Bir taraftan ne zaman biteceği belli olmayan bir küresel salgın, gerek ertelemelerdi gerek iptallerdi, sinema sektörünün dibine kibrit suyu dökmeye devam ederken bir taraftan da yapımcılar, yönetmenler, oyuncular, kısaca sektörden hayatını kazananlar durur mu? Onlar da birbiri ardına çareler düşünüp, yeni normale uyum sağlamanın yollarını arıyorlar. Bazıları, şu an için en makul çözüm gibi görünen Netflix, Amazon vb. dijital yayıncılara gidiyor bazıları ise çekilmiş filmin çıkışını iki-üç ayda bir yeniden erteleyerek, günü kurtarmaya bakıyor. Bazıları da işte Gal Gadot gibi tam paket sahibi; hâlihazırda bir tane filmi ertelenmiş, bir tane serisi Apple+ için hazırlanmış, bir tanesi de Netflix için çekimi başlamış farklı projelerin arasında, Kleopatra’ya hayat vermek için koşturuyor.

Mısır’ın dillere destan hükümdarı Kleopatra’nın hayatını bir biyografik dönem dramasında anlatacak olan ve Gadot’un fikri ile vucüda gelen filmin haklarını, Zoom üzerinden gerçekleştirildiği ve aralarında Apple, Universal, Warner Bros. ve Netflix‘in de bulunduğu söylenen bir toplantının ardından, Paramount kazanmış. Filmin yapımcılığını, Suicide Squad 2 ve gelecek Uncharted‘ın da yapımcısı olan Charles Roven, Wonder Woman’ın yönetmeni Patty Jenkins ve Gadot’un Pilot Wave’den ortağı Jaron Varsano, Gadot ile birlikte üstlenecekler. Senaryo ise Altered Carbon, Alita: Battle Angel gibi yapımlarda imzası bulunan Laeta Kalogridis‘e verilmiş.

Gelen bilgilere göre sadece “Haydi siz de böyle bir film için çalışmalara başlayın” gibi bir anlaşmadan söz edilmiyor, bayağı başı sonu belirli ve ivedilikle çıkartılması planlanan bir filmle karşı karşıyayız. Paramount’un zaten yüksek bütçeli bir yapımı olabildiğince çabuk şekilde salonlara sokmak yönünde bir arayışı olduğunu söylüyorlar. Açıkçası sinema sektörünün belirsizlikte olduğu böyle bir zamanda, hem oyuncu hem yönetmen hem yapımcı hem de stüdyo tarafında bu denli bir acele iş isteğini çok anlayabilmiş değilim. Kleopatra’yı temel alan bir filmin sektörde uzun zamandır düşünüldüğü, başrolü için Angelina Jolie veya Lady Gaga’nın; yönetmenliği için James Cameron, Denis Villenueve ve David Fincher gibi isimerin zikredildiği gibi söylentiler var. Birkaç stüdyonun da bu minvalde birbiriyle yarıştığı yine söylentiler arasında, belki o yüzden böyle bir acelecilik oluştu deniliyor. Ancak bunların hepsi söylenti o yüzden bilemiyoruz.

Bildiğimiz şey, Gadot’u, Kleopatra rolünde izleyecek olmamız. O yüzden burada bırakalım. Bu kadar acele, hemen, ivedi falan deyince benim kafamda öncelik asla kaliteli iş çıkartmak olmayacak gibi canlanıyor. Yani, herkesin dijital yayın platformlarına koştuğu bir dönemde; stüdyoya en acilinden bize film hazırla, senariste sen otur ivedilikle senaryo yaz, yönetmene sen de bir koşu git filmi çek diyorlarsa, bir bildikleri vardır herhalde, değil mi? Yine de kendi adıma Kleopatra’yı, muhtemelen Sezar’ı ve Antik Mısır’ı günümüz imkânlarıyla izlemekten memnuniyet duyabilirim. Üstüne, tarih boyunca ismini duyurabilmiş hemen bütün kadınlar gibi gücü, fikirleri, yaptıkları, mücadeleleri ile değil de büyücülüğü, görünüşü, aşkları, ihanetleri ile anlatılan bir kadın hükümdarı; senaristi, yönetmeni ve yapımcısı kadınlardan müteşekkil bir filmde izleme imkânımız olacak. Siz ne dersiniz, Gadot’u Kleopatra olarak düşünebiliyor musunuz? Filme karşı olumlu hisler oluştu mu içinizde? Yazın, konuşalım.

Author

Editör-in-çiif. Hayvan dostu, çokça yalnız; ismiyle müsemma ama çoğunlukla zararsız. İyi tavsiye verir, geç olana dek ciddiye alınmaz. Her geçen gün bitkinliğine şaşırarak ‘takı taluy takı müren‘ arıyor.

Bir Yorum Yazmak İster Misin?

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.