Şimdi, mevcut haberimize geçmeden önce birkaç bilgiyi tazelememiz gerekiyor. Bunlardan başlıcası, filmin çekimlerine başlandığı andan itibaren ortada bir Jena Malone meselesinin dönüyor olduğu gerçeği. Malone çekimler başladıktan sonra…
Heyecanlı mısınız? “Ne diyorsunuz oğlum, açıkça deyin, germeyin adamı” diye serzenişte bulunuyor musunuz içinizde? Lafı kasten fazla uzattığımın farkında mısınız? Cin gibi Geekyapar okuyucususunuz siz, ön izlemelerde çıkmasın…
Kümülatif bir bilgi havuzu oluşturabileceğiniz her türlü konuyu araştırmak, özümsemek için dayanılmaz bir tutku duyan ve ardından da bu akıl + tutku + bilgi kombinasyonuyla üretime/gelişime başlayan insana dört harf, bir kelime; geek denir. Bunu zaten…
Uzun soluklu bir hikaye anlatıyorsanız, bir veya beri şekilde yolunuz kaçınılmaz olarak iç çatışmaya gelecek. Bunun kaçar yolu yok. Pembe dizi çekiyor olsanız bile bir noktada aşıkları birbirine düşürür, kardeşi…
Daha damaklarımızdan Star Wars: The Last Jedi’ın müthiş fragmanının tadı eksilmemişken bir ikinci süpersonik fragmanı hak etmek için geek alemi olarak ne yaptık bilemiyorum, ama ne yaptıysak lütfen daha fazla…
Yükle Gelsin!
Artık dördüncü bölüm gelip çattığında; dizinin perdeye Daredevil’ın karşısında duracak, onun yin’ine yang olacak, Batman’ine Joker olacak karakteri sokması gerekiyordu. Geçen bölüm çok kısa bir süre gördüğümüz Kingpin’i soktular devreye. Sokmak ama, o nasıl bir sokmak öyle… Vincent D’Onofrio’yu bu sayfalardan ne kadar övdüysek, sergilediği performans hepsini eksiklikten…
Üçüncü bölüme geldiğimize ise; eh, ne yalan söyleyeyim, benim biraz içim ferahladı. Dizi bu bölümde tonlama olarak çok daha odak noktası kaymış; bazı karakterlerinin bağlamlarını tam oturtamamış ve genel atmosferini yer yer Nolan Batman’ine çok şey borçlu bir şekle sokmuş vaziyetteydi. Bu kesinlikle bölümü kötü yapmıyor, hatta bilakis,…
Dedik ya, Daredevil daha ilk bölümden doğru perdelerden girdi işte. Katoliklik, korku, Matt’in babasıyla olan ilişkisi, hukuk… Karakterin tüm kısımları ihtişamla inceliğin karıştığı yerlerde verildi izleyiciye. İkinci bölüm bundan ne eksik, ne de fazla yaptı. Çok cesur bir anlatım yöntemi tercih etti ve “teşhir” diye kabaca çevirebileceğimiz “exposition”…
Daha önceden çok söyledim; Daredevil ile ilgili beklentim çok büyüktü. Çünkü altını burada yazdığımız bir listeyle de çizdiğimiz gibi Korkusuz Adam’ın üzerinde çok efsane isim kalem sallamıştı; Frank Miller’dan, Joe Queseda’ya, Jeph Loeb’dan, Kevin Smith’e kadar. Şimdi Drew Goddard’ın doldurması gereken ayakkabılar kocamandı anlayacağınız. O yüzden daha ilk…
Yirmi birinci yüzyılın başlarına yıllar sonra sanat tarihçileri dönüp baktıklarında “Evet” diyecekler, “Bu dönemler Pixar’ın yükseliş dönemleriydi. İşte bu yıllarda klasik üstüne klasik çıkarttılar ve sinemaseverlerin gözlerinde kusursuz bir animasyon stüdyosu olarak yerlerini aldılar”. Bundan çok eminim. Pixar’ın bugüne kadar boşa salladığı bir taşı olmadı henüz, Toy Story’den…
Çok açık söylüyorum, beni aforoz etmeyin ama dünyada muhtemelen en alakasız olduğum seri Call of Duty şu sıralar. İlk oyunlardan sonra kopuşumun temsili videosunu çeksek muhtemelen Apollo’nun atmosferi terk edişine benzerdi. Modern Warfare serisine aşinayım, az çok Advanced Warfare’i ve “Saygılarını göstermek için F tuşuna bas” kriziyle Kevin…
Aslında dönüp bakınca şimdi hiç de öyle gözükmüyor; ama Agents of SHIELD’ın ciddi anlamda risk olarak görüldüğü bir dönem vardı iki sene önce. 2013’te dizi ilk gala yaptığında bırakın Marvel Cinematic Universe’i, süper kahraman türü henüz TV’de kendini bu denli kanıtlamamıştı. Yani tahayyül edin, ortada ne Flash vardı,…
Şimdi önce bir şeyi netleştirelim; Suicide Squad’ın kadrosunda hakikaten garip şeyler oluyor. Bir süre önce Deathstroke rolü için Magic Mike ve How I Met Your Mother’dan hatırlayacağımız Joe Manganiello’nun seçildiğini söylemiştik, ama sonra David Ayer filmin kadrosunun ilk toplantısından bir resim yayınlayınca anladık ki Manganiello’dan vazgeçilmiş, yerine Jim…
Marvel’ın bir Batman’i yok. Ama Batman olmaya çok yakın karakterleri var; bunların en tepesinde de tüm haşmetiyle Daredevil duruyor. Evet, bu evrenin Black Panther’ları var, Moon Knight’ları var; ama gerçekten Batman kadar farklı yaratıcıya şahane hikayeler yazması için ilham verecek kadar kudretli bir tuval olmaya en yakın şey…
Biz DC mi Marvel mı sinemada daha başarılı olacak diye tartışaduralım, Fox çaktırmadan ciddi bir rakip haline gelmeye devam ediyor. Zaten ilk X-Men filmleriyle bu alanda para olduğunu herkese gösteren stüdyo olması bir yana, MCU’nun sektörü kökten değiştirmesinden sonra da “X-Men – First Class” ve “Days of the…
