Yükle Gelsin!

Hikâye anlatıcılığı hakkında üç yazılık materyal çıkardık, konuyu araştıran da tonlarca makale bulabilir. En sık karşımıza çıkan metot ise görselliğin anlatımdaki gücüdür. Tipik olarak “anlatma, göster” diye özetlenir; görsel medyada diyalog hatta monolog olarak anlatmak yerine olayın biz seyircilere gösterilmesi, yaratıcılık ve tekniğinin buluştuğu nadide noktalardan biri olarak…

Usta okuyucular, her kitabın ayrı bir gezegen olduğunu ve üzerinde gezinmenin birtakım kurallara dayandığını bilirler. Öncelikle kapılarını araladığınızda, içi dışından büyük boyutlarıyla sizi şaşırtmayı beklediklerini, sizin de tam bu sebeple şaşırmamanız gerektiği birinci kuraldır. Yoksa kontrol tamamen, girişin hemen yanında nöbet tutup gelişinizi bekleyen rehbere geçer. Rehber, kendi…

Başlık büyük şeyler vaat ediyor, farkındayım. Ama sabırlı olursanız söz veriyorum, birbirleriyle bağdaştırılması zor iki farklı şeyi karıştırıp çalkalayacağım bu yazıda. Ne de olsa geek yapar! Ayrıca, televizyon için tasarlanmış aşırı uç bir bilim-kurgu ögesi ile edebiyatı birleştirmek çok eğlenceli olacak. Sonraki cümleden itibaren spoiler vereceğim, uyarmış olayım.…

Çoğunlukla bedenleri bezlerle sarılmış ve bir yerde öylece bırakılmış şekilde düşündüğümüz mumyalar, gerçek hayatımızda bir arkeolojik merak ve gizem unsuru olarak yer alıyor; kurgu eserlerde ise yine bu gizemli ve egzotik havalarından müteşekkil, bir korku figürü hâline geliyorlar. Fakat ünlü Tutenstein çizgi dizisindeki gibi bazıları da var ki…

Zaman içinde mitlerden hikâyelere, hikâyelerden romanlara, romanlardan müzikallere varıncaya kadar bir sürü farklı cadı tiplemesi gördük. Hepsi de küçük küçük detaylar dışında neredeyse aynı tiplemelerdi, haksız mıyım? Tarihte cadı olduğu iddia edilen erkek bireyler de varken popüler kültürde cadıların kadın olmak gibi bir ortak noktaları var örneğin. Hatta…

Zorunlu sosyal mesafenin kademeli olarak kaldırılmasıyla hemen hemen aynı zamanda, alışkanlıklar temalı dosya yazılarımızın da sonuna geldik. Bu temanın ilk yazısının girişinde, yani şu an okuduğunuz yazıdan iki yazı, takribi üç hafta önce, şu cümleleri kurmuştum: “Normal zamanın aksine evde vakit geçirmek zorunda olmanın, alışkanlıklarımız açısından iki büyük…

Binlerce değişik vakit geçirme imkânının olduğu bir zamandayız, biliyorum. Üzerine işler güçler, zorunlu etkinlikler falan derken vakit de bayağı kıymetli. Salgın derken eve kapananlarımız çok, psikoloji de normal değil. Bu kadar şeyin arasında bir de kafayı zorlayacak bir okuma işlemine girmek, daha da zor. Ama bugün bütün bunları…

Havalimanları genel olarak tedirgin edici yerlerdir. Zaten muhtemelen gecenin köründe, uykulu uykulu geçip gidersiniz. Bir de içinde kaybolmanız için tasarlanmış yapılardır. Ne girişi ne de çıkışı bulmak ve kendi uçağınıza binmek zaten tesadüf eseri gerçekleşir. Uçmak yeterince endişe verici değilmiş gibi bir de ‘gate’ bulmakla uğraşırsınız. Peki bunların…

Televizyon dizilerindeki meslekler yazılarımıza bir kez daha hoş geldiniz. Bir önceki bölümlerimizi izlemeyenleriniz varsa çok ayıp ettiğinizi söyleyebilirim. Yine de küçük bir özet geçmem gerekirse ilk bölümümüzde bir cinayet mahalinde dedektifleri neden bu kadar sevdiğimizi anlatmış, daha sonra adli tıp koridorlarında medikal dramanın sırlarına mazhar olmuştuk. Tabii bu…