kavşaklar tanrısı olarak bilinir. Ölümlülerin dünyası ile öteki dünya arasındaki geçiş kontrollerini sağlamaktadır. Aynı anda hem ölümü, hem de yaşamı idare eden bir tanrıdır. Eğer ölüler, Vodoo inancına göre, doğru bir şekilde defnedilirlerse ve üzerlerine toprak örtülürse, Baron Samedi bu ölen kişinin öteki dünyaya güvenle geçmesini sağlar. Eğer bu ölü mezarında rahatsız edilirse veyahut düzgün bir şekilde defnedilmezse, Baron Samedi o kişinin hayata bir zombi olarak döndürebilir. Ancak çok isterse, çoktan ölmüş bir kişiyi de şıp diye tekrardan ölümlü yaşamına döndürebilir. Tabii tüm bunları yapması için, Baron Samedi’ye bir Vodoo ritüeli gerçekleştirmeniz de şart elbette.
Eğer ilk sezonda Laura’yı bir terzi misali diken Mr. Ibis‘i hatırlamıyor olsaydık, muhtemelen bu kadının ortalıkta kokuşmuş bir zombi gibi dolaşmasını da Baron Samedi’ye bağlayabilirdik. Ancak gel gelelim Laura’nın birtakım arızaları giderilmiş olsa da hala tam anlamıyla bir canlı değil, malumunuz. O yüzden de, gelecek bölümlerde Mad Sweeney ile birlikte olan maceralarına tam gaz devam edeceğinden adımız gibi emin olduğumuz Laura’nın, Baron Samedi ile oldukça ilginç sahnelerini heyecanla bekliyoruz.
Laura: “Selam Baron Bilmemnedi. Beni tekrardan yaşama döndür.”
Baron Samedi: “Bunun ağır bir bedeli var yalnız küçük kız. Hem… Kibarlık öldü mü yahu?”
(Laura ufak bir fiske vurur, karşı duvara yapıştırdığı Baron Samedi’nin sümüğü çıkar. Bu esnada Mad Sweeney faltaşı gibi açılmış gözleriyle kıpırdamadan durur)
Laura: “Ehem, lütfen?”
Kafamda cidden buna yakın bir şeyler var ama… Hadi hayırlısı!