Westworld, dizi dünyasının şimdiye kadar gördüğü en iyi işlerden biri, bunu bir kabul edelim. Bir senaryonun nasıl kurgulanması gerektiğini ortaya koyan ve bunun için de elindeki tüm imkanları en iyi şekilde kullanan bir yapım kendisi. Vakit vakit anlamakta güçlük çektiğimiz veya kafamızı allak bullak eden detayları ile kendimizi tuhaf hissettirse de, eninde sonunda bu dizinin ne kadar iyi olduğuna dair üç-beş kelam etmeden bitiremiyoruz günümüzü. Ve tabii Comic-Con’u da.
Maeve’in repliğiyle giriş yapmak istiyorum: “Şiddetli hazlar, şiddetle son bulurlar…” Bu sözleri, ta ilk sezonda Anthony Hopkins’in canlandırdığı Ford’un ağzından işitmiştik aslında. Ancak bilmeyenler için söyleyeyim, şu okuduğunuz cümle aslında William Shakespeare’in Romeo ve Juliet‘inden.
Şiddetli hazlar, şiddetle son bulurlar,
Ölümleri olur zaferleri, öpüşürken yok olan ateşle barut gibi.
En tatlı bal biletadıldıkça bıkkınlık verir,
Aynı tat isteği, iştahı köreltir.
Onun için, ölçülü sev ki uzun sürsün sevgin,
Hedefe hızlı giden, yavaş kadar geç varır.
Shakespeare’in eserinde Rahip Lawrence, bu sözleri “acele işe şeytan karışır evladım” minvalinde Romeo’ya söylüyor. Dizide ilk olarak Ford’dan duyduğumuz, şimdi ise Maeve’in ağzından işittiğimiz bu sözün giriş cümlesi de yaklaşmakta olanlar için yavaş ama emin adımlarla ilerlemek gerektiğini ifade ediyor. Kaotik, problemli ve korkutucu bir robot cumhuriyetine yapılacak göndermeler için edebiyatın seçilmesine inanılmaz tavım ben.
Westworld‘ün neden kaliteli olduğunu anlatırken de işte tam burası devreye giriyor arkadaşlar. Ünlü şarkıları kendi tarzına göre coverlaması mı dersiniz, edebiyat dünyası referanslarını kendine uyarlaması mı… Bir yapım, tüm bunları kendi stilinde sunduğu zaman dikkat çeker. Bunu yapmazsa ya özenti olur ya da suratına bile bakılmaz. İşte tam da bu yüzden Westworld kaliteli. “Robotların ütopyası, insanların distopyası” gibi gözüken bir dünyada, bomboş aksiyon vermek yerine ilmek ilmek dokunan ve her bir santiminde doluluk olan bir şaheser haline geliyor; haliyle de neden bu kadar övgü yağdırdığımızın somut bir kanıtı olarak karşınızda dikiliveriyor.
Fragmanın en dikkat çekici cümlesini bir yana bırakıp biraz da kalan temaya bakalım hadi. Robotlarımız gerçek dünyadalar, kimliklerini gizleyip var olmaya devam etme peşindeler. İnsanlara oranla bir anne veya babaları olmadıkları için onlardan daha akıllı olmaları gerektiğinin de çokça farkındalar. Bu bir “ele geçir ve yok et” mentalitesi değil; robotlar için varoluş felsefesi. Bir insan olarak robotlarla empati kurup onlara hak vereceğimiz türden bir gerçeklik.
Sizi bilmem ama bu fragmandan sonra benim bir tur daha Westworld bölümlerini hatim edesim geldi. 2020’yi iple çekmekten bitkin düştüm gerçekten de.