Zor bir inceleme yazısı olacak, başlarken belli oldu. İlk büyük zorluğu normal bir animasyon işi olarak mı değerlendirmeliyim, yoksa bizden çıkma bir iş olarak mı? İlk haberini yaptığımda…
Şimdi dostlar meclisindeyiz, bir şeyi netleştirelim. Aşağı yukarı hepimizin en sevdiği şeylerden biri dizi izlerken yemek yemek. İtiraf edin, kendinize ufak bir şeyler hazırlayıp, şöyle güzel bir dizi…
Başlıktan otomatikman alacağınız izlenimin farkındayım. Adeta komiklik olsun diye gereksiz yerelleştirilmiş bir çeviri gibi duruyor. Ama emin olun değil. Biz baştan beyanı verelim, sonra üzerine konuşalım birlikte: “Bir…
Sen Ne Diyon ortasındayız. Farkında mısınız? Artık Perşembe – Cuma günleri, Sen Ne Diyon ortası günler. Bir önceki Sen Ne Diyon’dan da, bir sonraki Sen Ne Diyon’dan da…
Her sene, yılın sonu gelip çattığı zaman dönüp bir geride kalan 365 güne bakarız ya hani? Orada bir takım en’ler yatırılır masaya. En iyi film, en büyük indie…
Yükle Gelsin!
Bilmiyorsanız çıkan kısmı kısaca özetleyelim; Disney Lucasfilm’i Star Wars haklarıyla birlikte George Lucas’tan çok milyar dolara satın aldıktan sonra bu işlerden anlayan kişileri bir odaya toplayıp, Expanded Universe’i ne yapacağız? sorusunu cevaplayacağını açıklamıştı. O odadan tüm külliyatı filmler ve The Clone Wars dizisi haricinde sıfırlama kararı çıktı. İlk başta giden Revan’lara, Kyle…
Şu noktada boynumu eğip, gözlerimi ayakkabıma dikip bir itirafta bulunmak istiyorum: Tron serisini pek sevmiyorum ben. Yıllarca ilk Tron’u sevmeyişimi zamanlama sıkıntılarına verdim. Neticede film çok farklı bir zamanın estetik / hikaye anlayışıyla yapılmıştı; benim daha modern kafam filmi hakkıyla algılayamıyor olabilirdi. Herhalde bu yüzdendi ki oyununu da…
Superman gömmek popüler bir iş bizim camialarda. Göğsündeki büyük kırmızı elmasla gezip dünyayı kurtaran adama parmak uzatıp “Haha, eski kafalı” demek çok kolay. Bunu biliyorum, çünkü ben de yaptım uzunca bir süre. Superman çağ dışıydı, süper kahramanlar dünyasının en basit karakteriydi, çok sıkıcıydı çünkü ona kafa tutabilecek bir şey yoktu. Çizgi romanların Britanya…
Her büyük süper kahraman hikayesi; bir şekilde, bir noktada kötü adamıyla tanımlanır. Bunun lamı cimi olmaz. Batman’i bu kadar özel yapan ve başka bir seviyeye yükselten de odur; zira onun kötü adamlar galerisi mücadele ettiği şehrin suretlerini ve kendi psikolojisinin karanlık taraflarını temsil eder; onlarla olan mücadelesini anlatan…
Kadınsız bir dünya nasıl olurdu diye düşündünüz mü hiç? Açıkçası ben son aylarda okuduklarımdan sonra, bu karanlık düşünceyi daha fazla aklıma getirir oldum. Y: The Last Man’in tersi gibi düşünün yani. Kadınsız bir dünyanın nükleer saldırı sonrası bir dünya gibi olacağını dile getiren, post-apokaliptik bir hikaye. Tam bunları…
Arkham Knight geliyor, gümbür gümbür geliyor! Serinin en son ve en sert oyunu olması beklenen oyun, geçenlerde ESRB’den M for Mature alınca ortalık sallandı, Batman bile çok ciddi tepki verdi. Buyrun Batman’in aşırı tepkisi: Peki Batman: Arkham Knight nüçün serinin önceki 3 oyunu gibi T for Teen değil,…
Şimdi malumunuz Witcher var. İlk çıktığında grafikleri o kadar iyiydi ki, oynayamamıştık. Tam birincisini hakkıyla oynayalım dedik, ikincisi çıktı, bu sefer de ikinciye makineler yetmedi. Hadi ikiyi şimdi süper oynuyoruz, hop üçüncü geliyor… Ve giderek gelişen grafik teknolojisinin de desteğiyle, oyunun yapımcısı CD Projekt Red eşeğin kulağına su…
Büyük Londra Vebası sırasında 3000’den fazla ölüye mezar olmuş çukurlardan biri, inşaat sırasında tekrar bulundu. Muhtemelen ilk bulan vatandaşın minik bir kalp sarsıntısı geçirdiği bölge çevrelendi, arkeologlar ve biologların birlikte çalıştığı bir çıkartma çalışmasına başlandı. Liverpool Street üzerinde inşa edilen yeni istasyonun inşaatı sırasında taramalar, binlerce bedenin bir…
Kendimizce, dilimiz döndüğünce Maxis’in en iyi oyunlarını bir listeleyelim, bir yazalım istedik. Ama başlığa “En İyi Maxis oyunları” yazma kudretini bulamadık, o gücü toparlayamadık bir türlü. Zira 30 seneyi aşkın mazisi olan bir marka Maxis. Ta ilk SimCity’den, burada yer veremediğimiz SimEarth, SimAnt, SimCopter gibi eski klasiklere, adı anılması gereken ama halef ya…
Bazen başımıza gelen teknolojik sıçramaları çok hafife alıyormuşuz gibi hissediyorum. Bunu sadece hareket hâlinde olan bir göktaşına araştırma cismi indirdikten sonra projenin başında olan adamın gömleğine takılan Salon ve minvali siteler için söylemiyorum. Curiosity Mars’a indiğinde ne yaptık ki? İnsan oğlu ilk defa başka bir gezegene oradan veri almasına yol…
