Yükle Gelsin!

Yazan: Anıl Tan Aktan İnsanlar korkuyor. Bu çok normal bir durum. Böyle hayatta kalmışız yıllarca. En uzak akrabalarımız bile karşısına alt edemeyeceği bir kurt çıktığında korkmaya başlar, bu korku onları kaçmaya iter ve hayatlarını devam ettirmelerini sağlarmış. Peki günümüz insanını uzak akrabalarımızdan ayıran şey ne? Tabii ki bizim…

Oscar Wilde’ı hiç okumadığınızı düşünüyorsanız hafızanızı bir defa daha yoklayın derim zira çoğu kişi onu Mutlu Prens ismindeki çocuk kitabı veya Her İnsan Öldürür Sevdiğini (nam-ı diğer The Ballad of Reading Gaol) şiiriyle tanır. Elbette bir yazarın eserlerinin hepsinde yazarın kendisinden parçalar bulabileceğimizi savunabiliriz, bir noktaya kadar da…

Anasır-ı Erbaadan olan toprak ve sudan, kelimelerin üzerine tıklayarak okuyabileceğiniz önceki yazılarımızda bahsetmiştik. Toprakta “Toprağınız bol olsun”, suda “Boşuna mı suyunu çıkarıyoruz” demiştik. Aynı mantıkla düşündüğümüzde bu yazıda “Havan batsın” dememiz gerekirdi ama böyle bir ortamda bu küfürden beter olacağı için “Havanı sevsinler” diyoruz. Tüm canlılar için hayati…

Wiccan deyince akla ilk olarak Pagan inanışları gelir. Bir de interneti tararsanız bazı garip büyü uygulamaları görebilirsiniz. Aslında bu kelime erkek büyücü anlamına gelir. Bugünkü konuğumuz büyücü mü, mutant mı, insan mı bilemesek de elleri ışıldarken ve mırıldanarak büyü tekrarlarken onu görürseniz Wiccan kelimesinin ona yakıştığını anlarsınız. Ama…

Horozların yumurtlamalarından içlerine giren büyücülerin sorumlu tutulduğu, es kaza bir felaketten sağ kurtulma gafletine düşen maymunların ise casuslukla suçlandığı ve böylelikle insan zekâsının da zarar ziyan edildiği durumlarda, hayvanlara karşı iki tip “yargılama” süreci işletiliyor. Birincisi, bu temayla yazdığım önceki iki yazıda örneklendirdiğim şekilde, tek bir hayvanın belirli…

Silmarillion Antolojisi’ne son sürat devam etmekteyiz! Geçtiğimiz iki yazıda parça parça da olsa Valar’ı tanımış ya da en azından bir kez daha hatırlamıştık. Bugünkü yazımızda da herhangi bir olaydan ziyade birkaç karakterden daha bahsedeceğiz. Kitaptaki sıraya göre gidiyoruz, dolayısıyla Valaquenta’da sıradaki konumuz Maiar. Olaylara hızlıca geçmek istediğim için…

Çocukluğunda yer etmiş bir sanatçıya veda etmek zordur. Geçmişinde bir sabit gibidir o, çocukluğunu geçirdiğin yılların arka planındadır. Yatmadan önce televizyondaki son şeydir belki ya da ödevlerini yaparken salondan onun sesi gelir. Hatırladıkça içini ısıtır, geçmişe bir özlem duymanı sağlar. Birkaç neslin hayatında bir sabitti Huysuz Virjin. 90’lı…

Hem bir oyuncu olarak hem de mitolojilere ilgi duyan biri olarak, mitolojiyi kullanan veya kıyısından köşesinden mitolojik unsurlara yer veren oyunlara karşı her zaman çok meraklı olmuşumdur. Eğer bir oyun mitolojiyle ilgiliyse bu benim için hep bir artı olmuştur ve ne zaman böyle bir oyun oynasam “Neden Türk…

Leonardo Da Vinci’nin büyük bir sanatçı olmasının yanında inanılmaz bir mucit olduğunu artık biliyoruz diye tahmin ediyorum. Bunu elbette kendi araştırmalarınızla öğrenmiş, “Herkes biliyor bunu artık yahu, aman!” diye düşünüyor olabilirsiniz. Ya da bunu Assassin’s Creed’den öğrenmiş olabilirsiniz, Da Vinci’nin Şifresi’nden, dizilerden, kitaplardan da öğrenmiş olabilirsiniz. Hiçbirini yargılamam.…

Ya eskiden yadigâr ya da yeni baştan geliştirdiğimiz nevrozlu davranışlarımızın kurbanlarını dilimin döndüğünce anlatmaya çalıştığım, ilkine şuradan ulaşabileceğiniz “yargılanan hayvanlar” temalı yazı dizimizin bu yazısında, casuslukla suçlanan iki hayvanın hikâyesini anlatmak istiyorum. İnternete girip “casus” ve “hayvan” kelimeleriyle bir arama yaptığınızda karşınıza çıkacak olan sonuçların haddi hesabı yok.…