Yükle Gelsin!

Pixar’ın yıllardan beri sürdürdüğü ince bir dengesi var. Toy Story ile başlayan maceralarında hep bu dengenin üzerinde yürüdüler. Hem yetişkinleri, hem de çocukları eğlendirecek, hislendirecek filmler üretmeye çalıştılar ve çoğunlukla başarılı oldular. Çünkü yetişkinlerin yanında getirdiği çocuk kadar, içindeki çocuğa da hitap ediyorlardı. Bu formülü onlar kadar başarılı…

HBO, Game of Thrones’un 4. sezonu için iştah kabartıcı hikayeler anlatmaya devam ediyor, 14 dakikanız var mı? Akyürüyenler “Hülooğ” diyecek mi? Sarı kız ejderhalarını büyütebilecek mi? Şişman çocuk o karak hançeri niye yerde bıraktı? Peki Lekesizler lekelenecekler mi? Cüce aşkını itiraf edecek mi? Hodor, Gondor tahtının varisi olduğunu…

Niye bilmiyoruz ama yaratıcı ortaklıkları seviyoruz. İki insanın bir araya gelip, ortaya muhteşem bir iş çıkarması, bu insanların bu ilişkilerini yıllarca sürdürmeleri hoşumuza gidiyor. Belki de sürekliliği sevmekten de ileri gelen bir keyif var o ortaklıkta. Yönetmen-oyuncu ilişkileri, yazar ikilileri, ne isterseniz. Ama bunların arasında apayrı tuttuğumuz bir…

Oyun endüstrisi olarak karakterlerimizi ırk, dil ve din olarak şekillendirmeyi öğrendik. Arap, Fransız, Japon, Meksikalı, Rus ana karakterlerimiz var. Bunların hepsine Amerikan aksanı koyma safhamızı da atlattık. Yalnız yıkamadığımız tek bir tabu var: Oyunlarımız hâlâ ağırlıklı olarak Amerikan veya Japon firmalardan çıkıyor. Ya da en azından öyle gözüküyor.…

Gençliğimizde illa ki izleyip, asla izlemediğimiz iddia ettiğimiz The O.C.’nin “asabi, asi ama aslında iyi kalpli” jönü Benjamin McKenzie öldü mü, kaldı mı merak ediyorsanız kendisi (aslında çok kişinin beğendiği, benim de “ulan çok kişi beğeniyor bir baksak mı” diye merak ettiğim) Southland’de bir süredir sessiz sedasız işini…

1. Dünya Savaşı, kendisinden sonra gelen kardeşine kıyasla çok daha az anılan; filmi, dizisi daha az çekilen, oyunu daha az yapılan, kitabı daha az yazılan bir savaştır. Tam nedeninin ne olduğunu çözmek mümkün değil, ama insanlığın gördüğü en kahramansız, kanlı ve anlamsız savaşı olmasının kuşkusuz bir payı vardır.…

Böyle acayip işler bir yandan geek kültürünü onore edip, bir yandan da eşsiz fikirlerle karşımıza çıkınca resmen ihya oluyor zihnimizin dev bir bölümü. Hele bir de bu eşsiz fikirlere hak ettikleri değeri verdiklerini gördüğümüzde ayağa kalkıp değeri vereni de, değer verileni de alkışlayası geliyor insanın. Star Trek mevzusunu…

Sene 2277, mevsim yanlış hatırlamıyorsam kış. Gerçi çok da önemi yok, zira her taraf aşağı yukarı doksan sene evvel çöle dönmüş, atılan bombalardan iklim dengeleri altüst olmuş. Biz kendimizi bir ömür geçirdiğimiz Vault’un dışında bulalı ise daha on dakika ancak geçmiş. Elde eski püskü bir boru, üzerimizde…