KISA KISA

Bir macerayı bizim yapan şey kahraman- düşman-olay üçgeni kadar nesnelerdir de aynı zamanda. İçinde var olduğumuz dünyanın sokaklarına dağılan tanıdık köşeler, yönümüzü kaybettiğimizde bizi doğruya götüren iz sürücülerimizdir…

Yükle Gelsin!

İlk yarısını görece beğendiğim, ikinci yarısında yokuş aşağı düşüşe geçen The Boys’un 4. sezonu, sezon boyunca tek bir noktada takdirimi topladı: Gündemi yakalamak. Homelander’ın mahkemesinden itibaren başlayarak halkın ikiye bölündüğünü ve Amerika’daki sağ sol çatışmasının The Boys evrenine aktarıldığını gördük. Medyanın kullanımı, kürtaj mevzusu falan derken gündemi yakalama…

Bir gün telefonuma bir bildirim geldi: “Netflix’in yeni süper kahraman dizisi Supacell, Rotten Tomatoes’tan tam puan aldı”. Bunun heyecanıyla açtığım Netflix uygulamasında dizinin top 10 listesinin ikinci sırasında yer aldığını görünce merakım iyice arttı. Peki Supacell’in 6 bölümünü bitirdiğimde yükselen bu beklentilerim karşılandı mı, gelin birlikte irdeleyelim. Her…

Kusursuz kahramanların çağı sona ereli bir hayli oldu. Karakterlerimizi hatalı ve öfkeli seviyoruz artık. Bir müddettir anti kahramanlar bile yetmiyor, içimizdeki gri tonları sahiplenen suçlulara dikili gözlerimiz. Joker’in son yazısını yazmaya otururken, şimdiye kadar hakkında edindiğim bilgilerle şu sorunun cevabını arıyorum ben de: Joker neden süper kötüler arasında…

Şu cümleye kimsenin itirazı olmaz sanırım: Sorumluluklarla gelen dünyevi gerçekleri masallarla uyutmaya, can sıkıntısı denilen ruh azabını düşsel serüvenlerle iyileştirmeye çalışan bir türüz. Bu amaçla rutinin tükettiği tipik bir güne bir kitap kapağını açarak paydos verdirmek, sizi bilmem ama benim için büyünün ta kendisi. Bileklerin çevik bir hareketi…

Geç olsun güç olmasın, The Boys 4. sezon 5. bölüm ile incelemelerimize devam ediyoruz. Bence The Boys’un en unutulmayacak bölümleri arasına giren 4. bölüm sonrasında dizi fazlasıyla frene basmış görünüyor. Önceki bölüm rahatsız ediciliği ile aklıma kazınırken ne yalan söyleyeyim bu bölümü komedisi ve cringe’liği ile hatırlayacağım. Bölümün…

“İstanbul rengarenk, hayat dolu bir şehir. Yaşamayan tek kişi varsa o da benim.”(Sibel, Duvara Karşı) 60’lı yıllarda başlayan Türkiye’den Almanya’ya “ziyaretçi işçi” alımı (Gastarbeiter), sonrasında kültürel ve politik birçok ortaklığa ve bağlılığa imza atacak iki farklı ülkenin kaderini değiştirmişti. İkinci Dünya Savaşı’nın şoke edici yıkımını hafifletmek ve ülke…

Kurgusal eserler, bizim için pek çok heyecanın ateşleyicisi olabilir ancak karakterleri için genelde iki şeyi ifade ederler: Doğdukları ev ve başlarına dikili mezar taşı. Oldukça trajik değil mi? Başlangıç ve nihai nokta arasında onlara biçilen yazgı budur ama. Kurgunun virajlarında süratle inip çıkarlar ve okur veya seyirci hikayeyi…