Yükle Gelsin!

Artık dördüncü bölüm gelip çattığında; dizinin perdeye Daredevil’ın karşısında duracak, onun yin’ine yang olacak, Batman’ine Joker olacak karakteri sokması gerekiyordu. Geçen bölüm çok kısa bir süre gördüğümüz Kingpin’i soktular devreye. Sokmak ama, o nasıl bir sokmak öyle… Vincent D’Onofrio’yu bu sayfalardan ne kadar övdüysek, sergilediği performans hepsini eksiklikten…

Üçüncü bölüme geldiğimize ise; eh, ne yalan söyleyeyim, benim biraz içim ferahladı. Dizi bu bölümde tonlama olarak çok daha odak noktası kaymış; bazı karakterlerinin bağlamlarını tam oturtamamış ve genel atmosferini yer yer Nolan Batman’ine çok şey borçlu bir şekle sokmuş vaziyetteydi. Bu kesinlikle bölümü kötü yapmıyor, hatta bilakis,…

Dedik ya, Daredevil daha ilk bölümden doğru perdelerden girdi işte. Katoliklik, korku, Matt’in babasıyla olan ilişkisi, hukuk… Karakterin tüm kısımları ihtişamla inceliğin karıştığı yerlerde verildi izleyiciye. İkinci bölüm bundan ne eksik, ne de fazla yaptı. Çok cesur bir anlatım yöntemi tercih etti ve “teşhir” diye kabaca çevirebileceğimiz “exposition”…

Daha önceden çok söyledim; Daredevil ile ilgili beklentim çok büyüktü. Çünkü altını burada yazdığımız bir listeyle de çizdiğimiz gibi Korkusuz Adam’ın üzerinde çok efsane isim kalem sallamıştı; Frank Miller’dan, Joe Queseda’ya, Jeph Loeb’dan, Kevin Smith’e kadar. Şimdi Drew Goddard’ın doldurması gereken ayakkabılar kocamandı anlayacağınız. O yüzden daha ilk…

Yirmi birinci yüzyılın başlarına yıllar sonra sanat tarihçileri dönüp baktıklarında “Evet” diyecekler, “Bu dönemler Pixar’ın yükseliş dönemleriydi. İşte bu yıllarda klasik üstüne klasik çıkarttılar ve sinemaseverlerin gözlerinde kusursuz bir animasyon stüdyosu olarak yerlerini aldılar”. Bundan çok eminim. Pixar’ın bugüne kadar boşa salladığı bir taşı olmadı henüz, Toy Story’den…

Çok açık söylüyorum, beni aforoz etmeyin ama dünyada muhtemelen en alakasız olduğum seri Call of Duty şu sıralar. İlk oyunlardan sonra kopuşumun temsili videosunu çeksek muhtemelen Apollo’nun atmosferi terk edişine benzerdi. Modern Warfare serisine aşinayım, az çok Advanced Warfare’i ve “Saygılarını göstermek için F tuşuna bas” kriziyle Kevin…

Aslında dönüp bakınca şimdi hiç de öyle gözükmüyor; ama Agents of SHIELD’ın ciddi anlamda risk olarak görüldüğü bir dönem vardı iki sene önce. 2013’te dizi ilk gala yaptığında bırakın Marvel Cinematic Universe’i, süper kahraman türü henüz TV’de kendini bu denli kanıtlamamıştı. Yani tahayyül edin, ortada ne Flash vardı,…

Şimdi önce bir şeyi netleştirelim; Suicide Squad’ın kadrosunda hakikaten garip şeyler oluyor. Bir süre önce Deathstroke rolü için Magic Mike ve How I Met Your Mother’dan hatırlayacağımız Joe Manganiello’nun seçildiğini söylemiştik, ama sonra David Ayer filmin kadrosunun ilk toplantısından bir resim yayınlayınca anladık ki Manganiello’dan vazgeçilmiş, yerine Jim…