Oyunder olarak Geekyapar’la paslaşarak güzel yazılar yazacağımızı duyurmuştuk, işte bu uğurdaki bir yazımızla karşınızdayız. Yerel haberlere geçmeden önce şöyle bir oyun dünyasına göz atalım, bizim de unutamadığımız oyunlara yer verelim istedik. Eminim bazı oyunlar tanıdık gelecek ve mazi gözünüzde canlanacak.

Pong (1972)

pong

Video oyun tarihinin ilk örneklerinden olan Pong, oyun dünyasında önemli bir yere sahip. İki adet oyun kumandası sayesinde iki kişinin karşılıklı oynayabildiği çoklu oyun modunu destekleyen ilk oyunlardandır.

Oyunun adı her ne kadar Pong olsa da ekranın ortasında file ya da orta sahayı andıran görüntüsü ve oynanışı itibariyle Tenis ve Buz Hokeyi olarak da yorumlanmıştır. Bu oyunların tüm kurallarını içermiyor olsa da o dönemin şartlarında muhtemelen zevkle oynanan bir oyundu diye düşünüyorum.

 

Space Invaders (1978)

space-invaders

Hatırlarsınız, ilk konsollarımızın TV atarisi olduğu dönemlerde 9999999 IN 1 gibi oyun kasetlerini aldığımızda içimizi bir neşe kaplar ancak oyunların birbirini tekrarladığı, bazı oyunların farklı levellerde açıldığını görünce o sevinç buruk bir acıya dönüşürdü. Bu kasetlerde galiba ilginç bir şekilde en sık oynadığım oyunlardan biri Sky Destroyer, diğeri de Space Invaders idi.

Tavla, Okey ve Tetris gibi oyunları saymazsak, ailemizdeki tüm bireylerin -babamın bile- oynadığı ender oyunlardan biri olmuştu Space Invaders. Bu açıdan da benim için çok ayrı bir yeri vardır. Şimdi mobil oyun oynayan büyüklerimiz bizleri artık şaşırtmıyor olsa da atari oynadığımız dönemlerde onların da bizim gibi bir oyunu severek oynamaları ender görülen olaylardı bizim için. Oyundaki En Yüksek Skor göstergeleri aramızdaki rekabeti destekleyip tekrar tekrar oynamamızı sağlayan en önemli unsurlardandı.

Tomohiro Nishikado tarafından geliştirilen bu oyunda Breakout oyunundan ve Star Wars filmlerinden etkilenildiği, oyundaki zorluk seviyesinin de tesadüf eseri sağlandığı söylenir. Oyunun yapıldığı yıllarda ekranda çok sayıda uzay gemisi varken mevcut donanımlar bunları işlemekte zorlandığından gemiler yavaş hareket ediyormuş. Uzay gemilerini vurarak sayılarını azalttığımızda ise daha hızlı işlendiğinden uzay gemileri daha hızlı hareket etmeye başlamış. Tabii biz oyuncular bunu oyunun gittikçe zorlaşan bir yapısı var diye algılarken, aslında donanımsal kısıtlar nedeniyle bunları yaşıyormuşuz.

 

Pac-Man (1980)

pacman

Toru Iwatani tarafından tasarlanan Pac-Man, son derece basit bir oyun gözükse de aslında göründüğünden fazlasını içermektedir.

Hayaletlere yakalanmadan ekrandaki tüm küçük noktaları yiyerek bir sonraki seviyeye geçmeye çalıştığımız bu oyunda hayaletler farklı renklerdedir. Bu farklı renkler her bir hayaletin farklı bir karaktere sahip olduğunu temsil etmektedir.

Yapay zeka aradığımız ama umduğumuzu bulamadığımız bazı modern oyunlardan bile daha üstün bir yapay zekaya sahip diyebileceğimiz bir oyundur Pac-Man. Oyunun tasarımcısı Iwatani, yazılan algoritmaya göre oyundaki hayaletlerin Pac-Man’i tuzağa düşürmek için uğraştıklarını, hatta bu hayaletlerden birinin kendini yem etmeyi bile göze aldığını söylemiştir.

Pac-Man, oyun mekanikleri arasında yer alan “Zorunluluk” mekaniğini kullanan oyunlardandır. Çok basit bir düzen vardır, hareket etmezseniz ölürsünüz. Ayrıca “Güçlenme” mekaniğini de kullanır. Ölme korkusuyla karakterimizi hayaletlerden kaçırırken, büyük noktalardan birini yediğimizde kısa süreli de olsa işler tersine dönüyor ve biz hayaletleri yiyebilir hale geliyoruz. Super Mario’nun da yıldızı aldığında kısa süreliğine her şeyi öldürebilmesi buna benzer diyebiliriz.

 

Tetris (1984)

tetris

Uzun çubuğun gelmesini bir ömür bekleyerek zamanımızı tükettiğimiz Tetris tüm zamanların en çok oynanan oyunlarından.

Hamle/Kaynak Sınırlaması ve Oyun Görüşü (Acaba bir sonraki bloğun şekli ne olacak?) gibi mekaniklerin kullanıldığı bu oyun bir hikaye içermemesine rağmen, insanları delice kendisine bağlamayı başarmıştı. İçinde Tetris dışında oyunlar olsa bile bizim hep Tetris olarak andığımız Game Boy gibi cihazlarda boy gösteren, bununla yetinmeyip daha birçok platformda karşımıza çıkan bu oyun basit yapısıyla, gittikçe hızlanıp zorlaşan seviyeleriyle, en yüksek skoru alabilmek uğruna arkadaşlarımızla rekebate girmemizle gönüllerimizi fetheden oyunlar arasında yerini sağlam bir şekilde alıyor.

Oyundaki blokları tamamen yok edebildiğimde yaşadığım mutluluk Street Fighter’daki Perfect yazısını yakalamaktan bile daha mutlu ederdi beni. Tetris her ne kadar basit bir oyun olsa da işte bu detaylar sayesinde aslında bir o kadar da zor bir oyundur.

 

Super Mario Bros (1985)

super-mario-bros

İşte bu oyunla ilgili söylenecek o kadar çok şey var ki… Mario 1×1 öyle bir tasarıma sahiptir ki Game Design kitaplarında ders olarak anlatılmaktadır. Mario’nun oyunun başında ekranın ortasından değil, en solundan başlamasının bile bir amacı vardır. “Nasıl Oynanır?” videoları ya da uzun uzun “Game Tutorial” içerikli yazılar kullanmak yerine kullanıcının oyuna başlayarak öğrenmesi çok hızlı bir şekilde gerçekleşir.

1983-1984’lü yıllarda Kuzey Amerika Video Oyunu İflası (The North American Video Game Crash) olarak bilinen dönem yaşanırken, Shigeru Miyamoto’nun tasarımıyla gelip adeta “Bu işler böyle gitmez arkadaş!” deyip kontrolü eline alan, kötü oyunların gidişine son veren ve oyun tasarımı kavramını ince ince işeyen Super Mario oyun dünyasında çok önemli bir dönüm noktası oldu.

Prensesi kurtarmaya çalıştığımız bu oyunun öyle fantastik tasarlanmış bir dünyası vardır ki kaplumbağalar, tosbağalar ve mantarlar bile birer düşman olarak karşımıza çıkmaktadır. Borulara girerek altın topladığımız gizli bölümler ya da bölümler arası geçişler için gizli bölümler, uzayan fasulye ağaçlarıyla adeta gökyüzüne doğruna ilerlemeler, büyüten ya da ekstra can veren mantarlar. Müzikleri deseniz ayrı bir efsanedir. Tanımadığım birinin cep telefonunda bir Tsubasa müziği, bir de Mario müziği duyarsam heyecanlanırım 🙂

Bu oyun nasıl tasarlanmış diye merak ediyorsanız ilk ağızdan şu videoyu izleyiniz derim.

1 2

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.